Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Buna göre, davacı dava dilekçesinde; kendisi için 150,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocukların her biri için 150 şer TL iştirak nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde yardım nafakası şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, talep yardım nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, tedbir nafakasının tahsiline ilişkindir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, yardım nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması kabul şekli bakımından doğru görülmemiştir....

    Somut olayda; iştirak nafakası istemine ilişkin olarak açılan Balıkesir 2.Aile Mahkemesi'nin 2014/606 E.-2014/784 K. sayılı dosyasının her iki dosya arasında mevcut olan bağlantı nedeniyle mahkemenin 06.11.2014 tarihli kararı ile aynı mahkemenin 2014/605 E.-2015/503 K. sayılı yardım nafakası dosyasında birleştirilmesine karar verildiği; mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise, sadece asıl dava olan yardım nafakası talebine ilişkin hüküm kurulduğu, birleşen dava olan iştirak nafakası davasına ilişkin olarak ise hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekli ile, mahkemece asıl ve birleşen davadaki tüm taleplerin karşılanması gerekirken, birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyerek birleşen dava hakkındaki davacı talebinin karşılanmadığı kuşkusuzdur....

      b) Bölge adliye mahkemesince; davalı erkeğin yeterli gelirinin bulunmaması gerekçe gösterilerek davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmasını engellemez. Yoksulluk nafakası yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmaması onu yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Aksi düşünce, yoksulluk nafakası alacaklısının haklarının ileriye dönük olarak kaybedilmesine sebep olur. Yoksulluk nafakası yükümlüsünün ekonomik durumu, ancak nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınır. Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının kusursuz olduğu belirlenmiştir. Yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasından, davacı kadının düzenli ve yeterli gelirinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları davacı kadın bakımından oluşmuştur....

        Başka bir deyişle, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası isteme hakkını kaybetmemiş davacı (nafaka alacaklısı) aynı yasa 178.maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilecektir....

          İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince davacı-davalı kadının SGK kaydından sosyal güvenceli bir işe girdiği, sabit ve düzenli bir geliri olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de; davacı-davalı kadının elde ettiği gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılarak, asgari ücretle çalışmanın yoksulluk nafakası almaya engel teşkil etmeyeceği (YHGK 2009/3-165-186) ve davalı-davacı erkeğin asgari ücretin üzerinde gelirinin olduğu hususlarının birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

            Ne var ki ilk inceleme sırasında bu husus gözden kaçtığından yoksulluk nafakası yönünden kararın onandığı anlaşılmakla, davacı-davalı erkeğin karar düzeltme isteği bu yönden yerinde görülerek, kabulü ile, Dairemizin 23.10.2017 tarih 2016/6277 esas 2017/11501 karar sayılı onama ilamının yoksulluk nafakası yönünden, kaldırılmasına, hükmün yukarıda gösterilen sebeple yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

              Davacı, dava dilekçesinde; müşterek evi terkeden davalıdan öncelikle tedbiren, daha sonra yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere aylık 3.500 TL nafaka talep etmiştir. İş bu davanın açıldığı 29.01.2015 tarihte taraflar arasında devam eden bir boşanma davası bulunduğundan davacının talebinin ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi gerekir. ....... Ancak; davalı tarafından açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanıp temyizen bozulduğu ve derdest olduğu dosya içeriğinden anlaşıldığı halde mahkeme, kendisi için 3.500,00 TL yoksulluk nafakası talep eden davacı yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar vermiştir. Mahkemece, talep yoksulluk nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, tedbir nafakasının tahsiline ilişkindir....

                Mahkemece, davasının kısmen kabulüne, davacı kadın için dava tarihinden itibaren başlamak mükerrer ödemeye yer vermemek üzere aylık 200-TL olarak ödenen nafakanın aylık 100-TL arttırılarak 300-TL yoksulluk nafakası olarak devamına, Müşterek çocuklardan Emin Arslan için 200-TL olarak ödenen nafakanın aylık 100- TL arttırılarak 300- TL iştirak nafakası olarak devamına, diğer çocuk....n için 300- TL olarak ödenen nafakanın aylık 100- TL arttırılarak 400-TL iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  Somut olayda; davacının emekli maaşı aldığı, 1.432.36 TL olan maaşının 207.20 TL bölümünün nafaka ödemesi için kesildiği, davacının boşandığı eşine yoksulluk nafakası ödediği, kira ödemediği,yeniden evlendiği tespit edilmiştir. Davacı, boşandığı eşine yoksulluk nafakası ödeyecek gelire sahip olduğuna göre yardım nafakasına muhtaç durumda değildir, yardım nafakasının takdir edilmesini gerektiren yasal koşullar somut olayda gerçekleşmemiştir. Diğer anlatım ile geçim sıkıntısı çektiğini iddia eden davacı, ödediği yoksulluk nafakasının kaldırılması için dava açmadığına göre açılan yardım nafakası davasının da yasal koşullar oluşmadığından reddi gerekir....

                    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı kadının kayıtsız şartsız olarak boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası talebi olmadığını bildirmiştir. Bu beyan, yoksulluk nafakasından feragat niteliğinde olup, davacı artık bir daha yoksulluk nafakası talebinde bulunamaz. Öyle ise mahkemece bu ilkeler ışığında, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu