nedeni ile satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olmasının fesih nedeni olmadığı gerekçesi ile mahkeme kararının kaldırıldığı ancak kıymet takdir raporu tebliğ işleminin de usulsüz olduğu ve kıymet takdiri kesinleşmeden satış yapıldığı gerekçesi ile ihalenin feshine karar verildiği, karara karşı ihale alıcısının temyiz yoluna başvurduğu görülmüştür. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir....
nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi: 2-Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlu kendisine yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu belirterek diğer itiraz sebepleri ile icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin reddine hükmedilmiştir. Somut olayda borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının incelenmesinde aynen; “gösterilen adrese gidildi. Adresin kapalı olması dağıtım anında bulunmaması nedeniyle komşusu.... soruldu, imzadan imtina eden komşusunun beyanına göre muhatap dışarı gitmiş olup evrak... Mahalle muhtarına teslim edilip, 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırılmış, en yakın komşusu ... haber verilmiştir” şerhi ile 27.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Tebliğ memurunun, ödeme emrinin tebliğinde; muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi? yoksa sürekli mi?...
İcra Müdürlüğünün 2019/8904 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takipte ödeme emri ile 103 davetiyesinin müvekkiline tebliği işleminin usulsüz olduğunu, her iki tebligatın da beyanı alınan komşuların isimleri tespit edilip imzaları alınmadan yapıldığını, takipten 17/02/2020 tarihinde haberdar olduklarını, takip konusu kambiyo senedinin açık olarak düzenlenmesinden kaynaklanan itiraz haklarını saklı tuttuklarını, faize ve tüm ferilerine itiraz etiklerini bildirerek öğrenme tarihi olan 17/02/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, faize ve tüm ferilere itirazlarının kabul edilmesine karar verilmesini istemiştir. YANIT : Davalıya usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili davaya cevap vermemiş, duruşmadaki beyanında, tebliğ işleminin yasaya ve usulüne uygun olması nedeniyle şikayetin reddine, mahkeme aksi kanaatte ise yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmemesine karar verilmesini istemiştir....
Kişi konumundaki davacı Üç-T1 Madencilik T1 “Zeytin Sokak No:1 Saraylar Marmara/Balıkesir” adresine 89/1. haciz ihbaramesinin gönderildiği, tebliğ parçası üzerinde “tebliğ evrakı muhatap Üç-Ha Kardeşler temsilcisi Yasin Şener imzasına 19/04/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.” şerhi düşülerek 19/04/2017 tarihinde tebligatın yapıldığı, yasal süresi içerisinde itiraz olunmaması nedeniyle aynı adrese 89/2. haciz ihbarnamesinin gönderildiği, tebliğ parçası üzerinde “yetkili çalışan personel Sevgi Yüksel’e tebliğ edilmiştir.” şerhi düşülerek 20/09/2017 tarihinde tebligatın yapıldığı, yine yasal süresi içerisinde itiraz olunmaması nedeniyle aynı adrese 89/3. haciz ihbarnamesinin gönderildiği, “yetkili personel Sevgi Yüksel imzasına tebliğ edilmiştir.” şerhi düşülerek 08/11/2017 tarihinde tebligatın yapıldığı, itiraz edilememesi üzerine davacının borçlu olarak takibe dahil olduğu anlaşılmıştır....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine fatura alacağı nedeniyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek no 7 ödeme emrinin 20/02/2020 tarihinde iadesi üzerine 04/03/2020 tarihinde borçlu şirketin ticaret sicilindeki adersine Tebligat Kanunun 5. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı davacı borçlu şirket vekilince usulsüz tebliğ nedeniyle tebligat tarihinin düzeltilmesi ve öğrenme tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesini talebiyle şikayette bulunmuştur....
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır. c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda ödeme emri tebliğ edilen Suat Birlik'in çalışanı olmadığından tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi isteminde bulunduğu görülmüştür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yaptığı itirazın süresinde olduğu nedeniyle takibin durdurulması istemiyle icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur....
tarihinde tebliğ edildiğini, ancak itiraz süresinin son günü Çorum ili Boğazkale İlçesinde güneş enerjisi sahasında bina montajı yaptırması sebebiyle İcra Müdürlüğüne giderek itirazda bulunamadığını belirttiği, davacının beyanından usulsüz tebliğden 08.06.2018 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerektiği, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde davacının İcra Mahkemesine başvurması gerekirken şikayetin 21.06.2018 tarihinde yapıldığı, İlk Derece Mahkemesince şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğundan bahisle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği görülmektedir....
İcra Müdürlüğünün 2018/12661 E) sayılı dosyasıyla müvekkilleri aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, müvekkillerine gönderilen ödeme emrinin ve 103 davet kağıdının tebligat mazbatalarında komşu ad ve soyadlarının yazılı olmaması nedeniyle usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkillerinden Osman Altun'un usulsüz tebligatları 11/03/2019 tarihinde öğrendiğini, müvekkillerinden Osman Altun'a ait Adana ili Seyhan ilçesi Kanalüstü mahallesi 10426 ada 18 parsel 11 nolu bağımsız bölümün İİK'nun 82/12 maddesi gereğince haczedilemeyeceğini ayrıca bu taşınmaza 241.500,00TL kıymet takdir edildiğini, kıymet takdirine de itiraz ettiklerini, bilirkişinin taşınmaza fazla değer takdir ettiğini belirterek ödeme emri ve 103 davet kağıdı tebliğ tarihlerinin 11/03/2019 olarak düzeltilmesine, haczin kaldırılmasına, satışın iptaline, kıymet takdir raporunun iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Muhatabın yerleşim yeri doğrulama sisteminde mernis kaydı vardır" açıklaması ile iade edildiği, alacaklı vekilinin bunun üzerine mernis adresine gönderilmesi talebinde bulunduğu, davacının mernis adresinin bila tebliğ dönen tebligat adresi olduğunun tespiti üzerine ihtarat yazılmak suretiyle aynı adrese gönderilen ödeme emri tebligatının adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan bahisle ilgili muhtarlığa tebliğ yapılıp 2 nolu haber kağıdı bırakılmak suretiyle 10/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 13/04/2020 havale tarihli borca itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, tebligatın usulsüz olduğunu, takipten 10/04/2020 tarihinde haberdar olunduğunu belirttiği, 26/03/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi uyarınca, COVİD-19 salgını sebebiyle tüm adli süreler 13/03/2020 tarihinden itibaren 15/06/2020 tarihine kadar durdurulduğundan, şikayetin, usulsüz tebliğin öğrenildiği belirtilen 10/04/2020 tarihinden...