Ne var ki, davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine dayanarak, hem tespitten önceki hem de tespitten sonraki sebeplere dayalı olarak dava açmış olup, hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlara komşu taşınmazlarla ilgili olarak kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi, usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmaz. Dolayısıyla davacı, kadastro tespiti öncesinden beri sürdürdüğü zilyetlik nedenine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir. Ayni haklar mutlak nitelikte olup yasal bir kısıtlama olmadıkça her zaman herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek 3402 sayılı Kadastro Kanununda, gerekse de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen yasal düzenleme bulunmamaktadır....
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, taşınmazın 2000 yılında yapılan kadastro çalışması ile davalıların kullanıcı oldukları beyanlar hanesine yazılmak suretiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, davacının tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açtığı davada, dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğu gibi, tespitten sonra dahi davalıların kullanıcısı olduğu taşınmazların tamamının ya da bir bölümünün kendisine kayden ya da irsen intikal ettiği davacı tarafından iddia ve ispat edilmediğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın, ıslah edilmeyen dava dilekçesindeki açıklayamaya göre, kadastro tespitinden önceki nedene ve murisin tespitten sonra ölmesi nedeniyle, miras yolu ile gelen hakka dayalı olarak açıldığı, dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, bu nitelikteki davaların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre içinde açılabileceği, somut olayda, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 11.10.2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 18.11.2017 tarihinde açıldığı, hak düşürücü süre geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak dava açılamayacağına göre, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yine tespitten önce,...
Bu madde "Bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra, tapulamaya takaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmünü içermektedir. Kadastro tespitinin yapıldığı ve kesinleştiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hüküm gereğince, kesinleşmiş kadastro tespit tutanaklarının tapu kaydına tescillerinden itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra kadastro öncesindeki sebeplere dayalı olarak tapu kayıtlarına itiraz olunamayacağını ve tapu kayıtlarına karşı dava açılamayacağını belirtmektedir. Kaldı ki 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesi uyarınca da kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra, tespitten önceki nedenlere dayanılarak tespite karşı dava açılamayacağını ihtiva etmektedir. Dava 11/06/2020 tarihinde, kadastro tespitinin tescilinden yaklaşık 43 yıl sonra açılmıştır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1783 KARAR NO : 2023/421 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SÜRMENE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08.04.2022 NUMARASI : 2020/182 ESAS- 2022/89 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
Yukarıda açıklandığı üzere, 4342 sayılı mera kanununun 21/2 madde uyarınca 30 günlük süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 5 yıllık süre içinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Mera komisyon kararı 18.11.2004 tarihinde kesinleşmiş, dava 26.09.2008 tarihinde 5 yıllık süre içinde açılmıştır. Bu nedenle mahkemece işin esası incelenerek sonucu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 09.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Yukarıda açıklandığı üzere, 4342 sayılı mera kanununun 21/2 madde uyarınca 30 günlük süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 5 yıllık süre içinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Mera komisyon kararı 18.11.2004 tarihinde kesinleşmiş, davada 23.09.2008 tarihinde, 5 yıllık süre içinde açılmıştır. Bu nedenle mahkemece işin esası incelenerek sonucu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamamış, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 09.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
ın temyiz itirazlarına gelince; Adı geçenler tarafından 29 ada 11 ve 25 parsel sayılı taşınmazların maliklerinden, bir kısım yerleri tespitten sonra satın aldıklarını ve satın aldıkları bölümlerin kendilerinin zilyet ve tasarrufunda olduğunu öne sürerek davaya müdahil olmuşlardır. (davacı ...'ın hem tespitten önce hem de tespitten sonra satın almaya dayalı davası olup tespitten önceki sebeplere dayalı temyizi 2 nolu bentte ayrıca değerlendirilmiştir.) Mahkemece taleplerin tespitten sonraki sebep olması nedeniyle ... Mahkemesinin görevi dahilinde bulunmadığı, genel mahkemelerde dava açabilecekleri gerekçesiyle hükmün 2 ve 5 nolu fıkrasında müdahillerin taleplerinin reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere adı geçenler ... tespitinden sonra yapılan harici satışlara dayalı olarak satın aldıkları taşınmaz bölümlerinin adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır. Hal böyle olunca; talepleri yönüyle "......
Davacı, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, tespitten önceki nedenlere dayanılarak tespite karşı dava açılamaz. Sözü edilen süre, hak düşürücü olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda; çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti 01.09.2000 tarihinde kesinleşmiş dava ise, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 28.05.2013 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca; davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle esastan reddine karar verilmesi isabetsiz ise de; verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nin temyiz itirazları önceki tarihli bozma ilamı ile reddedildiği gibi son kararla da adı geçenin aleyhine yeni bir durum yaratılmadığına göre hükmü temyizde hukuki yararı bulunmayan davacı ... vekili'nin temyiz inceleme isteğinin REDDİNE, 29.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....