kesinleşmediğinden hacizlerin de usulsüz olduğunu, aynı zamanda asıl alacağın, fer’ilerini ve takip giderlerini çok büyük ölçüde aşan haciz uygulandığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, imzaya ve borca itiraz talebinin kabulüne, takibin durdurulmasına, usulsüz tebliğ nedeniyle ödeme emri kesinleşmediği için hacizlerin iptaline, bilahare borcu çok aşan aşkın hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, imzaya ve borca itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından imzaya itiraz yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Takibe konu bononun zorunlu unsurları barındırdığı, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmiş ve bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamış olması karşısında imzaya itirazın süresinde yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece ilk olarak Adli Tıp Kurumu'nda imza incelemesi yaptırılmış ve imzanın kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olduğuna dair kesin kanaat belirtilmeyen rapor tanzim edilmiştir. Bu rapora itiraz edilmesi üzerine bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda imza incelemesi yaptırılmış ve imzanın davacının eli ürünü olduğuna dair kesin kanaat belirtir rapor tanzim edilmiştir....
Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. İcra dosyasının incelenmesinde, ödeme emrinin borçluya 22.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 27.12.2018 tarihinde açıldığı görülmektedir. Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik iddiasının bulunması ve Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde görülmeyerek reddedilmiş olması yasal süresi içerisinde yapılan itirazların incelenmesine engel teşkil etmez. Kaldı ki borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin mazbatada haber bırakılan komşu, kapıcı, yöneticinin kim olduğunun yazılı olmadığı, bu haliyle ödeme emrinin borçluya tebliğinin TK'nın 21/1, Tebligat Yönetmeliğinin 35/f ve 30 ile 31. maddelerine aykırı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır....
Somut olayda ödeme emrinin davacıya 29.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 06.05.2021 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya itirazlarının yanında tebliğin usulsüz olduğunu ve bundan 05.03.2021 tarihinde haberdar olduklarını ileri sürdüğü, mahkemece usulsüz tebligata şikayetine yönelik bir değerlendirme ve hüküm kurulmadığı, yalnız imzaya itiraz değerlendirildiğinden ve takip durduğundan davacının usulsüz tebligat şikayeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ancak imzaya itirazın esasının incelenebilmesi için öncelikle davanın süresinde ileri sürülüp sürülmediğinin tetkikinin gerektiği, mevcut durumda buna yönelik dava süresinde değil ise de davacının usulsüz tebligat şikayetini de ileri sürmüş olması karşısında bu şikayetinin haklı görülmesi ve düzeltilecek tebliğ tarihine göre imzaya itirazın süresinde ileri sürüldüğü durumda anılan itirazın esasının incelenebileceği, Somut olayda, mahkeme gerekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetine...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23.10.2019 NUMARASI : 2019/468 ESAS - 2019/787 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında Ankara 3....
ve Ereğli İcra Mahkemesine avukatı vesilesi ile imzaya itiraz ve yetkisizlik davası açılmış olmasına rağmen, ödeme emrinin vekile yapılması gerekirken asile yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, vekili ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının esas olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte yapılan tebliğ işleminin de Teb....
Bu durumda dahi eldeki başvuru tarihi olan 31/07/2019 tarihinden çok önce borçlunun takipten ve ödeme emri tebliğinden haberdar olduğu, usulsüz tebliğ şikayetinin 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılmadığı açıktır. Bu nedenle mahkemece usulsüz tebliğ şikaletinin süreden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı/borçlu dilekçesinde; imzaya ve borca itiraz da etmiştir. İİK'nın 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri hükmüne göre, borçlunun icra dairesinin yetkisiz olduğu, borçlu olmadığı, veya borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zamanaşımına uğradığı, imzaya itirazlarını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına ve alacaklının takip hakkı bulunmadığına yönelik şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilir....
İcra müdürlüğünün 2018/12874 esas sayılı dosyasında müvekkilinin yıllar önce taşınmış olduğu adresine doğrudan mernis adresi olarak tebligat gönderildiğini bu nedenle tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkilinin hayatı boyunca çek keşide etmediğini bu nedenle takip dayanağı senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını beyanla usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin iptali ile 30/10/2019 tarihinin öğrenme tarihi olarak tespitini, imzaya itiraz nedeniyle takibin tedbiren durdurularak ardından iptaline, alacaklının tazminata ve para cezasına mahkumiyetine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dosyasından davacıya yapılan tebligatların usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini bu nedenle süresinde yapılmayan imzaya itiraz davasının süreden değilse esastan reddine ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, Bursa 10....
Borçlu, takip dosyasından kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte aynı davada itiraz ve şikayetlerini ileri sürebileceği gibi tebliğ usulsüzlüğünü ayrı bir davada, borca ve imzaya yönelik itirazlarını, ayrıca takibe yönelik şikayetlerini ayrı bir davada ileri sürmesi mümkündür. Borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti ile borca ve takibe yönelik itiraz ve şikayetlerini ayrı ayrı dava açarak talep etmesi halinde borca, imzaya itiraz ve şikayetin yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı usulsüz tebliğ şikayetinin sonucuna bağlıdır. HMK'nın 166/1. maddesine göre, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına kadar yargılama bekletilebilir....
Dava, çeke dayalı kambiyo takibinde usulsüz tebliğ şikayetinin yanısıra, yetkiye, imzaya ve borca itiraza ilişkindir....