Organik Tarım Ürn.ve Gıda Tic.Ltd.Şti. vekili Av....’in 21/10/2021 tarihli dilekçesiyle temyiz isteğinden feragat ettiğini bildirdiği ve vekaletnamesinde temyizden feragate yetkili olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin feragat nedeniyle reddi gerekmiştir. 2-Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın; niteliği itibarıyla bir kısım taşınmazlar yönünden İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin, bir kısım taşınmazlar yönünden ise TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....
Dosyanın incelenmesinde davacının muvazaa hukuksal nedenine dayalı ... Mah.134 ada 8 ve 11 nolu parseller ile ... Mahallesi Köyiçi Mevkii 82, 84, 86, 87, 89, 91, 92, 94, 96 nolu parsellerin tapusunun iptali ile davalı eş ... adına kayıt ve tescilini talep ettiği, mahkemece yalnızca ... İlçesi ... Köyü 84 parsel sayılı taşınmazın dava dışı kişiye ait olduğu gerekçesi ile davanın husumet nedeni ile reddine karar verildiği, diğer taşınmazlarla ilgili bir inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının talebi TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğuna göre, muvazaalı işlemin diğer tarafı olan ...’ın ve varsa daha sonraki maliklerin de davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, taraf teşekkülü yapılmadan verilen karar usul ve yasaya aykırıdır....
Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davalarında; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları tespit edildiği takdirde takip konusu alacağın tahsili için İİK 283/1- 2 maddesi kıyasen uygulanarak tapu kaydının iptaline gerek olmadan davacının alacaklarını alabilmesi için dava konusu taşınmazların haczi ve satışı konusunda davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilecektir. Somut olayda davacının talebinin TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğuna, davalı Cevat adına olan tapu kaydının iptali ile dava dışı arsa sahibi Huriye adına tescil talep edildiğine göre, İcra dosyasında Huriye'nin borçlu olmadığı, davanın kabulü halinde dahi bu dosyadan alacağın taşınmazın satışı yolu ile tahsil edilemeyeceği gözetildiğinde dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır....
Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe ve yargılama aşamasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava, niteliği itibariyle BK'nın 18. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİY'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası, alacaklı ve borçlunun yaptığı tasarruf! işlemin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak, muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler (olayımızda davacı) tek taraflı ve çok taraflı hukuki işlemlerinin geçersizliğini ileri sürebilirler, danışıklı olan bir hukuki işlem ile 3. kişinin zararlandırılması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir....
İlk derece mahkemesince davacının muvazaa iddiasına dair yazılı bir belge sunmadığı, davacının tanık dinletme talebinin de taraf muvazaasının yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğinden bahisle reddine karar verildiği, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilleri tarafından dava konusu işlemin hata, hile ve gabin hukuksal nedenleriyle iptal edilebilir olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir. Öncelikle muvazaa kavramını açıklamak ve "genel muvazaa" ile "taraf muvazaasını" ortaya koymak gerekir. Muvazaa, hukukumuzda öteden beri gerek öğreti ve gerekse uygulama alanında üzerinde çok durulan ve tartışılan bir konu olmasına karşın, pozitif hukukumuzda sadece TBK’nun 19. maddesinde yer almıştır. Muvazaa, kısaca; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen, bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır....
Dava; davalılar arasında yapılan taşınmaz devrine ilişkin tasarrufların iptali isteğine ilişkin olup; dava dilekçesinde hem TBK'nun 19. Maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine hem de İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanıldığı açıklanmıştır. 1- Yüzeysel bakıldığında İİK 277 vd maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile TBK 19. (BK 18) maddesine dayalı genel muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 26.6.2012 tarihli ilamı ile davanın yasal dayanağının TBK'nun 18 maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu davaya Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerekirken Aile Mahkemesince bakılmasının yerinde olmadığı gereğine değinilmiştir. Aile Mahkemesince bozma ilamına uyularak 26.9.2013 tarihli kararla davanın TBK'nun 18 maddesine dayalı olması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ...Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, ....Asliye Hukuk Mahkemesi 11.2.2014 ../... -2- ......
Dava TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. 1-HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
Dava TBK’nun 19 maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkin olup, olmadığı takdirde TBK'nun 19.madde hükmü kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Davacı tarafın talebi de zaten buna yöneliktir....