Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; esas dava, müdahalenin men'i, birleşen dava ise TMK.nun 724. maddesi uyarınca açılan temliken tescil istemine ilişkindir....

Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, TMK’nun 724 ve 729. maddelerine dayalı olarak temliken tescil 25.10.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile ikinci kademede TMK’nun 723. maddesi gereğince taşınmaz üzerindeki muhdesatların bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı, 5542 parsel numaralı taşınmazı 1952 yılında satın aldığını, taşınmaz üzerindeki tüm muhdesatların bedellerinin kendisince karşılandığını, İstanbul’da yaşaması nedeniyle davacı oğlunun sadece çalışan işçilerin başında bulunduğunu, 11.04.2006 tarihli sözleşmeden de dava konusu taşınmaz ve üzerindeki evin kendisine ait olduğunun her iki tarafın imzaları ile kabul edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temliken tescil isteminin reddine, muhdesat bedeline ilişkin istemin kabulü ile 100.180,77 TL’nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir....

    Sulh Hukuk Mahkemesinden devreden dosyada, davacı ..., kendisinin çekişmeli taşınmaza iyiniyetle bina inşa ettikten sonra davalılar adına tescil ilamıyla tapu kaydı oluştuğunu, şu durumda davalılar adına tapulu olan taşınmaza iyiniyetle bina inşa ettiğinden bahisle taşınmaz üzerinde binanın kapsadığı alan hakkında bedeli karşılığında temliken tescil istemine dayalı olarak dava açmıştır. İddianın ileri sürülüş biçimine ve tarafların dayandığı delillere göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK'nın 724. maddesine dayalı temliken tescil istemine yönelik olup davanın niteliği itibariyle mahkemeden yenilik doğurucu (ihdas edici) karar almayı gerektirir. 3402 sayılı ... Kanunu'nun 25/son fıkrası hükmünce, yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren davalara ... Mahkemesinde bakılamaz. Bu durumda davaya bakma görevi, Asliye Hukuk Mahkemesine aittir....

      Malzeme sahibinin TMK’nın 724 üncü maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. TMK’nın 724 üncü maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3 üncü maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır....

        Temliken tescil talebi ile ilgili olarak davacının kök tapu maliki ... ölünce geriye mirasçı olarak oğlu ... ve kızı ...'in kaldığı ve ... adına hareket eden ... isimli şahıstan miras paylarını satın ve teslim aldığı, üzerine 5 katlı iki adet bina yaptığı şeklindeki iyiniyet iddiasının ispatına ilişkin olarak göstermiş olduğu tanıkları dinlenerek ve delil olarak gösterilen dava dosyaları incelenerek iyiniyetli olduğunun anlaşılması halinde yukarıdaki ilkelere göre TMK'nın 724. maddesine dayalı temliken tescil şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, temliken tescil şartlarının gerçekleşmemesi durumunda; davacı iyiniyetli ise dava tarihi itibariyle belirlenecek muhik tazminata, iyiniyetli olmadığı sonucuna varılırsa asgari levazım bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....

          Davacı- karşı davalının .... parsel sayılı taşınmazına tecavüz teşkil eden ve temliken tescile konu olan 18.07.2011 tarihli fen bilirkişi raporunda "A" ve "B" harfleri ile gösterilen kısmında bulunan binanın .... parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasıyla oluşmasından sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Temliken tescil nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulanabilmek için öncelikli koşul malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. Malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmaması ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunması gerekir. 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir....

            Davacılar tarafından TMK'nin 724. maddesine dayalı temliken tescil talebi, dava konusu taşınmazın dava dışı ... ve sonra da ... isimli kişilere satılarak temlik edilmesi nedeniyle HMK'nin 125. maddesine göre tazminata tahvil edilmiş olduğundan TMK'nin 723. maddesi hükmü gözetilerek, davacıların murisinin iyi niyetli olup olmadığı belirlenerek oluşacak duruma göre bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle yapıdan dolayı tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

              Türk Medeni Kanunun 724. maddesine göre “Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazla ise iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamını veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir” Ancak, Türk Medeni Kanunun 724.maddesine karşılık gelen Medeni Kanunun 650.maddesi hükmü 724.maddede daha farklıdır. Önceki Medeni Kanunun 650.maddesinde “…hüsnüniyetle hareket eden levazım sahibi….” tabiri kullanılmış iken Türk Medeni Kanunun 724.maddesinde buna karşılık “…iyiniyetli taraf ….mülkiyetin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir” sözcüklerine yer verilmiş, bu durum Türk Medeni Kanunun 724.maddesinin gerekçesinde “…ayrıca İsviçre Medeni Kanunun 673. maddesine uygun olan arazi malikine arazinin mülkiyetini malzeme sahibine devrini teklif etme hakkı tanınmıştır.” şeklinde açıklanmıştır....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.04.2004 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.02.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle temliken tescil istemine konu edilen taşınmaz tapuya bağlı bulunmadığından Türk Medeni Kanunun 724.maddesine ilişkin bir davaya konu olamayacağından hükme yöneltilen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 19.07.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                  Dava dilekçesindeki anlatıma göre davadaki istem, tapuda kayıtlı bir taşınmazın harici satışı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine değil, Türk Medeni Kanununun 724.maddesine dayalı temliken tescil istemine ilişkindir. Gerçekten, sözü edilen hüküm uyarınca başkasına ait bir araziye kendisine ait malzemeyle yapı yapan bir kimse iyiniyetli ise ve uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir. Davada dayanılan 02.02.1979 tarihli sözleşme ise bu davada iyiniyetin var olup olmadığı açısından önem kazanır. Bütün bu nedenlerle mahkemece yapılması gereken iş, davacının talebini yukarıda belirtilen sebeplere uygun değerlendirerek istemi Türk Medeni Kanununun 724.maddesi hükmü çerçevesinde inceleyip değerlendirmek ve sonucuna uygun bir hüküm kurmak olmalıdır. Davanın vasıflandırılmasında hataya düşülerek, davanın yazılı bazı nedenlerle reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu