e satılarak tapuda devir işlemlerinin yapıldığı, davanın bu tasarrufun iptali için Asliye Hukuk Mahkesine dava açtığı, davalı tarafça da, takibe konu senedin iptali için karşı dava açılması üzerine asliye hukuk mahkemesince, davacının ticari dava niteliğinde bulunduğundan uyuşmazlığın çözüm yerinin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, asliye ticaret mahkemesince ise karşı dava konusu olan senedin iptali yönünden dosyanın tefrik edilerek yargılamaya devam olunduğu, asıl dava olan tasarrufun iptali yönünden ise görevsizlik kararı verildiği anlaşılmış olup, uyuşmazlığın kesinleşen icra takibine dayalı olarak davalıların mal kaçırma kastıyla hareket etmeleri nedeniyle muvazaa hukuksal nedenine dayanan tasarrufun iptali isteminden kaynaklandığından, genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ......
Mahkemece, hacizlerin noter satışından sonra konulduğu, mülkiyetin satışla davacı 3.kişiye geçtiği, davalı alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasına bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına, davalı alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptaline yönelik karşı davada mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davalı karşı davacı alacaklı vekili ile davacı karşı davalı 3.kişi vekili temyiz edilmiştir. 1-Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK.nun 96 vd.maddelerine dayalı istihkak davası ile davalı alacaklı tarafından İİK.nun 97/17.maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir....
Ne varki, aynı kanunun 97/17. maddesinde, 3.kişi tarafından açılan istihkak davalarında, alacaklının borçlunun yaptığı tasarrufun iptalini karşı dava olarak talep edebileceği, bu şekilde istihkak davasına karşı açılan tasarrufun iptali davasınında icra hukuk mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda; 3.kişi tarafından açılan istihkak davası üzerine, alacaklı tarafından karşılık dava şekilde açılan bir tasarrufun iptali davası yoktur. Alacaklı ayrı bir dava şekilde icra hukuk mahkemesinde tasarrufun iptali davası açmıştır. İİK.nun 277. vd. maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasının genel mahkemelerde görülmesi gerekir....
Ne varki, aynı kanunun 97/17. maddesinde, 3.kişi tarafından açılan istihkak davalarında, alacaklının borçlunun yaptığı tasarrufun iptalini karşı dava olarak talep edebileceği, bu şekilde istihkak davasına karşı açılan tasarrufun iptali davasınında icra hukuk mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda; 3.kişi tarafından açılan istihkak davası üzerine, alacaklı tarafından karşılık dava şekilde açılan bir tasarrufun iptali davası yoktur. Alacaklı ayrı bir dava şekilde icra hukuk mahkemesinde tasarrufun iptali davası açmıştır. İİK.nun 277. vd. maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasının genel mahkemelerde görülmesi gerekir....
İstinaf başvurusunda bulunan davalı BBB Yatırım A.Ş. vekili dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, borç dayanağının 27/06/2016 vade tarihli senet olduğunu, dava konusu tasarrufun ise 12/11/2014 tarihinde yapıldığını, borcun doğumunda önceki tarihte gerçekleştirilen tasarruf işlemleri bakımından tasarrufun iptali talebinde bulunulamayacağını, yapılan tasarruf işleminin muvazaalı olmadığını ve gerçek bir satış olduğunu, TBK uyarınca kefalet şartlarının gerçekleşmediğini ve T3 tarafından verildiği iddia edilen teminatın hukuken geçersiz olduğunu, davacı tarafça dosyaya kesin aciz belgesi sunulmadığını, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali talebine ilişkindir....
İstinaf başvurusunda bulunan davalı BBB Yatırım A.Ş. vekili dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, borç dayanağının 27/06/2016 vade tarihli senet olduğunu, dava konusu tasarrufun ise 12/11/2014 tarihinde yapıldığını, borcun doğumunda önceki tarihte gerçekleştirilen tasarruf işlemleri bakımından tasarrufun iptali talebinde bulunulamayacağını, yapılan tasarruf işleminin muvazaalı olmadığını ve gerçek bir satış olduğunu, TBK uyarınca kefalet şartlarının gerçekleşmediğini ve T3 tarafından verildiği iddia edilen teminatın hukuken geçersiz olduğunu, davacı tarafça dosyaya kesin aciz belgesi sunulmadığını, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali talebine ilişkindir....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; davanın hem İİK 277 göre tasarrufun iptali hem de TBK madde 19 a göre muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali talebiyle açıldığını, davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali olarak nitelendirmesi durumunda mahkemece İİK 277 ve devamı maddelerine uygun olarak tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı TBK 19'a dayalı olarak nitelendirmesi halinde ise TBK 19'a dayalı davalarda olması gereken şartların olup olmadığı değerlendirilmesi gerektiğini, ancak yerel Mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi gerekli araştırma da yapılmadığını, Yerel Mahkeme tarafından dosya TBK 19'a dayalı iptal davası olarak nitelendirildiği ve dosyanın esasına girilmesinin hukuka uygun olduğu kabul edildiği takdirde eksik inceleme neticesinde hüküm tesis esildiğinin kabulü gerektiğini, Davalı tarafından taşınmazın cebri icra yolu alındığı belirtilmişse de devir alan tarafından bu husus ile ilgili...
Davacı vekili dava dilekçesinde evinin yakınına pusu kurarak kendisini öldürmeye çalışan ve annesi davacı tarafından aleyhine Edirne 1 inci Asliye Hukuk Mahkemesinde manevi tazminat davası açılan davalı T3'ün 00001 mersis numaralı Simetri Yapı Seramik Malzemeleri Ticaret Limited Şirketindeki 1/2 payını, tazminat davalarından kaçabilmek amacıyla muvazaalı biçimde abisine verdiği vekâletname ile tutuklandığı günün ertesi günü kardeşi diğer davalıya devrettiğini ileri sürdüğünün anlaşılması karşısında eldeki davanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 19 uncu maddesi uyarınca muvazaa hukuki olgusuna dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu kabul edilmiştir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu Sırrı aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı ...’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, takip konusu alacağın doğum tarihinin tasarruftan sonra olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır....
maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptal istemine ilişkin davalarda ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. İspat yükü davacıya aittir. Dosyaya yansıyan bilgi, belge ve deliller dikkate alındığında davacı taraf iddiasını ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar yerinde değildir....