Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında.... sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- 20.5.1985-20.2.1989 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa kapsamında bağkur sigortalılığı tespiti talebinde bulunan ve 1479 sayılı Yasa kapsamında bağkur sigortalılığı bulunmayan davacı yönünden 1479 sayılı Yasaya 4956 sayılı Yasa ile eklenen geçici 18. maddesi gereğince yasal yükümlüklerini yerine getirmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir....

    Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır....

      Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının teslim ettiği ürünlerden 22.4.1997, 20.6.2000, 21.5.2001 tarihinde prim kesintisinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, mahkemece kabul edilen süreler yönünden verilen karar doğrudur....

        Davanın yasal dayanağını oluşturan ve işverenin kazası veya meslek hastalığından sorumluluğunu düzenleyen 5510 sayılı Yasa’nın 21/1. maddesinde, sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan ya da ileride yapılması gereken harcama ve ödemeler yönünden herhangi bir sınır öngörülmemiş iken; bağlanan gelirler yönünden, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamına, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği tutarlarla sınırlı olmak üzere hükmedileceği öngörülmüş; aynı Yasa’nın 21/4. maddesinde, kazası, meslek hastalığı ve hastalığın, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmesi halinde, sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilerek Kurumca tahsil edileceği düzenlenmiştir....

        Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve .......arafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. İnceleme konusu somut olayda;davalı işverene ait işyerinde madenci olarak çalışmakta iken 13.07.1998 tarihinde varlığı anlaşılan ve 05.04.2005 tarihi itibarıyla meslek hastalığı(mesleki pnömokonyoz) sonucu %11 oranında sürekli göremezliğe giren sigortalı ......, aynı işyerinde 09.10.2001 tarihinde meydana gelen bir kazası sonucu %2,1 oranında göremezliğe maruz kaldığı, davacı Kurum tarafından her iki göremezlik oranı, birleştirme kaydıyla ve balthazar formülü uygulanmak suretiyle, sürekli göremezlik oranı %12,86 şeklinde belirlendiği ve aynı oran üzerinden 01.05.2005 gelire girme tarihi itibarıyla peşin sermaye değerli gelir bağlandığı anlaşılmaktadır....

          ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının b bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı bildirilmiş ise de Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu tarımsal faaliyette bulunmaktır....

          Uyuşmazlık; davalı yerinde çalışan T3 sigortalısı Ramazan Murat Demirayaklı'nın tespit edilen meslek hastalığından dolayı sürekli göremezliğe uğraması nedeniyle T3ca bağlanan sürekli göremezlik geliri ile ödenen geçici göremezlik ödeneği ve yapılan tedavi masraflarının rücuan tazminine ilişkindir. 5510 sayılı Kanunun 14. maddesine göre; Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 3. maddesinde ise meslek hastalığı, mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak tanımlanmıştır....

          Davanın yasal dayanağını oluşturan ve işverenin kazası veya meslek hastalığından sorumluluğunu düzenleyen 5510 sayılı Yasa’nın 21/1. maddesinde, sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan ya da ileride yapılması gereken harcama ve ödemeler yönünden herhangi bir sınır öngörülmemiş iken; bağlanan gelirler yönünden, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamına, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği tutarlarla sınırlı olmak üzere hükmedileceği öngörülmüş; aynı Yasa’nın 21/4. maddesinde, kazası, meslek hastalığı ve hastalığın, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmesi halinde, sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilerek Kurumca tahsil edileceği düzenlenmiştir....

          İş kazası nedeniyle sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi öncelikle Kurumun zararlandırıcı sigorta olayının kazası olduğunu kabul etmesine bağlıdır. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse somut olayda olduğu gibi sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir. İş kazasını meslek hastalığından ayıran en önemli husus kazasının ani meydana gelen bir olay olmasıdır. Ani olayın gerçekleşmesinden sonraki bir vakitte sigortalıda bedenen veya ruhen zararlar meydana gelebilmektedir. Burada önemli olan husus meydana gelen zarar ile ani olay arasında illiyet bağının olup olmadığı meselesidir. Kanunda kazası tanımlanırken dıştan gelen bir etkinin varlığından bahsedilmemiştir. Bu nedenle sigortalının kalp krizi veya beyin kanaması geçirmesi ile intihar etmesi de kazası kapsamında değerlendirilmektedir....

            Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1) Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir....

              UYAP Entegrasyonu