Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, 11.06.2014 gününde verilen dilekçe ile yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
'e tebligatın yapılmış olduğu, yine tarafından dava ile ilgili 11/10/2012 günlü kararın tebliğ alınmış olduğu,her iki davalı yönünden davayı temsil yetkisinin bulunduğu ve vekaletnamesinin olduğu, Yabancı mahkeme karşılıklılık esasına göre ./.. ve davanın konusunun alacak olmasına göre ilamın tanınması ve tenfizi yönünden koşulun gerçekleştiği, dava dilekçesi ekinde sunulan kararının apostil şerhi kararın ve apostil şerhinin usulüne uygun onaylanmış tercümesi ve tebligat evraklarının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle yabancı ilamın mühasıran boşanmaya ilişkin bulunmasına, hükmünde bu yönde kurulması nedeniyle mahkeme hüküm fıkrasında yabancı ilamın tanınması yerine tenfizi yönünden hüküm kurulmasının sonuca etkili bulunmamasına, dava tarihi 28.7.2006 olduğu halde karar başlığında 11.2.2009 olarak yazılmasının maddi hataya dayalı olup yerinde düzeltilmesinin mümkün olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yüklenmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.02.2010 (prş.)...
a çocuk başına aylık 260 Avro tutarında nafaka ödemekle yükümlendirildiği; nafaka alacaklısının tanıma tenfiz davasını açan davacı çocuklar değil, yabancı mahkemedeki nafaka davasını açan anneleri ... olduğu, bu sebeple davacı çocukların taraf sıfatına sahip olmadıkları” belirtilerek davalının istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına ve davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un İkinci Kısmının İkinci Bölümünde düzenlenmiştir. 5718 sayılı Kanunun; “Tenfiz Kararı” başlıklı 50.maddesinin 1.fıkrası: “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.”...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Türk vatandaşlarına, yabancı bir ülkede kayyım tayin edilmesi durumunda, bu karar ancak verildiği ülkede sonuç doğuracağı, vesayet ve kayyımlığa ilişkin işler kamu düzenini ilgilendirdiğinden bir Türk vatandaşı hakkında yabancı kayyımlık kararının Türkiye'de tanınması veya tenfizi mümkün olmadığı, yabancı kayyımlık kararında gösterilen, kayyımlığı gerektiren sebep, Türk Hukukuna göre de kayyımlığı gerektirir nitelikte ise, yabancı karar, bu yönde Türk Mahkemesinde delil olabileceği bu durumda da kayyım tayini yönünden görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olacağı, kayyımlık kararını verecek olan yine Türk mahkemesi olduğu, kayyımlığa ilişkin kararlar Türk Hukukuna tabi olduğu gerekçesi ile kayyım tayini ile ilgili yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Yerel Mahkemesi tarafından verilen kayyım tayini kararının, mahkemece tanıma ve tenfizine karar verilmesini istemiş, mahkemece konunun Türk mahkemelerinin münhasır yetkisi kapsamına girdiği, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine dahil bir konuda, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 2675 sayılı MÖHUK'nun yürürlükten kaldırılmasından sonra 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı MÖHUK'nun yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58.maddesi, ''Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir....
CEVAP Davalı kadın vekili, davalı kadının boşanma kararının tanınması ve tenfizini kabul ettiğini ancak velâyet kararının tanınması ve tenfizini kabul etmediğini, davacının davalı kadını darp etmesi nedeni ile ceza aldığını, çocuğa da şiddet uygulayabileceğini, çocuğu kendi yanına almak istediğini bu nedenle boşanma kararının tanınması ve tenfizine, velâyet kararının tanınması ve tenfizi talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI A....
Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, yabancı mahkeme kararının ve kesinleşme şerhi bulunan tercümesi ile yabancı mahkemedeki dava dilekçesi ve kararın davalılara adli yardımlaşma yoluyla tebliğine dair belgelerin verilen 30 günlük kesin süre içerisinde sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla, geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır....
Davalı vekili, davanın MÖHUK tarafından düzenlenen yabancı ülkelerin vermiş bulundukları kararların tenfizi veya tanınması şartlarına haiz olmadığını, mahkeme kararının kesinleştiğine dair net bir şerh bulunmadığını, tenfize konu kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Tüm dosya kapsamına göre, tenfizi talep edilen yabancı hakem kararının appostille şerhli kesinleşmiş asıl ile noter onaylı tercümesinin sunulduğu, tenfizi talep edilen yabancı tahkim kararının kamu düzenine aykırı bir yönünün bulunmadığı, münhasıran Türk mahkemelerinin yetkisine giren bir konu olmadığı, adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği ve usulüne uygun olarak kesinleştiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olup Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27/06/2019 tarih 2017/19-930 Esas 2019/812 Karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin davalar maktu harca tabi olduğu gözetilerek maktu harç ve maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir....