ortak çocuğun en az 2 ay süre ile davacı babanın yanında kalacak şekilde ve yine davacı babanın her türlü iletişim vasıtalarından faydalanmak suretiyle ortak çocuk ile kişisel ilişki kurulması talep etmiştir....
Uyuşmazlık konusu yukarıda da belirtildiği üzere velayetin değiştirilmesinin bir sonucu olan ve ana ya da babanın, velayet hakkı kendisinde bulunmayan çocuk ile arasında kurulan kişisel ilişkiye yöneliktir. Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). 4721 sayılı TMK'nın konuya ilişkin 323. maddesi; "Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir." 324.maddesi ise; “Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür....
Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile annesi arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocukla anne arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, annelik duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da anne ... ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir. Bu sebeple çocuk ile anne arasında iki haftada bir yatılı olacak şekilde yeniden kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....
Kişisel ilişki sebebiyle çocukların huzurunun tehlikeye gireceğine veya davacı annenin bu hakkını amacına uygun ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanacağına ilişkin dosyada delil bulunmamaktadır. Pedagog ve psikolog tarafından düzenlenen 20.1.2006 tarihli rapor, çocuklar ve davacı anne ile yapılan görüşmeye dayanmamaktadır. Bunların belirledikleri ve raporda yer verdikleri olgular, maddi hadiselere ve çocuklar üzerinde yaptıkları gözleme dayanmamaktadır. Bu bakımdan rapor hükme dayanak yapılamaz. İsteğin kabulü ile çocuklarla davacı anne arasında uygun süreli kişisel ilişki tesisi gerekirken, isteğin reddi doğru değildir. Açıklanan sebeplerle kararın bozulması düşüncesiyle, sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz....
Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m.182/2). Baba öldüğüne göre, dede ve babaanne torunları ile kişisel ilişki kurulmasını istemekte haklıdırlar. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceği ve davacıların bu hakkı amacına aykırı kullanacaklarına dair dosyada delil de yoktur. Bu sebeple davacılar ile çocuk ... arasında kişisel ilişki kurulması isabetli ise de; kurulan kişisel ilişki süresinin uzun olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda, küçüğün üstün yararları da dikkate alınarak daha uygun kişisel ilişki kurulması gerekmektedir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur (HMK m. 370/2)....
Davalının istinaf dilekçesinde çocuk ile davacı anneanne ve müdahil anne arasında arasında tesis edilen kişisel ilişki yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmasına karşın bölge adliye mahkemesinin istinaf incelemesi sadece anne ile çocuk arasında tesis edilen kişisel ilişki yönünden yapılmış; çocuk ile anneanne arasında tesis edilen kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebi incelenmemiştir. Çocuk ile anneanne arasında kurulan kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin incelenmemiş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke, “Çocuğun üstün yararı"dır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m.4/b). Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba tarafından açılan çocukla kişisel ilişki kurulması istemli davada, ilk derece mahkemesince verilen 29.04.2018 tarih 2018/1006 E. 2021/348 K. sayılı karar süresi içerisinde davalı anne tarafından istinaf edilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2011/253 esas, 2012/381 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, çocuklar 2008 doğumlu Buse Ezgi ve 2009 doğumlu Baran'ın velayetlerinin annelerine bırakılıp baba ile çocuklar arasında şahsi münasebet tesis edildiğini, babanın yurt dışında yaşaması sebebiyle çocuklar ile baba arasında şahsi ilişki kurulamadığını, davacıların 8 yıldır torunları ile kişisel ilişki kuramadıklarını belirterek davacılar ile torunları arasında ayda iki kez dini ve milli bayramlardan, sömestr tatilinde ve yaz aylarında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasını istemiştir. Davalı birleşen davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; birleşen davalıların oğlu ile müvekkillerinin Eskişehir 4....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar, torunlarıyla kişisel ilişki kurulmasına izin verilmesi istemiyle davalı gelinleri aleyhine dava açmış, mahkemece dava kabul edilmiş, karar davalı anne tarafından istinaf edilmekle yapılan incelemede bölge adliye mahkemesince; anne ve baba arasındaki boşanma davasının halen derdest olduğu, küçük Alptuğ yönünden kesinleşen bir velayet kararından söz edilemeyeceğinden bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, verilen karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı, diğer kişilere özellikle de hısımlara tanınabilir....
İrem Emine'nin beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, çocuğun yaşı ve durumu, çocuğun baba ile yeni tanışmaları, ilişkilerinin yeni yeni gelişmeye başlaması, dolayısıyla babayla aile bağlarının gelişmesinin sağlanması, çocuğun sağlıklı gelişmesinin önemi, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasını engelleyen dosya kapsamında bir delile ulaşılamaması gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı baba ... ile velâyeti anne ...'...