İştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Velayet anne veya babada olup ta şayet velayet kendisinde olan eş çocuğa bakmayıp karşı taraf çocuğa bakıyorsa çocuğa bakan, veleyetin nezi davası açmak zorunda olmadan doğrudan iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Velayet değiştirilmeden çocuğa bakan iştirak nafakası davası açıp iştirak nafakasına hükmolunduktan sonra çocuk velayetinde bulunduğu tarafın yanına giderse bu taraf nafakanın kaldırılmasını her zaman isteyebilir ve nafaka kaldırılır. Açıklanan nedenlerle davacı anne yanında kalan ve anne tarafından bakılan müşterek çocuk için hakkaniyete uygun bir miktarda iştirak nafakasına hükmolunmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Davacı-karşı davalı (erkek) vekili istinaf dilekçesi ile; velayet davasının reddinin doğru olmadığını, iştirak nafakasının da kaldırılmasının gerektiğini, masrafların baba tarafından karşılandığını, kişisel ilişki talebinin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin yanlış olduğunu, karşı davanın kısmen kabulü ile nafakanın artırılmasının yanlış olduğunu, davanın reddi kararının kaldırılarak davanın kabulüne veya velayetin anneye verilerek erkeğin uygun nafaka ödemesine veya hukuka aykırı kararın bozularak yeniden görülmek üzere yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava, velayetin değiştirilmesi davasıdır. Karşı dava ise, iştirak nafakasının artırılması davasıdır....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün ( davacı davalı babanın) gelir durumu, nafakanın niteliği, müşterek çocugun yaşı, ihtiyaçları, aradan geçen süre ve davalı davacı annenin de katkısı nazara alındığında artırılan iştirak nafakası miktarının hakkaniye uygun olduğu görüldüğünden davacı davalı babanın miktara yönelik olarak istinaf talebinin reddine, dava dilekçesinde nafakanın TEFE-ÜFE oranında artırılması istenmesine rağmen talep aşılarak ÜFE oranında artış yapılması usul ve yasaya uygun olmadığından davacı-davalı erkeğin istinaf talebinin bu yönde kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün 3 nolu bendindeki "hükmedilen nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına" kısmının kaldırılmasına yerine "hükmedilen nafakanın her yıl TEFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasına" dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. TMK'nun 331. maddesinde ise ; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” şeklinde düzenleme vardır, Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir....
Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına, nafakanın niteliğine, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyine, ayrıca velayet hakkı kendisine bırakılan davacı annenin de ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğü bulunduğuna göre, mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı biraz fazla bulunmuş, bu konu hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece yapılacak iş; çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek ve TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha az miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır....
nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince; Dava iştirak nafakası talebine ilişkindir. TMK 'nın 182/2 maddesinde;velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin,çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf,ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür.Diğer taraftan,iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece,nafaka takdir edilirken;çocuğun yaşı,eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında,ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davanın kabulüne, 19/11/2007 doğumlu müşterek çocuk Berfin'in, davalı annede olan velayetinin alınarak, davacı babaya verilmesine, velayetin bu şekilde değiştirilmesine, müşterek çocuk ile anne arasında şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuk ve anne için dosyanın tefriki ile danışmanlık ve çocuk yönünden sağlık tedbiri uygulanmasına, dava tarihinden geçerli olmak üzere müşterek çocuğa sarf edilmek üzere aylık 700 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu, velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talebine ilişkindir....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Davacı, küçük İlayda için iştirak nafakası isteği, mahkemece 100 TL nafakaya hükmedilmiş ise de; tarafların mahkemece araştırılan sosyal ve ekonomik durumları ile nafakanın niteliği ve günün ekonomik koşulları, babanın gelir durumu da dikkate alındığında 05.09.2003 doğumlu İlayda'ya takdir edilen iştirak nafakasının bir miktar daha artırılması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir....