İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti, borca itiraz, hacizlerin kaldırılması ve takibin durdurulması şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince borçlu şirket yönünden usulsüz tebligat şikayetinin reddine, diğer borçlu yönünden usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, hacizlerin kaldırılması ve takibin durdurulması ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davacı borçlular vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı borçlular vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Somut olayda; kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte borçlu mahkemeye başvurarak kambiyo şikayeti ile birlikte borca itiraz iddiasında bulunmuş olup anılan itiraz ve şikayetlerin takip yoluna göre İİK.'nun 172. maddesi gereğince 5 gün içinde icra dairesine yapılması gerekir. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun kambiyo şikayeti ve borca itirazının İİK'nun 172. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile süre aşımından reddi yönünde hüküm tesisi de yerinde görülmemiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, ... Bölge Adliye Mahkemesi 20....
Borçlu, yetkili icra dairesinden gönderilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu, usulsüz tebligattan 03/02/2015 günü haberdar olduğunu ileri sürerek 04/02/2015 tarihli itirazları gereğince takibin durdurulmasını istemiş olup, borçlunun bu yöndeki istemi, tebligat usulsüzlüğü şikayeti olmakla, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Somut olayda; 22/01/2015 günü tebliğ edilen örnek 7 ödeme emrinden borçlu 03/02/2015 tarihinde haberdar olduğunu beyan ederek, bu tarihten itibaren yasal yedi günlük süreden sonra 25/02/2015 tarihinde icra mahkemesine başvurmuştur. O halde mahkemece, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacılar vekilince müvekkillerine icra dosyasından yapılan tebligatların usulsüz olduğu gerekçesiyle takipten haberdar oldukları tarih itibariyle iş bu davayı yasal süresi içerisinde açtıklarını belirterek yetkiye ve borca itiraz ettiklerini, ayrıca senedin kambiyo vasfında olmadığına ilişkin şikayette bulunarak takibin iptalinin talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde usulsüz tebligat şikayetinin reddine, dolayısıyla yetkiye-zamanaşımına ve borca itiraza yönelik davanın süreden reddine, yine davacıların senedin kambiyo vasfında olmadığına ilişkin şikayetlerinin süreden reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
İcra Müdürlüğü'nde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte borçlunun yetkiye ve borca itirazı üzerine alacaklının yetki itirazının kabulü nedeniyle dosyanın ...İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği, yetkili icra dairesince çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 22/01/2015 günü tebliğ edildiği, borçlunun 04/02/2015 tarihli itirazının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle icra müdürlüğünce 06/02/2015 tarihli kararla reddedildiği, borçlunun red kararının iptali ve tebligat usulsüzlüğü şikayetiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Alacaklı tarafça başlatılan ilamsız takipte borçlu yetki itirazında bulunmuş, dosya yetkili icra dairesine gönderilmiştir. Yetkili icra dairesinden borçluya gönderilen ödeme emri borçluya yeniden itiraz hakkı verir. Borçlunun yetkisiz dairede yaptığı borca itiraz yetkili icra dairesinde başlatılan takip yönünden hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından mahkemenin ......
Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.) Davacının mernis adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre yapılmış olup herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tebligat usulüne uygun olarak kabul edildiğinden davacının şikayeti ve borca itirazı yasal süresi içerisinde yapılmamış olup süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Mahkemece; dava usulsüz tebliğ şikayeti ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile borca ve yetkiye itiraz niteliğindedir. Takip dosyasının ilamsız takip olduğu görülmektedir. Tebligat yapılan adres davacı borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı adresi olup, davacı tarafça kayıtlı adres olmadığı yönünde beyan ileri sürülmediği gibi aksinin ispatına yarar belge de sunulmadığından belirtilen adrese tebligat çıkartılması işlemi hukuka uygundur....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/02/2020 NUMARASI : 2019/526 ESAS- 2020/265 KARAR DAVA KONUSU : Takibin Taliki Veya İptali KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacı/borçlu Dava Dilekçesinde Özetle; Ödeme emrinin tebliğ tarihinde tatilde bulunduğunu, şehir dışında bulunması nedeniyle itirazın Marmara Adası İcra müdürlüğüne yaptığı halde itiraz süresinin bir gün geçtiğini ve takibe devam edildiğini, takibin mesnetsiz olduğundan yetkiye, borca, işlemiş faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, takibin durdurulması ve iptalini talep etmiştir. Davalı/alacaklı Vekili Cevap Delikçesinde Özetle; Davacı borçlunun dava dilekçesinde HMK 119....
Alacaklı tarafından seçilen takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 168. maddesi hükmüne göre; her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olup, bu haliyle, borçlunun itirazlarını, icra mahkemesi yerine icra dairesine bildirmesi yasal olmadığı gibi, yanlış merciye başvurusu hukuki sonuç da doğurmaz. Somut olayda, borçlunun, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borçlu muris Şemsettin Suruç'un borca batık olarak vefat etmiş olması nedeniyle, TMK'nun 605/2. maddesi uyarınca mirası reddetmiş sayıldığını, mirasın reddedildiğinin tespiti için Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/153 Esas sayılı dosyası ile mirasın hükmen reddinin istendiğini, davanın derdest olduğunu, bekletici mesele yapılmasını, kendisine ödeme emri gönderilmesinin hatalı olduğunu, muhtıra gönderilmesi gerektiğini ileri sürerek, ödeme emrinin ve takibin iptali talebiyle icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; mahkemesince davacı tarafından dava dilekçesinde usulsüz tebligat iddiasınında bulunmadığı, davacı tarafından borca itirazlarını en geç 06/07/2021 tarihinde kadar yapması gerektiği halde davanın 20/09/2021 tarihinde açıldığı, bu durumda borçlunun itirazlarının süresinde olmadığı anlaşıldığından dava yasal sürede açılmadığından yetkiye ve borca itirazının süre aşımından reddine karar verilmiş olduğu görülmüştür. Halbuki dava dilekçesi incelendiğinde açık bir şekilde davacının usulsüz tebligat şikayeti olduğu anlaşılmakta olup, bu hususun göz ardı edilerek açılan davanın süre aşımından reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemesince yapılması gereken öncelikle usulsüz tebligat olup olmadığını tespit edip, sonra usulsüz tebligat var ise öğrenme tarihini belirleyip sonucuna göre taraf delillerini toplayıp davanın esası hakkında karar vermekten ibarettir....