Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalılar aleyhine 24.12.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.12.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili, davalı ... ve ... tarafından ayrı ayrı istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir....

    -TL tazminat talebinde de bulunmuş, ancak 09/06/2021 tarihli duruşmada herhangi bir tazminat talebinin bulunmadığını beyan ederek imzası ile onaylamıştır. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın T2 yönünden kabulüne, Pınar Koca ve T3 yönünden pasif husumet yokluğundan reddine ve 12/07/2021 tarihli fen bilirkişisi raporunda belirtilen müdahalenin önlenmesine ve muarazanın giderilmesine karar verilmesi üzerine davalılar vekili tarafından yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava, komşuluk hukukundan kaynaklı muarazanın giderilmesi davasıdır. TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir....

    Manevi tazminat yönünden yapılan istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK 158), bedensel zarar ve öldürme (BK 47- TBK 56) ile kişilik haklarının zedelenmesidir. (BK 49- TBK 58) Bunlardan TMK.’nun 24. maddesi ile TBK 58 (BK 49) maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nun 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında TBK’nun 58. maddesi uygulanır....

    Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.05.2014 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklı elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir....

        Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir....

          Dava; komşuluk hukukuna dayalı el atmanın önlenmesi ve eski hale iade ve yıkım talebine ilişkindir. TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir....

          Zarar görenin malik ya da taşınmazı fiili hakimiyeti altında bulundurmaya yetkili ayni veya kişisel hak sahibi olması komşuluk sıfatının belirlenmesinde sonuca etkili değildir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan davaları sadece malikler değil kiracı ve ortakçı gibi sıfatlarla taşınmazı kullananlar da açabilirler. Davacının komşu taşınmazda kira aktine dayalı olarak oturuyor olması da gerekli görülemez. Zira, davacı davalılara komşu olarak babasına ait evde devamlılık arz eder şekilde oturduğuna ve bağımsız bölümü fiili hakimiyeti altında bulundurduğuna göre fer’i zilyet konumunda olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, davacı aynı zamanda babasının mülkiyet hakkına dayalı olarak taşınmazı teban kullanmaktadır. Bu itibarla, böyle bir davanın açılabilmesi için davacının malik sıfatını taşıması gerekmez....

          Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Dava, 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu 28.02.2011 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan HUMK'nın 2. maddesine göre, Müddeabih para ise mahkemenin vazifesini tayinde miktarı esas ittihaz olunur. HUMK'nın 8. maddesinin 1. bendine göre ise mamalek hukukundan doğan değer veya miktarı 7.780 TL'i geçmeyen davalara bakmakla görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. 01.01.2011 ile 30.09.2011 tarihleri arasında konusu para ve para ile ölçülebilen mamalek hukukundan doğan davalarda 7.780 TL'nin üzerindeki değerde davalara bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi istemine ilişkindir. TMK m.683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu