Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK nın 1007 maddesine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmesine 08/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK 1007 maddesine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmesine 08/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK nın 1007 maddesine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmesine 08/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK nın 1007 maddesine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmesine 08/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Aile Mahkemesinde davacı kadın tarafından açılan, redle sonuçlanan ve 2018 yılında kesinleşen davanın üzerinden kesinleşme tarihi itibariyle üç yıl geçmeden 02/09/2020 tarihinde söz konusu dava açılmış olup, TMK 166/son da öngörülen kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıllık süre dolmadığından, davanın reddine" karar verilmiştir. Dava dilekçesinde, davanın konusunun evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemi olarak belirtildiği yine ön inceleme duruşmasında da davacının dava dilekçesinde dayandığı hukuki sebebin evlilik birliğinin temelinden sarsılması ( TMK 166/1) olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Davacının davası, Türk Medeni Kanunun 166/1 maddesinde düzenlen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olup TMK'nın 166/son maddesinde düzenlenen eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı bir davası bulunmamaktadır....

          Mahkemece TMK 1007. Maddesine dayalı tazminat davaları için uygulanan zamanaşımı süresinin 6098 sayılı TBK'un 146. Maddesinde belirlenen 10 yıllık sürenin 17.12.2014 tarihinde dolmuş olacağından, 22.12.2017 tarihinde açılan davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 29.09.2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2014/6673 başvuru nolu 25.07.2017 tarihli Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli 2009/4- 383 Esas 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında, Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nun 1007. Maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı dolanlar açısından "makul süre" içinde TMK'nın 1007 maddesine dayanılarak dava açılabileceği yargısal yollarla belirlenmiştir....

          Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK.'nun 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Hal böyle olunca, devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan bir zararın oluştuğu ve kadastro işleminden kaynaklanan bu sorumluluğun da TMK.'nun 1007. maddesi kapsamında tazmini gerektiği muhakkaktır. (HGK.'nun 16.06.2010 gün ve 2010/4-349-2010/318 sayılı kararı) Bu durumda; mahkemece, Hazine aleyhinde açılan davada, tapu kaydının düzeltilmesi nedeniyle, davacının zararının oluştuğunun kabul edilmesi doğrudur....

            TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli, 29/09/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4-383 E. - 2009/517 K. sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, ne var ki HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasının mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesi dayanarak dava açılmalıdır....

              Değerlendirme ve Gerekçe Dava; tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonrası uğranılan zararın TMK m.1007 gereğince tazminine ilişkindir. I. TMK m. 1007'den doğan zararlardan Devletin kusursuz sorumluluğu söz konusudur. Buna göre, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacının sahibi olduğu taşınmazın tapu kaydının mükerrer kayıt nedeniyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Davacının davaya konu taşınmazı iktisap ettiği tarihte tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20. HD'nin 23/03/2017 gün ve 2017/4998- 2356 E ve K sayılı kararı), bunun gibi, hasım olarak hazinenin gösterilmesinde isabetsizlik olmadığı; Ancak; TMK nun 1007.maddesine dayalı davalarda dava konusu taşınmazın bedeli belirlenirken 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar çerçevesinde taşınmazın vasfının bedelin belirlenmesi gerekmektedir....

              UYAP Entegrasyonu