Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; borçlunun, kıymet takdirine itiraz ve meskeniyet şikayetiyle icra mahkemesine başvurduğu, Kilis İcra Hukuk Mahkemesince; şikayetin yetki yönünden reddine, mahkemenin yetkisizliğine, yetkili ve görevli mahkemenin Gaziantep İcra Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verildiği, davacı tarafından bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince meskeniyet şikayeti yönünden istinaf başvurusunun esastan, kıymet takdirine itiraz yönünden usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yargıtayca incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, HMK’nın 353/1-a-3 ve 362/1-c bentleri gereğince kesin nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK'nun 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin REDDİNE, 24.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, şikayete konu hacize ilişkin olarak icra dosyasından borçlu vekiline 20.01.2020 tarihinde 103 davet kağıdının tebliğ edildiği, borçlunun 02.03.2021 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu, şikayetinde 103 davet kağıdı tebligatının usulsüz olduğunun ileri sürülmediği anlaşılmıştır. Meskeniyet şikayetinin 7 günlük yasal süresinde yapılıp yapılmadığı kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, borçlunun meskeniyet şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır (Yargıtay 12. HD'nin 15.02.2021 tarihli, 2020/5792 E, 2021/1541 K. sayılı içtihadı)....
Dolayısıyla, borçlu tarafça 08/12/2020 tarihinde 103 davetiyesi tebliğ edilmesi ile birlikte taşınmaz haczinin bu tarihte öğrenilmiş sayıldığı ancak, meskeniyet şikayeti davasının belirtilen tarihten itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra ( 05/01/2021 tarihinde) açıldığı anlaşılmakta olup, meskeniyet şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da bu cihettedir. HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır. Dolayısı ile, tarafımızca da izah ve iştirak olunan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK‘nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine oy birliği ile karar verilmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/02/2023 NUMARASI : 2023/113 ESAS 2023/77 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet Şikayeti KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacı asil T1 tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olmakla, HMK'nın 353.maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı asil (meskeniyet şikayetinde bulunan borçlu) dava dilekçesinde özetle; Mersin 7. İcra Dairesi'nin 2015/13668 esas sayılı dosyası ile ilgili olmak üzere, adına kayıtlı Mersin ili, Yenişehir İlçesi, Çiftlik Mahallesi, 5412 ada, 14 parselde kayıtlı 1....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti ve takip dayanağı belgelerin ödeme emri ile birlikte tebliğ edilmediğine yönelik şikayete ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur....
İ.İ.K.’nun 168/5. maddesi hükmü gereğince, borçlunun, yetki itirazını sebepleri ile birlikte ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi zorunludur. Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 31.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise 07.06.2017 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, 06.10.2017 tarihinde cevaba cevap dilekçesi ile ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetini ileri sürdüğü anlaşılmıştır....
Görüldüğü üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da, yetki sözleşmesi yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişilerden olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.Somut olayda, her ne kadar borçluya ödeme emri, ... adresinde tebliğ edilmiş ise de, anılan tebliğ işleminin, Teb. Kanunu'nun 18. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 27/2. maddesine göre usulsüz olduğu, senedin düzenlenme yerinin ... borçlunun ikametgah adresinin ise ... olduğu görülmektedir....
Bu bağlamda icra mahkemesi, şikayeti incelerken tanık dinleyebilir, bilirkişiye başvurabilir ve gerekli ise keşif de yapabilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, syf 104). O halde mahkemece, şikayet eden tarafa delillerini bildirmesi ve yatırılan 503, 55 TL gider avansının eksik olması halinde tamamlanması için kesin süre verilerek deliller toplandıktan sonra meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti hakkında bir karar verilmelidir. Hal böyle olunca Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bozma ilamında gösterilen ve yukarıda ilave edilen gerekçelerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır....
Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu konuda şikayet hakkı bulunmamaktadır. Somut olayda; şikayetçinin icra takibinde taraf sıfatı olmadığı gibi aile konutu olduğundan bahisle haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu taşınmazdaki kendi hissesi üzerine de haciz konulmadığı anlaşılmakla yukarıda anılan yasa maddesi gereğince meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı yoktur. O halde mahkemece, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti gibi taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğu iddiasına dayalı haczin kaldırılması şikayeti de, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, haczin bildirimine ilişkin İİK.nın 103.maddesi gereğince düzenlenen davet kağıdı borçluya 21.01.2016; kıymet takdiri raporu 20.03.2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve borçlu vekili icra mahkemesine kıymet takdirine itiraz etmiştir. Ayrıca, satış ilanı borçlu vekiline 08.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre, borçlunun 05.02.2018 tarihinde icra mahkemesine haczin kaldırılması istemiyle yapmış olduğu başvurusu, öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonradır....