Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

14. Hukuk Dairesi 2006/6547 E., 2006/8035 K. 14. Hukuk Dairesi 2006/6547 E., 2006/8035 K. 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 713 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 18 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 22 ] "İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 5.8.2005 gününde verilen dilekçe ile tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 26.4.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan bölgede yer alan 15.800 m2 mesahadaki taşınmaz bölümünün hazine adına tescili istemi ile açılmıştır. Dava açılırken kadastro öncesi var olan herhangi bir tapu kaydına dayanılmamıştır. Davada dayanılan kural bir bakıma 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/1 maddesidir....

    Dava, kadastro çalışmaları sırasında kadastro paftasında yol ve boşluk olarak bırakılan taşınmazın Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddesi hükümleri uyarınca tescili isteğine ilişkindir. Paftasında yol ve boşluk olarak bırakma işleminde, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tespit işlemi değil ise de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığı saptanarak hukuksal durum belirlenmiş olduğundan yapılan bu işlem, bir kadastro işlemidir. Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamalarına göre; tespit dışı bırakılan bir yerin, Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddesi hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, paftasında yol ve boşluk olarak bırakılma işleminin yapıldığı tarihten, dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir....

      Dava, kadastro çalışmaları sırasında kadastro dışı bırakılan taşınmazın Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddesi hükümleri uyarınca tescili isteğine ilişkindir. Kadastro dışı bırakma işleminde, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tespit işlemi değil ise de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığı saptanarak hukuksal durum belirlenmiş olduğundan yapılan bu işlem, bir kadastro işlemidir....

        Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununa eklenen Geçici 10. madde ise “Bu Kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir....

          HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TESCİL Dava tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir. Davacı vekili hudutlarını dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği taşınmazın öncesinde cebel iken davacı tarafından temizlenip imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiğini, taşınmazın yaklaşık 30 yıldır davacı tarafından ekilip biçildiğini ve zilyet edildiğini, davacının taşınmaza yaklaşık 100 adet zeytin ağacı diktiğini belirterek taşınmazın imar-ihya ve zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine göre davacı adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir. ... İlçesi, ... çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz bölümü 1974 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında paftasında cebel vasfıyla tapulama harici bırakılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine ......

            Dava, 4721 sayılı TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanların yöntemine uygun bir biçimde yapılması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması gerekir....

              Bundan ayrı; davacı yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca miktar araştırmasının yapılması, davacının belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ve kadastro tutanakları ile zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davalarına ait dosyaların bulundukları mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen sınırlamalar açısından gözönünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir....

                Mahkemece, davanın reddine dava konusu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun Ek- 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir....

                  Mahkemece davanın reddine, dava konusu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun Ek 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir....

                    Mahkemece, davanın reddine dava konusu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun Ek- 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu