Bu açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların 20.09.2010 tarihinde evlendiği, davacının 10.09.2014 tarihinde anlaşmalı boşanma isteğiyle mahkemeye başvurduğu, sadece davacının imzaladığı 10.09.2014 tarihli protokolde kendisi ve çocuk için nafaka talebinde bulunduğu, 13.10.2014 tarihli dilekçe ile de nafaka talebini tekrar ettiği, davalının da dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasında davanın reddini istediği ancak her iki tarafın da hazır bulunduğu 28.01.2015 tarihli duruşmada davacının boşanmak istediğini, velayetin kendisine tevdiini, çocuk için nafaka talebinde bulunduğunu, kendisi için ise nafaka, maddi ve manevi tazminat talebinin olmadığını; davalının ise boşanmayı ve velayet hakkının anneye verilmesini kabul ettiği, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını istediğini ve takdir olunan nafakadan fazlasını ödeyemeyeceğini bildirerek beyanlarını imzaladıkları, Mahkemece de TMK'nın 166/3. maddesinde yer alan koşulların oluştuğu gerekçesiyle boşanma kararı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma ve Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından velayet, davalı-davacı kadın lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalının velayete yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddesi uyarınca nafaka davalarında kabul edilen bir yıllık nafaka bedeli üzerinden nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken, mahkemece bu hususta hataya düşülerek davalı-davacı kadın yararına birleşen nafaka davası için maktu vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, velayet, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: I-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddesi uyarınca nafaka davalarında kabul edilen bir yıllık nafaka bedeli üzerinden nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken, mahkemece bu hususta hataya düşülerek davalı-davacı (kadın) yararına birleşen nafaka davası için maktu vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Somut olayda, dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuğun 2010 doğumlu olduğu, davacı kadının sağlık memuru olarak davalı erkeğin ise öğretmen olarak çalıştığı, devlet memuru oldukları inceleme tarihi itibariyle her iki tarafın 4300 TL aylık kazançlarının olduğu anlaşılmaktadır. İştirak nafakası boşanma davası sırasında nafaka talep edilmese, mahkemece nafaka takdir edilmese dahi çocuk için ihtiyaç oluştuğu anda hiçbir zaman sınırlaması olmadan her zaman istenebilir....
TMK' nun 182/2. maddesine göre boşanma veya ayrılık vukuunda velayet kendisine verilmeyen eş, küçük çocuğun bakım ve eğitim giderlerine ”gücü” oranında katılmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. Maddesi) TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler....
Velayet kendisinde olmayan taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisinde olan tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisinde olmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır. Nitekim, iştirak nafakasında nafaka doğmadan bu nafakadan feragat mümkün değildir. Bu hali ile, incelenen dosya kapsamı, müşterek çocuğun yaşına uyumlu ihtiyaçları, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları ve paranın alım gücü de birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gibi, takdir edilen nafaka miktarı, TMK'nın 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında makul bulunmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....
Çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır. Nitekim, iştirak nafakasında nafaka doğmadan bu nafakadan feragat mümkün değildir. Bu hali ile, incelenen dosya kapsamı, müşterek çocuğun yaşına uyumlu ihtiyaçları, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları ve paranın alım gücü de birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince çocuk yararına takdir edilen nafaka miktarı, TMK'nın 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesi de nazara alındığında makul ve yeterli görülmüştür. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, velayet ve nafaka istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 12.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava konusu uyuşmazlık, velayet ve nafaka talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 12.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....