SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/10/2020 NUMARASI : 2020/49 2020/55 DAVA KONUSU : Tereke (Tereke- C.Sav. Teslim İstemli) KARAR : Taraflar arasındaki miras payına mahsuben mülkiyet tanınması davasında Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesi ile Adana 6. Sulh Hukuk Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının merci tayini yoluyla giderilmesi Adana 6. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından talep edilmekle dosya kapsamı incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın miras payına mahsuben mülkiyetinin tanınmasını talep etmiştir. Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesi kararında; İş bölümü gereği talep hususunda karar vermekle görevli mahkemelerin ahkam-ı şahsiye mahkemeleri olan 1,2,6 ve 8. Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik kararı ile dosyaya göndermiştir. Tevzi sonucu Adana 6....
İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Tereke temsilcisi vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtip kararın kaldırılmasını istemiştir. C. Gerekçe ve Sonuç ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.12.2013 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti, terekeye temsilci tayini ve tereke defterinin tutulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; terekenin tespitine dair verilen 09.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekenin tespiti ile tereke defterinin tutulması ve terekeye temsilci atanması isteğine ilişkindir. Mahkemece, terekenin tasfiyesine yönelik bir talep bulunmadığı ve mirasçılar tarafından paylaşmaya yönelik dava açılmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin paylaşmaya kadar tereke temsilcisinin görevinin devamı talebinin reddine, terekenin tespiti talebinin kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
Türk Medeni Kanununun 422. maddesi uyarınca tereke temsilcisinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini inceleme görevi öncelikle vesayet makamı olan sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamı olan asliye mahkemesine aittir (TMK. md. 397). Öte yandan Türk Medeni Kanununun 483. maddesinde vasinin görevden alınması düzenlenmiş olup; bu hüküm tereke temsilcisi hakkında da uygulanacaktır. Türk Medeni Kanununun 488. maddesinde vesayet makamı kararlarına karşı on gün içerisinde denetim makamına itiraz edilebileceği hükme bağlanmıştır. Öyle ise yeni atanan tereke temsilcisinin şahsına yapılan itirazların öncelikle vesayet makamı tarafından incelenmesi, vesayet makamı tarafından kabul edilmemesi halinde bu hususun ve eski tereke temsilcisinin görevden alınmasına ilişkin itirazların denetim makamınca incelenmesi gerekir....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle davadaki isteğin nitelik ve içeriğine göre, iptal-tescil isteği tereke adınadır. Esasen bu istek gözetilerek terekeye temsilci atanmış, kendisine tebligat yapılan tereke temsilcisi ... 28.2.2012 tarihli oturuma katılarak davacının iddiasını tekrarlamış, ancak bundan sonraki oturumlara katılmamıştır. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasıyla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır. Kaldı ki, mirasçıların davayı takip etmeleri neticeye etkili değildir. 29.5.2012 tarihli oturumda davalı vekili, davanın reddini istemekle davayı takip etme yönünde iradesini kullanmış; mahkemece davanın esastan reddine karar verilmiştir. Somut olayda, yerel mahkemece ittihaz edilen davanın reddine ilişkin kararın tereke temsilcisine tebliğ edilmesine karşın, temsilci kararı temyiz etmemiş, ancak mirasçılardan davayı açan ...'...
Terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi kararı tereke temsilcisi ...’ya tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacı ve davaya aşamada muvafakat eden ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Oysa; davacı mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları da bulunmamaktadır. SONUÇ: Tereke temsilcisi kararı temyiz etmediğine göre, davada sıfatı kalmayan davacı vekili tarafından yapılan temyiz itirazının dinlenmesine de olanak bulunmadığından temyiz dilekçesinin REDDİNE, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 18/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....
Değerlendirme Dosya kapsamında yapılan incelemeye göre müteveffanın ölmeden önceki yerleşim yeri adresinin Nilüfer/Bursa olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Bursa Tereke Mahkemesince sonuçlandırılması gerekmektedir. III. KARAR Açıklanan sebeplerle; 6100 sayılı Kanun’un 21 ve 22 nci maddeleri ile 5235 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Bursa Tereke Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi....
Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Eldeki davada, davacı ...’nin yargılama sırasında ölümü ile Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 01.11.2022 tarih 2022/1145E., 2022/1694K. sayılı kararı ile Av. ... tereke temsilcisi olarak atanmış olup dahili davacı ...’in davada takip yetkisi kalmadığından karara karşı temyiz talep etme hakkı da bulunmamaktadır....
ın tereke temsilcisi olarak atanmış olması nedeniyle davayı takip yetkisi kalmayan davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin reddine verilmiştir. Bilindiği üzere ... Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olduğundan terekeye temsilci atanmış, gerekçeli karar tereke temsilcisine 03.11.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmamıştır....
Öyleyse,tereke temsilcisinin karar düzeltme isteğinde bulunmaya hakkı olmadığı gibi hukuki yararı da yoktur. Hal böyle olunca,tereke temsilcisi ...'ın karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....