Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/06/2021 NUMARASI : 2021/867 ESAS - 2021/946 KARAR DAVA KONUSU : Gecikmiş itiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün 2020/16912 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetlerinin İstanbul 24.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/789 esas sayılı dosyası ile kabul edildiğini ve ödeme emri tebliğ tarihinin 28.05.2021 olarak düzeltilmesine karar verildiğini, bu davayı açmaktaki asıl iradelerinin usulsüz tebliğ nedeniyle itiraz sürelerinin kaçırılmasından ve usulsüz tebliğ şikayetinin sonucunun öngörülememesinden...

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: İcra dosyasının incelenmesinde ;davalı-alacaklının davacı borçlu aleyhine 21.911,33- TL alacağa ilişkin olarak ilamsız takip yaptığı, borçlu adına çıkartılan ilk ödeme emrinin adreste tanınmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine TK 21/2 maddesine göre çıkartılan tebligatında 24.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından icra dosyasına 03.09.2021 tarihinde itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır. Dava ; usulsüz tebliğ nedeniyle şikayete ilişkin olup, usulsüz tebliğ şikayetinin öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde yapılması zorunludur....

İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir. Somut olayda; borçlu ...'e yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı, ancak Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 25.12.2015 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir....

    dosyada gönderilen tebligatlar davacı müvekkilleri için yok hükmünde olduğunu, bir diğer ifadeyle anlatmak gerekirse; davacı müvekkillerine tebligat yapılmadığından ve haberdar da olunmadığından müvekkilleri adına yapılan itiraz taraflarınca henüz tebligat gönderilmeden yapılmış bir itiraz gibi olduğunu, ve bu itirazdan sonra müvekkillerine bir başka ödeme emri ihtiva eden tebligat da gönderilmediğinden sadece icra dosyasına itiraz etmekle yetinmesi gereken müvekkillerinden "bir de icra hukuk mahkemesine usülsüz tebliğ şikayetinde" bulunulmasını beklemenin hatalı olduğunu, aksi halde tüm icra takiplerine önce itiraz edip "dosyada belki usulsüz tebligat da olduğunu , bir de usulsüz tebliğ şikayetinde bulunayım" davranışı beklemek esas kabul edilir ki ilamsız takiplerin niteliği ve sonuçları dikkate alındığında bu sorumluluk vatandaşa yüklenemeyeceğini, bu esasen usul ekonomisi ilkesine de aykırı olduğunu, borçlunun yapması gereken tek şey süresinde icra dosyasına itiraz etmekten ibaret...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, usulsüz tebliğ şikayeti kabul edilmezse tebliğ tarihinde yurt dışında olduğunu ve takipten 26.05.2016 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek gecikmiş itirazının kabulünü ile borca ve imzaya itirazının kabulunü istediği, mahkemece istemin, hem usulsüz tebligat şikayeti hem de gecikmiş itiraz olarak nitelendirilmesi ile tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, gecikmiş itirazın ise kabulü ile ödeme emrinin 26.05.2016...

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : İcra dosyasının incelenmesinde; davalı-alacaklının davacı-borçlu hakkında 47.750,00 TL alacağa ilişkin olarak ilamsız takip yaptığı, çıkarılan örnek 7 nolu ödeme emrinin davacıya 03/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile 08/10/2019 tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine karar verilmiş, davalı taraf şikayetin gecikmiş itiraza yönelik olduğunu, davacının usulsüz tebliğ şikayetinin olmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir. İİK'nun 65. maddesinde (Değişik: 18/2/1965- 538/35 md.); "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak, borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir....

      Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde ...... mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığını ileri sürerek 23.03.2016 tarihinde şikayet yoluyla ...... mahkemesine başvurduğu ve usulsüz tebligattan 18.03.2016 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, borçlunun ödeme emri tebligatından daha önce haberdar olduğu alacaklı tarafça iddia ve ispat edilmediği gibi ...... dosyasında da bu yönde bir belge ve bilgi bulunmamaktadır....

        etmek üzere 20.02.2020 tarihinde müvekkillerinin tümü bakımından bu şekilde borca itiraz etmek taraflarınca uygun görüldüğünü, her ne kadar müvekkillerinin Süren Sezer ile Avedis Sezer, kendilerine tebliğ edilen ödeme emrini 19.02.2020 tarihinde tebellüğ etmişse de müvekkillerinin T1'e ödeme emri tebliğ edilmediğini, daha sonra 17.03.2021 tarihinde müvekkili T1 bakımından takip, hukuka aykırı olarak kesinleştirilmiş olup; 17.03.2021 tarihinde müvekkil hakkında haciz işlemi gerçekleştirildiğini, dosya ve mezkûr haciz tutanağı üzerinde yapmış olduğumuz tetkikler neticesinde müvekkili T1'e tebliğ edildiği belirtilen ödeme emrinin, usulsüz olarak tebliğ edilmiş olduğu taraflarınca fark edilmiş; hemen akabinde işbu dilekçemiz ile de usulsüz tebligatın ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/1057 Esas sayılı dosyasında kıymet takdirine itiraz ile birlikte usulsüz tebligatın da iptalini istediklerini, mahkemenin tebligatın usulsüzlüğünü değerlendirmeden davayı reddettiğini, müvekkiline yapılan kıymet takdiri raporu tebliğinin usulsüz olduğunu, haberdar olduğu tarihte davayı açtığını, tebligat mazbataları incelendiğinde diğer borçlular ile birlikte müvekkiline yapılan tebligatların aynı tarihte aynı kişiye yapıldığını, aynı kişinin hem diğer borçlunun adresinde hem de müvekkilinin konutunda tebligatı almasının mümkün olmadığını, tebligatı alan şahsın müvekkilinin evinde ikamet etmediğini, tebliğ mazbatasında ismi geçen Eren Gündüz'ün müvekkili ile aynı konutta oturmadığını, böyle bir şahıs ile müvekkilinin ilgisinin olmadığını, kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edilmesi ve rapora itiraz edilmemesi usulsüz tebligatlar neticesinde ihalenin kesinleştiğini, ihalenin feshine karar verilmesi gerektiğinden kararın kaldırılmasını istemiştir....

        Ve 357/1. maddesi gereğince şikayet dilekçesinde yer almayan ve sonradan istinaf aşamasında ileri sürülen 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası incelenemez.Borçluya ödeme emrinin 09/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, daha sonra 103 Davetiyesinin 25/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği , 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğünün ise şikayet dilekçesinde ileri sürülmediği buna göre borçlunun en geç 103 davetiyesinin tebliğ edildiği 25/01/2020 tarihinde takipten ve dolayısıyla usulsüz tebligattan haberdar olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda 08/10/2020 tarihinde yapılan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetlidir. Diğer taraftan; ödeme emrinin 09/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından 01/10/2020 tarihinde yapılan borca itiraz İİK.nun 62/1. Maddesine göre süresinde değildir. Bu nedenlerle , davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir....

        UYAP Entegrasyonu