çalmadığını, adresin kapalı olduğunun yanlış bilgi olduğunu, muhatabın dağıtım saatlerinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tevsik edilmediğini, kapıya ihbarname yapıştırılmadığını, müvekkilinin komşu olarak belirtilen Ramazan Demir isimli kişiyi tanımadığını, bu kişinin verdiği bilginin de gerçeği yansıtmadığını, davacının çalışan olması sebebiyle tebligat tarihinde çarşıda değil işte olduğunu, müvekkilinin icra takibini 20/08/2020 tarihinde haricen öğrendiğini, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini bildirerek ödeme emri tebliğ tarihinin 20/08/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, takibin durdurulmasına ve mükerrerlik nedeniyle takibin iptali ile kötü niyetli davalı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir....
O halde şikayetçi borçlunun açtığı dava neticesinde, usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte imzaya itirazı kabul edilerek takibin durdurulmasına ve tazminata karar verildiğine ve söz konusu kararın yerine getirilmesi için kesinleşmesi şartı bulunmadığına göre, takibinin iptali yönünde hüküm tesisi yerinde görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden açıklanan nedenle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince Mahkeme kararının kaldırılarak şikayetin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1- Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince Bakırköy 8.....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı ... tarafından borçlu ... aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; borca itirazları ile birlikte ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek takibin iptali ile hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, usulsüz tebligat ve geçersiz senetle yapılan takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ; Mahkemece, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasının “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu, (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.) borçluya İİK. 54 maddesi uyarınca muhtıra ve ödeme emrinin 12/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 14/07/2019 tarihinde açıldığından usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığı, imzaya ve borca itirazın davacı vekili tarafından 14/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiği ve davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayeti yerinde görülmediğinden, ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden borca ve imzaya itirazların süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir....
Md 35'e göre tebliğ edildiğinin ve takibin kesinleştiğinin görüldüğünü, müvekkilinin bu tebligattan ve münderecatından 18.03.2021 tarihinde tesadüfen muttali olduğunu, söz konusu ödeme emrinin Tebligat Kanununa göre usulsüz olarak tebliğ edildiğini, müvekkilinin hala aynı adreste faal olarak bulunmasına rağmen tebligat adresinde muhatabın bulanamaması şerhinin abesle iştigal olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasını, şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline ve tebliğ tarihinin muttali oldukları 18/03/2021 tarihi olarak kabul edilmesine ve bu sebeple süresinde yapmış oldukları itiraz neticesinde takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayetinin yanında yetki itirazı ve sair itirazlara ilişkindir. İstanbul 3....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Dava, usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 89/1,2,3 haciz ihbarnamelerinin iptali, hacizlerin kaldırılması, alacaklı vekiline verilen yetkilerin iptali ve takibin iptali istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun içtihatı birleştirme kararı ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre 7201 sayılı TK'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. Maddesinin 1. Fıkrasına göre tebligat muhatabın bilinen en son adresine yapılır. 6099 sayılı yasanın 3. Maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. Fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. TK.'...
Tüm bu nedenlerle, davalının hükme yönelik istinaflarının reddine, davacının istinaflarının ise kabulü ile hükmün ortadan kaldırılmasına, takibin iptali talebinin reddi ile salt ödeme emrinin iptaline, davacının usulsüz tebliğ şikayeti, yetki itirazı ve diğer şikayeti konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacının istinaf talebinin HMK 353/1/b/3 maddesi gereğince kabulü ile İstanbul 17....
İcra emri tebliğinin usulsüz olması sebebiyle tebliğ tarihinin belirlenmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde; Şikayetçi tarafça icra emri tebliğinin usulsüz olduğu belirtilerek, şikayet dilekçesinin netice talep kısmında icra emri ve takibin iptali talebinin yanında tebligatın iptalinin de istendiği, mahkemece icra emri tebliğinin usulsüz olduğunun kabul edildiği ancak buna ilişkin bir hüküm kurulmadığı, takibin ve icra emrinin iptaline yönelik şikayete ilişkin kısmen kabul kararı verildiği görülmektedir....
Davacı vekili duruşmada; dava dilekçesinde yer alan borçlu olmadığının tespiti talebinin menfi tespit talebine ilişkin olmadığını, haciz ihbarnamelerinin iptali talebine yönelik olduğunu belirtmiştir. SAVUNMA: Davalı vekili özetle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Tokat İcra Müdürlüğünün 2021/1626 Esas sayılı dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde "Usulsüz tebligat şikayetinin 6100 Sayılı HMK'nun 114/1- i ve 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, haciz ihbarnamelerinin geçersiz olduğu iddiası talebinin ise usulsüz tebligat şikayeti daha evvel kabul edilmediğinden esası incelenerek REDDİNE" karar verilmiştir....
İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün cevabı yazısı ile tebliğ zarfında adı geçen ... ve ... isimli şahısların bu işyerinde çalışmadığı belirtildiğinden ve tebligat tarihi itibari ile dosya arasında bulunan 26.06.2015 Tarihli Ticaret Sicil Gazatesinde belirtildiği üzere şirket temsilcisinin... olduğu anlaşıldığından şirket çalışanı ve yetkilisi olmayan kişiye yapılan tebligat bu yönü ile usulsüzdür. 01.11.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 9. maddesi ile değişik, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35/4. maddesinde; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır", Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 57/4. maddesinde ise; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil ve tüzük ve kuruluş senedi gibi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır” düzenlemeleri yer almaktadır. 01.11.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 9. maddesinin gerekçesinde...