Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır. Hal böyle olunca vakıflara ait tapu kaydı ilk tesisinden getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, ... Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı ve HUMK.nun 275. maddesi uyarınca yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır....
Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili davaya konu vakfın, zamanının meri hukuki mevzuatına uygun şekilde sahih vakıf statüsünde tesis edildiğini, kök tapu kaydında taşınmazın vakıf yeri olduğunun açıkça belli bulunduğunu, davacı tarafın taviz bedelini rıza ile ödediğini ve ödemenin 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 27. ve 28. maddelerine uygun olduğunu; Yargıtay kararlarına göre, aslının vakıf taşınmaz olduğunun anlaşılması halinde, vakıf şerhinin sonradan işaret edilmesinin veya dayanaksız olarak bu şerhin silinmesinin maliki taviz bedeli ödeme sorumluluğundan kurtarmayacağını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24/12/2013 gününde verilen dilekçe ile vakıf şerhinin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen 26/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydındaki vakıf şerhinin terkini istemine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin maliki olduğu ... ili, Melikgazi ilçesi, 10160 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında "... Paşa Vakfı" lehine 13.11.2003 tarihli 10359 yevmiye no ile ipotek tesis edildiğini, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili, dava konusu taşınmazın kök tapu kaydında vakıf şerhinin mevcut olduğunu ancak yeni kayda işlenmediğini, taviz bedeli ödenmedikçe taşınmazın vakıfla ilgisinin devam edeceğini, 5304 sayılı Kanun'la 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, vakıf şerhinin işlenmesi yönünden 10 yıllık hak düşürücü sürenin de söz konusu olmadığını cevaben bildirmiştir....
Kanununun 18.maddesi hükmü gereğince; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Eldeki dava sebebiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 21.05.2009 günlü raporda taşınmazın miri araziden tahsis edildiği ve gayri sahih vakıf olduğu saptanmıştır. Şu haliyle davacı kurumun çekişme konusu yaptığı 1761 parseldeki “......
Yine, burada üzerinde durulması gereken diğer bir sorun da; üzerinde vakıf şerhi taşıyan tapu kayıtları kapsamındaki tüm taşınmazlar için taviz bedeli ödenip ödenmeyeceği meselesidir. Uygulamada, çekişme konusu taşınmazların taviz bedeline tabi olup olmadığının tesbitinde, kayıtlardaki vakıf şerhlerinin şeklinden çok içerdiği hakkın mahiyetinin tesbiti gerekeceği kabul edilmektedir. 1274 tarihli Arazi Kanunnamesinin 4.maddesinde araz-i mevkufenin iki kısım olduğu bunlardan birincisinin sahihhan araz-i memlukeden (mülk arazi) iken şeri usullere göre vakfedilmiş olan sahih ...; ikincisinin ise tahsisat kabilinden (gayri sahih, irsat kabilinden) ... olduğu belirtilmiştir. Tapu kaydında vakıf şerhi bulunan bir taşınmazın taviz bedeline tabi sahih mukaatalı veya icareteynli bir vakıf olduğunun söylenebilmesi için Arazi Kanunnamesinin 121. maddesinde belirtildiği üzere öncelikle bu taşınmazın vakfedenin özel mülkü olması gerekir....
Davalı idarece savunulduğu gibi, “Sultan Süleyman Vakfı” ile “Hafsa Sultan Vakfı” aynı vakıf olduğunun saptanması halinde, yerinde yeniden keşif yapılarak vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının incelenmesi, taşınmazın konumunun fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi, vakfın niteliğinin de bu belirlemeden sonra vakıf konusunda uzman bilirkişiden görüş alınarak belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin, vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.10.2017 tarihinde verilen dilekçeyle vakıf şerhinin terkini ve taviz bedeli istemeyeceğinin tespiti talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda şerhin terkini yönünden kabulüne, diğeri yönünden reddine dair verilen 12.04.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin dava yönünden esastan reddine, davalı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin hükmü düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm verilmesine dair verilen kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü....
Hukuk Dairesin tarafından belirtildiği üzere; 5737 sayılı Vakıflar Kanununun “taviz bedeli” başlıklı 18.maddesi uyarınca; “ Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.” Aynı Kanunun 3.maddesinde icareteyn ve mukataalı vakıf tanımı yapılmış olup, Mukataalı vakfın; zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakfın ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazları ifade ettiği belirtilmiştir....
Mehmet Vakfına Mukataalı" şerhi bulunduğundan bahisle müvekkiline düşen bedelin %10'unun vakfiye olarak kesilerek davalı idareye yatırılmış olduğunu, gayrimenkulun toplam satış bedeli üzerinden hesaplanan tutarın Vakıflar Bankası Merkez Şubesine 16.03.2016 tarihinde 395.828,00 TL tutarında Vakıf taviz bedeli olarak yatırmış olduğunu ve böylelikle taşınmazın tapu kaydında yer alan vakıf şerhinin terkin edildiğini, satılan gayrimenkulün 6/44'ünün müvekkiline ait olduğundan taviz bedelinin 7/44'ünün müvekkili adına yatırılmış olduğunu, söz konusu vakıf şerhinin hiçbir hukuki geçerliliği bulunmadığını, çünkü Şehzade Mehmet Vakfı'nın sahih bir vakıf olmayıp, sadece aşar ve rüsumatı vakfedilen vakıf türlerinden olduğunu, bu gibi yerler üzerinde Vakıflar idaresinin hiçbir ayni hakkı bulunmadığını, bu nedenle haksız şekilde alınanan bedelin müvekkiline ait hissesi olan 16.492,83- TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar...