Mahkemece davalı annenin velayet kendisinde bulunmasına rağmen çocukları davacı dedeye bıraktığı ve ilgilenmediği gerekçesiyle annede olan velayetlerin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, toplanan delillerden ve özellikle tanık beyanlarına göre davalı annenin aileler arasında meydana gelen büyük bir kavga sonrasında velayete konu çocukları babalarına teslim etmek zorunda kaldığı ve sonrasında alamadığı görülmüş olup, yine toplanan delillerden davalı annenin velayet görevini ifadan aciz olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı anlaşılmaktadır. Velayetin kaldırılması kararı ana veya baba için ağır sonuçlar doğuran bir karardır. Asıl olan ana/babası sağ olan velayete tabi çocuğun, velayet altında bırakılmasıdır. Bu nedenle velayetin kaldırılması şartları oluşmadığı halde davanın reddi yerine yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye bırakılan ortak çocuk 2014 doğumlu İlhami'nin velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden tarafların Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/566 Esas , 2014/449 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocuk İlhami'nin velayetinin davalı anneye verildiği, kararın 18.08.2014 tarihinde kesinleştiği her iki tarafın 2. Evliliklerini yaptıkları, ortak çocuğun fiili olarak anne yanında kaldığı anlaşılmıştır. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, küçük Beren hakkında kesinleşmiş bir velayet kararı bulunmadığından velayetin anneden alınarak babaya verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5395 sayılı yasanın 5/1- d maddesi uyarınca küçük Beren hakkında sağlık tedbiri uygulanmasına, Beren hakkında danışmanlık tedbiri verildiği ve tedbirin halen devam ettiği anlaşılmakla bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, müşterek çocuk Beren 'in 5395 sayılı yasanın 5/1- c maddesi uyarınca bakım tedbiri uygulanması hususunda rapor tanzim edilmesinin istenilmesine, müşterek çocuk Kadir Eren hakkında kesinleşmiş bir velayet kararı bulunmadığından velayetin değiştirilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Oysa dava “Velayetin değiştirilmesi ve buna bağlı olarak boşanma hükmü ile ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasının kaldırılması" isteğine ilişkin olup, asıl davanın velayetin değiştirilmesine ilişkin olduğu, iştirak nafakasının kaldırılması talebinin ise asıl davaya bağlı fer’i bir istek niteliğinde bulunduğu gözetildiğinde, çekişmesiz yargıya dahildir (HMK m. 382/2-b-13). Çekişmesiz yargı işlerinde de, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir (HMK m.384). Bu kurala göre, davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde dava açabilir. Dava, davacının oturduğu yerde açılmış, davalı da bunun aksini iddia etmemiştir. Öyleyse yetki itirazının reddi ile velayetin değiştirilmesi ve buna bağlı olarak boşanma hükmü ile ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasının kaldırılması davasının esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru bulunmamıştur....
gerekçesi ile; "1- Velayetin değiştirilmesine ilişkin DAVANIN REDDİNE, Velayeti annede olan müşterek çocuk Egemen Çakıroğlu ile davacı baba arasında KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASINA,Davacının iştirak nafakasının kaldırılması talebinin REDDİNE, Davacının velayetin değiştirilmesi davası reddedildiğinden iştirak nafakası talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Davalı tarafından usulüne uygun olarak açılmış iştirak nafakası artırma davası bulunmadığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir....
GEREKÇE : Davanın konusu, velayetin değiştirilmesi davasıdır. Tarafların 21/02/2018 kesinleşme tarihli karar ile anlaşmalı olarak boşandıkları, 26/01/2004 doğumlu Lamia ile 14/09/2011 doğumlu Eylül Naz'ın velayetinin anneye verildiği, iş bu davanın 11/06/2020 tarihinde açıldığı görülmüştür. İstinaf aşamasında müşterek çocuk Lamia'nın reşit olduğu anlaşılmakla, Lamia yönünden velayet davasının konusuz kaldığı anlaşılmıştır....
2-Davacı velayeti davalı annede bulanan ortak çocuğun velayetinin değiştirilmesi ile birlikte yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılmasını dava etmiş, mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 07.02.2017 gün ve 2017/226 esas, 2017/1180 karar sayılı ilamıyla davacının velayetin değiştirilmesi talebi yönünden hükmün bozulmasına, diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yasal süresinde sunduğu 09.06.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; davalının ortak çocukların eğitimi, sağlığı ve diğer konular hakkında müvekkili ile hiçbir bağlantı kurmadığını, velayet hakkını kötüye kullandığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Dava; velayetin değiştirilmesi (TMK 349. madde) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir....
Bunun sonucu olarak, annenin açtığı dava sonucu velayetin değiştirilmesi kararıyla birlikte hükmedilen iştirak nafakasının başlangıcının da, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşmesi tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Temyiz edilen hükümde, iştirak nafakasının başlangıç tarihinin, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşme tarihi yerine dava tarihi olarak gösterilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmişse de; bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; hükmün bu kısmının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
Velayetin nihai amacı, henüz erginliğe ulaşmamış küçüğün, ileride bir yetişkin olarak gelecekteki hayata hazırlanmasını sağlamaktadır (AKYÜZ, Emine Çocuk Hukuku Çocuk Haklarının Korunması, 2012 s.220). 4721 sayılı Kanun'un velayet hakkına ilişkin 335 maddesinde, ergin olmayan çocuğun ana ve babasının velayeti altında olduğu, yasal sebep olmadıkça velayetin ana ve babadan alınamayacağı belirtilmek suretiyle evlilik ilişkisi süresince velayet hakkının ve bu kapsamdaki yetkilerin ortak kullanımına işaret edilmiş; 336. maddesinde evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velayeti birlikte kullanacağı, ortak hayata son verilmesi veya ayrılık hâlinde hâkimin velayeti eşlerden birine verebileceği, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde velayetin sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olduğu hüküm altına alınmış, velayet hakkı ve içerdiği yetkilerin kullanımı noktasında da eşlerin eşitliği prensibi yansıtılmaya çalışılmıştır....