DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava terditli olarak açılmış olup İİK'nun 277 ve devamı ile BK 19 maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece sadece İİK 277 madde gereğinc einceleme yapmış ve kesin veya geçici aciz vesikası bulunmadığından haczi kabil mal bulunmadığına dair haciz tutanağı sunulmadığından bahisle dava şartı yokluğundan ( usulden red kararı verilmesi yerine ) esastan red kararı verildiği görülmüştür. Dava, terditli açılmıştır. İİK 277 maddesi olmadığı takdirde BK 19 maddesine dayanmaktadır. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
Mahkemenin, davanın reddine ilişkin kararı, Dairemizin 11.10.2016 tarih 2014/17056 Esas 2016/8799 Karar sayılı ilamı ile davacıların açtığı davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğu ve İİK’nun 281. maddesine göre basit yargılama usulüne göre bakılacağı, asli müdahil ... vekili ise dava konusu taşınmazların gerçekte müvekkiline ait olduğunu, inanç sözleşmeleri ile önce borçlu şirket adına daha sonra da ... adına geçtiğini, taşınmazların mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tesbiti ile yine müvekkili adına tapuya tescilini istediği bu hali ile asli mühahille ilgili uyuşmazlık inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olduğu, asıl dava olan tasarrufun iptali davası ile asli müdahil tarafından açılan davaların yargılama usulleri ve inceleme merciileri farklı olduğundan her iki uyuşmazlığın birlikte görülmesi mümkün olmadığından, öncelikle, asli müdahil tarafından açılan inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının...
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. (Bknz. Yargıtay 17....
- K A R A R - Şikayetçi vekili, şikayet olunan tarafından açılan tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz kararı değil ihtiyati tedbir karar verildiğini, sıra cetvelinde müvekkiline de pay ayrılması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir. Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini savunmuştur. İcra mahkemesince, şikayetçi banka tarafından açılan tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz değil ihtiyati tedbir kararı verildiği, şikayet olunan ... Şirketinin açtığı tasarrufun iptali davasında ise ilgili mahkemece teminatı alınarak, İİK 281/2. maddesi hükmüne dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verildiği, ancak tapuya ihtiyati tedbir olarak şerh edildiği, öte yandan her iki tarafın açtıkları tasarrufun iptali davasında verilen kararın ihtiyati tedbir olduğu kabul edilse bile davalardan sonra uygulanan kesin haciz tarihlerine göre, şikayet olunan ......
Tasarrufun iptaline ilişkin davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır....
Mahkemece, asıl davada 278 numaralı parselin diğer davalılara satışından itibaren hak düşürücü sürenin geçmiş olmasından dolayı bu parsel açısından davanın reddine, 419 parselin satışının alacaklıya zarar verme kastı ile yapıldığı gerekçesi ile tasarrufun iptaline, birleşen davada ise muris muvazaasının ispatlanmış olduğu gerekçesi ile her iki parsele ait tapu kayıtlarının iptali ile mirasçıların payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece asıl dava olan tasarrufun iptali davası ile birleştirilen dava olan muris muvazaasına dayalı iptal davası birlikte görülerek sonuçlandırılmıştır. Tasarrufun iptali davaları, İİK 277 vd maddelerinde düzenlenmiş olup aynı Kanunun 281.maddesi uyarınca "iptal davaları basit yargılama usulüne tabi" tutulmuştur. Oysa muris muvazaasına dayalı iptal davasının yargılama usulü farklı olup yazılı usule tabi bir davadır....
Asliye Ticaret Mahkemesi ise; davanın kooperatifler kanununda düzenlenen hususlardan kaynaklanmayıp TBK 19. ve İİK 277. vd maddelerine dayalı Tasarrufun İptali davası olduğundan; davaya konu anlaşmazlığın ticari iş ve dava niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, davaya bakma görevinin Konya ... Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Mahkemece, davanın İİK'nnu 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin olduğu ve İİK'nun 284.maddesi gereğince bu tür davaların 5 yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiği, ilk tasarrufun 08.09.2009 tarihinde yapıldığı davanın ise 17.12.2014 tarihinde açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve vekalet ücreti yönünden davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin, temyiz esas defterine kaydı olmadığı ve temyiz harcı da yatırılmadığı anlaşıldığından usulüne uygun olmayan temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir. 2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 30.06.2015 tarihli oturumda hakimin uyuşmazlığı İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası niteliğinde olduğuna ilişkin tesbitinin davacı vekili tarafından da imzalanmış...
Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; hem TBK 19 maddesine hem de İİK 277 ve devamı maddelerine aynı anda dayanarak dava açılamayacağını, ayrıca dava ön şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, zira borçlunun aciz halinin bulunmadığını, davacının muvazaa iddiasını ispatlar nitelikte herhangi bir somut delil sunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri ile TBK 19 md uyarınca tasarrufun iptaline ilişkindir. Davacının hem TBK 19 maddesine hem de İİK 277 ve devamı maddelerine dayanarak dava açmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bu konudaki itiraz haksızdır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12.05.2022 NUMARASI : 2020/347 ESAS - 2022/114 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 vd. ile TBK m.19 Dayalı ) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....