Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra müdürlüğünün 2020/8869 esas sayılı dosyasında, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, ilk tebligatta adreste tanınmadığı bilgisinin kimden alındığının tebligat zarfında gösterilmediğini, kapıya tebligat yapıştırılmadığını, bir hafta sonra ise aynı adreste iade ettiği tebligatı muhtara teslim ve tebliğ ettiğini, tebligatların usulsüz olduğunu bu nedenlerle usulsüz tebligatın iptali ile öğrenme tarihinin 27/01/2021 olarak düzeltilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçlunun mernis adresine usulüne uygun olarak tebligat çıkartıldığını, süresinde itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini beyanla davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince; şikayetin kabulüne, tahliye emri tebliğ tarihinin 27/01/2021 olarak düzeltilmesine, dair karar verilmiştir....

İcra Hukuk Mahkemesinde Tebligat Kanununa aykırı yapılan usulsüz tebligatların iptali, İİK 89/1 vd için yapılan işlemlerin usulsüz olduğunun tespiti ve iptali, borca itirazımızın kabulü, müvekkilin borçlu olmadığının tespiti, tapu hacizlerinin iptali talepleri ile dava açtıklarını, mahkemenin tamamen dosya üzerinden herhangi bir araştırma yapmadan, duruşma bile açmadan davalarını reddettiğini, borçlu Zeed isimli kişinin müvekkilinin çok önceden resmi olarak boşandığı eşi olduğunu ve aralarında herhangi bir şekilde ticari veya sosyal bir ilişki söz konusu olmadığını, İİK 89 uyarınca müvekkiline gönderilen haciz ihbarnamesinin müvekkilinin oturduğu adrese gönderilmediğini, posta memurunun Tebligat kanunu uyarınca usulüne uygun tebligat yapmadığını, ne ilk tebligat ne de Tebligat kanunu 35. m uyarınca yapılan tebligat usulüne uygun yapılmadığı için müvekkilinin yapılan icra takibinden haberdar olmadığının ve haberdar olmadığı için de yapılan tebligatler geçerli kabul edilerek kesinleştirme...

olmadığını ve takibin durdurulmayarak kesinleştiğini maaşına haciz konulması ile öğrendiği, borca itirazını süresi içinde yaptığını düşünen borçlu vekilinin icra mahkemesine tebligatın usulsüz tebliğ şikâyetinde bulunacağının düşünülemeyeceği, borçlunun maaşına haciz konulduktan sonra hakkındaki takibin kesinleştiğini ve ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini öğrendikten sonra yasal 7 günlük süre içinde icra mahkemesine başvurduğu, ödeme emri tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 20, 21 ve özellikle Tüzüğün 28. maddesi uyarınca usulsüz olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir....

    Devletinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan medeni muhakeme hukuku kurallarına uygun olmadığını, müvekkilinin adresine yapılan ve fakat iade edilen 1. tebligatın usulsüz olması sebebi ile müvekkiline Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan 2. tebligatın kendiliğinden usulsüz hale geldiğini, ilk tebligatın usulsüz yapılması sonrasında yapılacak her tebligatın da usulsüz olduğunu, ilk tebligatın müvekkilinin eşine teslim edilmesi gerekirken iade edilmesi ile yapılan tebligatın usulsüz hale geldiğini ve sonrasında yapılan tebligatların da usulsüz olduğunu, icra müdürlüğünün 12/01/2021 tarihli red kararına karşı süresi içerisinde şikayetin gerçekleştirildiğini, icra takibinin başlatıldığının sonradan tebliğ edilen 103 davetiyesi ile öğrenildiğini, takip konusu borcun tamamına (asıl alacak, faiz, vekalet ücreti ve tüm fer'ileri yönünden) yasal süresi içerisinde 11/01/2021 tarihinde itiraz edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar...

    Sayılı dosyası ile takip başlattığını, borçlu T1 MERNİS adresine gönderilen ödeme emri 20.04.2017 tarihinde bila dönndüğünü, sonrasında borçlunun MERNİS adresine Tebligat Kanunu 21. Maddeye göre 27.04.2017'de tebliğ edildiğini, borçlu şahıs, söz konusu davayı 26.05.2017 tarihinde açmış olduğunu; 5 günlük kesin süreyi kaçırdığını, davacı yan ise yapılan tebligatın usulsüz olduğundan bahisle, ıttıla tarihinin borçlu T1 hacze gelinen tarih olan 22.05.2017 olduğunu beyan ettiğini ve itiraz süresini kaçırmadığını iddia ettiğini, öncelikle, davacı yanın kendisine yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin iddiası gerçek dışı olduğunu, davayı temlik eden davalının ikinci cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere; borçlu T1 tebligatın çıkarıldığı dönemde MERNİS adresi olarak kayıtlı olan Merkez Mh. Bestekar Hafız Hüsnü Efendi Sk. No: 63/15 Eyüp/İstanbul adresine ilk tebligat çıkartıldığını, Tebligat Kanununun 10. Maddesinin 2....

    Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12-258 esas, 20018344 sayılı kararı). 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 sayılı kararı)....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu, usulsüz tebligat iddiasının asılsız olduğunu, senet üzerindeki adrese normal tebligat çıkartıldığını, tebligat üzerinde TK 21/2 şerhi bulunmadığını, tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığını, hak düşürüü sürede açılmayan davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ve gecikmiş itiraza ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İcra İflas Kanunu 16. madde, 65. madde, Tebligat Kanunu 21. madde. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tebligat usulsüzlüğünden dolayı tebliğ tarihinin değiştirilmesi gecikmiş itiraz değildir. Yapılan tebligat Teb. Kan. 21/2. maddesine göre usule uygundur....

        Mahkeme kararında, şikayetçi aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, 27/02/2023 tarihinde takipten haberdar olunduğunun şikayetçi tarafından beyan edildiği, usulsüz tebligatta şikayetin süresinde yapılmadığı, gecikmiş itiraza ilişkin neden ve delil sunulmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Gecikmiş itiraz yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde öncelikle tebligatın usulüne uygun olup olmadığı incelenmelidir. Zira gecikmiş itiraz hükümleri usulüne uygun yapılan tebligatlar için uygulanabilir. Tebligat usulsüz ise başvuru şikayet olarak nitelendirilmelidir. Somut olayda şikayet edene yapılan tebligatlar aşağıda açıklanacağı üzere usulsüz olup başvuru gecikmiş itiraz olarak değil şikayet olarak nitelendirilmiştir (HMK 33.madde)....

        Bu hükme göre, usulsüz bir tebligat, mutlaka geçersiz olmayıp, usulsüz tebligatı, muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunma hakkı ise, tebligatın muhatabına aittir. Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususu, yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebilir. İcra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi, icra dairesi de, tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece, tebligatın usulsüz olduğunu kendiliğinden dikkate alamaz. Hal böyle olunca, icra dairesince; ödeme emri tebliğinin usulsüz yapıldığından bahisle, borçlunun takipten itiraz tarihinde haberdar olduğu kabul edilerek, takibin durdurulması yönünde işlem tesis edilmesi doğru değildir....

          UYAP Entegrasyonu