DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Düzenlenmesi İştirak Nafakasının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı baba tarafından her iki dava yönünden; davalı-davacı anne tarafından ise kişisel ilişkinin süresi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Müşterek çocuklardan ....oğumlu olup idrak çağında oldukları anlaşılmaktadır. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin.... Sözleşmesinin 3. ve 6., Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir....
Dava, velayetin değiştirilmesi bu talebin reddi halinde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine, boşanma davasında kurulan şahsi ilişkinin yeterli olduğu gerekçesiyle davacı ile müşterek çocuk arasında şahsi ilişki tesisine ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....
Mahkemece müşterek çocuk ile davalı babası arasında kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiş, kişisel ilişki kurulurken çocuğun 14 yaşını doldurmadan öncesi ve sonrası ayrı ayrı düzenlenerek, kademeli bir kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır. Değişen koşullara göre, çocuğun yaşı, eğitim ve sağlık durumları gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi ileriki yıllarda her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden müşterek çocuk ile davalı baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafakanın Artırılması- Kişisel İlişkinin Sınırlandırılması ve Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki "iştirak nafakasının artırılması ve kişisel ilişkinin sınırlandırılması" davası ile davalı tarafından açılan "velayetin değiştirilmesine" ilişkin karşı davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı tarafından, artırılan nafaka miktarları ve kişisel ilişki talebiyle ilgili verilen hüküm yönünden, davalı-karşı davacı tarafından da, temyize cevap dilekçesi ile (katılma yoluyla) velayetin değiştirilmesi talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Hüküm davalı-karşı davacı tarafında da, temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirmek suretiyle temyiz edilmiştir (HMK.m.433/2)....
değiştirilmesine yönelik talebinin REDDİNE, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine yönelik talebinin KABULÜ ile; Velayet hakkı davalıya verilen 28/03/2013 doğumlu T.C....
Dava dosyası içeriğine ve dosyadaki yazılara göre; ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, tarafların 2013 yılındaki boşanmaları sonrasında, boşanma sürecinde yaşanılan olaylar nedeni ile 07.02.2014 tarihli tutanağa yansıyan olay dışında, davalının mahkemece belirlenen kişisel ilişki tarihlerinde kişisel ilişkiye engel olduğuna ilişkin velayetin değiştirilmesini gerektirir ölçüde delil bulunmadığı, davacının kişisel ilişkinin tesisi yönünde mahkeme ilamını icra kanalı ile yerine getirme konusunda aktif bir tutum içine girmediği, dava süresince davalının kişisel ilişkiye engel tutum ve davranışlarının olup olmadığının takip edilmesi yönündeki değerlendirme raporuna rağmen, dava süreci boyunca da kişisel ilişkinin tesisi amacı ile girişimde bulunmadığı, çocuğun velayet konusundaki tercihi, fiili durum ve sosyal inceleme raporundaki tespitler kapsamında...
İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile müşterek çocuklar Onur Ünlüsoy ve Elifnur Ünlüsoy'un velayetlerinin davalı anneden kaldırılmasına, çocukların velayetinin davacı babaya verilmesine, çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar hakkında danışmanlık tedbiri uygulanmasına, çocuklar için tedbir ve iştirak nafakası talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Davalı kadın vekili; kabul edilen velayetin değiştirilmesi davasına ve kişisel ilişki düzenlemesine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Davalı kadın vekilinin; erkeğin kabul edilen velayetin değiştirilmesi davası ve kişisel ilişki düzenlemesine yönelik istinaf başvurularının incelenmesinde; Velayetin değiştirilmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re'sen araştırma ilkesi geçerlidir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Huzurdaki dava velayetin değiştirilmesi davası olup davacının velayetin değiştirilmesi hususunda isteğinin asıl olarak davalının kendisini çocuklarla görüştürmediğini; çocukların yaşadığı ortamdan etkilendiklerini, davalının düzenli işi olmadığını ve çocukların ihtiyaçlarını karşılayamadığı, kendisinin yeniden bir evlilik yaptığını, düzenli bir işi olduğunu çocuklarına kendi imkanları doğrultusunda daha rahat bir ortam sunacağı iddiasına dayandığı,28/09/2020 tarihli Sir raporunda yer alan tüm tespitler ile 25/03/2021 tarihli baba yönünden alına SİR raporunda yer alan incelemeler de göz önüne alınarak raporda ve mahkememiz huzurunda alınan çocukların beyanlarında da anneleri ile birlikte kalmak istediklerini ve anne yanında mutlu olduklarını beyan ettikleri, alınan uzman raporunda da velayetin değiştirilmesini gerektiren bir durumun tespit edilmediği görülmekle velayet hakkı sahibi davalı annenin velayet görevini yerine getirmediği yahut ihmal ettiğine...
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkı kendisine verilmeyen eş ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilirken, kişisel ilişkinin infazda tereddüt yaratmayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Davacı-karşı davalı ile müşterek çocuk arasında yarıyıl ve yaz tatillerinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş tarihleri ile saatleri hükümde gösterilmediği gibi, "aynı şehirde oturmaları hali" ve "farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmesine gidilmiş ve farklı şehirde yaşamaları halinde de davacı-karşı davalı babanın istediği zaman müşterek çocukla kişisel ilişki kurmasına karar verilmiştir....
Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Velayeti davacı anneye bırakılan müşterek çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygusunun tatminini sağlamaktan uzak olduğu gibi, yarı yıl tatilinde kurulan kişisel ilişkide başlayış ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi de infazda tereddüt yaratacak niteliktedir....