Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE: Dava; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 50 ve izleyen maddelerine dayalı olarak açılmış yabancı mahkeme kararının tenfizi davasıdır. 5718 sayılı MÖHUK’un 50/1. maddesi hükmüne göre, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi, yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Anılan Yasa'nın “Dilekçeye Eklenecek Belgeler” başlığını taşıyan 53. maddesinde tenfiz dilekçesine “Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi”nin ekleneceği düzenlenmiştir....

    Yabancı Hakem kararlarının tenfizi konusu New York Sözleşmesi'nde ve MÖHUK'un 60-62. maddelerinde düzenlenmiştir. Bununla beraber, MÖHUK'un 60-62. maddeleri sadece yabancı hakem kararının tenfizini düzenlemekte, tanıma ile ilgili herhangi bir düzenleme içermemektedir. New York Sözleşmesi, sözleşmenin konusu ve başlığı ''Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası'' olmakla birlikte tanıma için özel bir düzenleme getirmemiştir. Tanıma, yabancı bir karara dayanarak kesin hüküm itirazında bulunma ve kesin delil olarak kullanılma olanağı vermektedir. Sözleşmede yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi için farklı hükümler öngörülmemiştir. Hakem kararlarının tanınması ve tenfizi arasında bir fark olmadığı hususu MÖHUK'da açıkça ifade edilmiştir. MÖHUK'un 63. maddesi uyarınca ''yabancı hakem kararlarının tanınması da tenfizine ilişkin hükümlere tabidir.'' ( Prof. Dr....

      Sözü edilen ilamda belirtildiği üzere; yabancı mahkeme ya da hakem kararının tenfizine karar verilirken yabancı kararın Türkiye'de infaz edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekir. Hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmemesi gerekecektir. Esasa uygulanan hukukun Türk hukukundan farklı olması ya da Türk Hukuku'nun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez....

        Tanıma; yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm kuvvetinin diğer ülkelerde kabul edilmesidir. Bu şekilde bir ülkede alınan mahkeme kararı, ülkedeki etkisini bir başka ülkede de gösterebilecektir. Bu, kararın kesin hüküm etkisinin başvurulan devlet ülkesine de genişlemesi anlamını taşır.Yabancı bir kararın tanınması denilince akla, milletlerarası hukuk usulünde genel olarak bu kararın, kararın verildiği ülkede meydana getirdiği sonuçların diğer devlette de geçerli olması gelir, örneğin, kesin hüküm başka bir devlette aynı konudaki bir davada defi olarak ileri sürülebilir. Bu nedenle, tamına, karar sonuçlarının genişletilmesi şeklinde tanımlanabilir( Dr.Işıl Özbakan, Türk Hukukunda Yabancı Mahkeme Kararlarının tanınması ve tenfizi, Ankara 1987, syf 18 )....

          Davalı savunmasında, yabancı mahkeme kararlarının tenfiz edilmeden icra takibine konu edilemeyeceğini, kaldı ki Newyork Mahkemesi’nce verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, savunma haklarının kısıtlandığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının icra takibinde alacağın dayanağı olarak gösterdiği 08.03.2002 tarihli Newyork Mahkemesi kararının Milletlerarası Özel Hukuk’a uygun şekilde tenfizi yapılmadan icra takibine dayanak teşkil edemeyeceği gerekçesiyle davanın usul yönünden reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

            “Tanıma” başlıklı 58.maddesinde: “(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.” “Kesin Hüküm ve Kesin Delil Etkisi” başlıklı 59.maddesinde: “Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.” Hükümleri yer almaktadır. Maddi anlamda kesin hükmün, taşıdığı niteliğin gereği olarak, iki sonucu bulunmaktadır: kararın kesin delil teşkil etmesi ve aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı sebeple dava açılması halinde karşı tarafın kesin hüküm itirazında bulunabilmesidir....

              Yabancı hakem kararlarının Tenfiz'i mahiyeti gereği mahkemenin kararını zorunlu kıldığından ve tarafların iradesine bağlı olmadığından arabuluculuk dava şartına tabi değildir. Tenfiz davalarında görevli davanın konusuna göre belirlenmektedir. Yargıtay uygulamaları bu yöndedir. (bkz. Yargıtay 20.HD'nin 02/10/2017 tarihli, 2017/7998-... sayılı kararı ve Yargıtay 11.HD'nin 05/02/2018 tarihli, 2016/12178 E. ve 2018/718 K. sayılı kararı) Uyuşmazlık hangi mahkemede görülmesi gerekiyor ise, tenfiz davası bakımındanda o mahkeme görevlidir. Dava konusu hakem kararı deniz taşımasına ilişkin ... partiden kaynaklanan alacağa ilişkindir. Bu nedenle iş bu tenfiz davasında Deniz İhtisas Mahkemesi sıfatıyla mahkememiz görelidir. Yabancı hakem kararlarının tenfizi 5718 sayılı MÖHÜK'de düzenlenmiştir. Bu konudaki diğer bir düzenleme ise Türkiye tarafından 1991 yılında onaylanan (RG. 25.9 1991/21002) Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Konvansiyonudur....

                Yabancı mahkeme ilamının hüküm fıkrasının uygulanmasıyla, kamu düzenine aykırı sonuçları doğuracak yabancı mahkeme kararlarının tenfizi olanaklı değildir. Yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmamasının kesinleşmiş yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olmayacağı ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacağına karar verilmiştir.” (Y....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Yabancı Mahkeme Kararının Tenfizi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi mahiyetindeki yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 3. maddesi gereğince inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. Dosya Dairemizin 5.7.2010 tarihli kararıyla Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından uyuşmazlığın eşlerin ortak mallarının ve tasarruflarının paylaşılmasına ilişkin olduğundan bahisle 21.7.2010 tarihinde görevin Dairemize ait olduğunun belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir....

                    Dairemizin 2014/11188 esas ve 2015/8132 karar sayılı ve 02.06.2015 tarihli ilamı ile "Tenfizi istenen yabancı hakem kararı belirli bir alacağın tahsiline yönelik olduğundan dava nispi harca tabidir. O halde tenfizi istenen karardaki alacak miktarının dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı tespit edilerek bu miktar üzerinden Harçlar Kanunu'na göre nispi karar ilam harcı alınması gerekirken maktu harca hükmedilmesinde isabet görülmemiştir..." gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulması üzerine yerel mahkemece, tenfizin yabancı mahkeme kararının Türkiye'de icra olunabilmesini sağlayan mahkeme kararı olup tenfiz davasında yerindelik denetiminin söz konusu olmadığı, yargılamada sadece tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirildiği, tenfiz davası eda değil tespit davası niteliğinde olduğundan harcın maktu olarak belirlenmesinin uygun görüldüğü gerekçesiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu