Davacı dava dilekçesinde, borca itirazın yanında usulsüz tebliğ şikayetinde de bulunduğunu beyan etmiş olmasına rağmen, Mahkemece HMK'nın 297.maddesine aykırı olarak davacının usulsüz tebliğ şikayeti konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti de incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden HMK'nın 353/1- a-6. bendi gereğince davacının istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
ve tamamına açıkça itiraz ettiğini, müvekkilinin ikamet adresinin Osmaniye İli olup yetkili icra dairesinin Osmaniye İcra Daireleri olduğunu belirterek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline, gecikmiş itirazlarının kabulüne ve Mersin 5.İcra Dairesinin yetkisizliğine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacı borçlu vekilince Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2021/23928 Esas sayılı takip dosyası üzerinden müvekkiline gönderilen ödeme emrinin usulsüz olduğundan bahisle, öğrenme tarihinin 09/07/2021 tarihi olarak düzeltilmesi ile yetkiye, imzaya, borca ve tüm ferilerine itiraz ederek icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2021/23928 Esas saylı takip dosyasından davacı borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin 05/07/2021 tarihi olarak düzeltilmesine, diğer itirazların takibin şekline göre icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulduğu görülmüş ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun “aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden...
Davacı borçlu her şeye itiraz ettiği gibi imzaya da itiraz etmiştir. İmzalar kendisinin olmasına rağmen bu şekilde itiraz etmesi amacının ne olduğunu ortaya çıkarmaktadır.Tüm yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; öncelikle davacının dava dilekçesindeki aleyhe olan hususları kabul etmediğimizi belirterek , davacı borçlunun gecikmiş itiraz süresi olan 3 günlük hak düşürücü süreyi geçirmiş olduğu Sayın Mahkemece göz önünde bulundurularak takibe yapılan gecikmiş itirazın usülden reddine , eğer Sayın Mahkeme gecikmiş itirazın süresinde yapıldığı kanaatinde ise diğer itiraz talepleri bakımından esastan reddine karar verilmesini talep ediyoruz. " şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk derece mahkemesi kararında özetle; UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada, davacının mernis adresinin, 20/03/2017 tarihden 14/05/2018 tarihine kadar "Yeşilköy Mh. Yeşilköy Halkalı Cd....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayeti ve ilamsız icra takibinde yetki itirazı ile hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir. Bodrum 1....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre davacı aleyhine bono alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle şikayette bulunduğu ayrıca bonodaki imzaya itiraz ettiği her ne kadar davacıya ödeme emri TK 21/2. maddeye göre tebliğ edilmişse de ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle tebligat yapılan adresin davacının yerleşim yeri adresi olmadığı bu nedenle usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne ilişkin kararın yasaya uygun olduğu kapsam ve sonucuna itibar edilen bilirkişi raporuna göre takibe konu senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, bu nedenle imza itirazının kabulü ile İİK 170/3 md. gereği takibin durdurulmasına ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, her ne kadar davacı vekili istinaf yoluna başvurmuşsa da şikayetin kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının 19.12.2019...
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ve borca itiraz nedeni ile yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tebliğ tarihi ve takipte istenen miktarın düzeltilmesine karar verilmiştir. Kararın itiraz eden borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı itiraz eden borçlu ve davalı alacaklı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Maddesine göre usul ve yasaya uygun bulunduğu, tebliğ evrakının resmi nitelikte olup içeriğinin aksinin davacı tarafça yeterli ve kesin hükümlerle ispatlanamadığı, posta memuru ile davacı arasında husumet bulunduğu iddia ve ispat edilmediği anlaşılmakla usulsüz tebligata ilişkin şikayetin reddine, davacı borçluya ödeme emrinin 20/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, beş günlük itiraz süresi geçtikten sonra 19/07/2018 tarihinde dava açtığı anlaşılmakla yetkiye ve imzaya itiraza ilişkin davanın süre aşımından reddine karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Usulsüz tebligata ilişkin şikayetin reddine, Yetkiye ve imzaya itiraza ilişkin davanın süre aşımından reddine, karar verildiği görülmüştür....
Yapılan bu açıklamalara ve dosya kapsamına göre; davanın usulsüz tebligat şikayeti ile borca itiraz olduğu, hukuki tasnifin hakime ait olduğu, dava dilekçesi içeriğinden de anlaşılacağı üzere şikayetçi tarafça ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinin iddia olunduğu, İİK'nun 65.maddesinde düzenlenen "gecikmiş itirazda" ise şikayet edene öncelikle usulüne uygun bir tebligat yapılması zorunluluğunun bulunduğu, dolayısıyla mahkemesince asıl dava dosyasında; davacıya gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 03.08.2022 olarak düzeltilmesine, takibin şekline göre her türlü itirazın icra dairesine yapılması gerekli olduğundan takibin durdurulması talebinin ise reddine karar vermekle yetinilmesi gerekirken hem usulsüz tebliğ şikayeti hem de borca itiraz (gecikmiş itiraz) hakkında hüküm kurulmasının isabetli olmadığı anlaşılmıştır....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, ödeme emrinin muhtara tebliğ edildiğini, pandemi koşulları sebebiyle müvekkilinin tebligattan çok geç haberdar olduğu için elinde olmayan sebeplerle imzaya itiraz için gereken süreyi kaçırdığını, Mahkemece bu husus yeterince araştırılmadan ret kararı verildiğinden, müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, usulsüz yapılan tebligat sebebiyle imza müvekkiline ait olmamasına rağmen, mahkemece gerekli incelemenin yapılamadığını, icra takibine konu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkiline ait imza örneklerinin ilgili kurumlardan istenilmediğini, imza örnekleri istenildiğinde, icra takibine konu senetteki imza ile karşılaştırılarak, bilirkişi incelemesi sonucunda da imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz istemine ilişkindir....