Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde yetkisizlik kararı yanında, usulsüz tebligat yapılması nedeniyle yaptıkları itirazın kabulüne, takibin durdurulmasına ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini de talep ettiklerini, mahkemece bu hususlarda karar verilmediğini, icra dosyasından yapılan tebligatın usule aykırı olduğunu, icra dairesinin yetkisizliğine dair kararın onanmasına ve usulsüz tebligat nedeniyle diğer talepleriyle birlikte davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir....

Maddesi gereğince tebligat yapıldığını, tebligat parçası incelendiğinde ismi dahi net olarak okunamayan Metin tahmin edilen bir kişiye sorulduğu ve haber bırakıldığının anlaşıldığını, bu komşunun tebligatı almaya ehil olup olmadığı, müvekkiline haber vermek yeteneğine sahip bulunup bulunmadığı hususunda mazbatada bir araştırma olmadığını, yine bu kişinin imzadan imtina ettiği hususunun da matbu şekilde yazıldığını, bu hususun önceden bilinmesinin mümkün olmadığını ve bu şekilde yapılan tebliğin beyanın doğruluğunu şüpheye düşürdüğünü, tebliğ yapılan adresin müvekkilinin aynı zamanda mernis adresi olduğunu, borçlunun doğrudan mernis adresine gönderilerek TK 21/2. Maddeye göre tebliğ yapılmasının yasal olmadığını beyanla, davanın kabulü ile usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin iptali ile tebliğ tarihinin 10/12/2019 tarihi olarak kabulüne, süresinde borca itiraz edilmesi sebebi ile takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....

ve T2 aleyhine Tebligat Kanunu Hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiğini belirterek şikayetin kabulü ile usulsüz ödeme emrinin iptaline, müvekkilleri Hatice Günay Özdemir ile T2 yönünden usulsüz olarak yapılan tebligatın iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK 5.6.1991 tarih ve 1991/12- 258E.-1991/344 K)....

Somut olayda, şikayetçinin usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca itirazını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, ... 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 29.12.2016 tarihli ve 2016/399 E.- 2016/1008 K. sayılı kararı ile usulsüz tebligat şikayetinin esastan, borca itirazının da süreden reddine hükmedildiği, şikayetçi tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulduğu, ancak gerekçeli kararın tebliğ edilmesine rağmen başvuru sebepleri ve gerekçesini içeren istinaf dilekçesinin hiç verilmediği, ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 30.3.2017 tarihli ve 2017/579 E.- 2017/497 K. sayılı kararı ile 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapılarak, istinaf başvurusunun HMK'nin 352. maddesi uyarınca reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

    Sayılı emsal içtihadında özetle;"Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayeti ile beraber mükerrer takip yapıldığını ve sair itirazlarını ileri sürdüğü, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulünün yanısıra takibin mükerrerlik nedeniyle iptaline karar verildiği görülmektedir.Borçlunun mükerrerlik iddiası borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre bu itirazın İİK'nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. Başvurunun icra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılması fuzuli bir talep olup sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun mükerrer takibe ilişkin isteminin belirtilen nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü isabetsizdir." denilmiştir. Yine Y.12.HD.nin 2015/30242 E. 2016/6941 K....

    doğrudan kaşe basmak suretiyle tebligatı usulsüz olarak muhtara tebliğ etmesi nedeniyle borca itiraz hakkının elinden alındığını, şikayetinin süresiz şikayete tabi olduğunu, bu nedenle borca itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....

    Şikayete konu takipte, borçlunun, icra müdürlüğüne itiraz tarihi olan 11.08.2014 tarihinde takipten haberdar olduğu, ancak İİK'nun 16/1. maddesinde belirtilen yasal (7) günlük süreyi geçirdikten sonra 21.08.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmış olup, bu durumda, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, bu konudaki şikayetin esasının incelenmesi doğru olmayıp, Dairemizin anılan konudaki bozma ilamı, maddi hataya dayalı olup usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceğinden, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekmiştir....

      Dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre, ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir. İcra ve Mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır....

        Dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre, ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir. İcra ve mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır....

          UYAP Entegrasyonu