Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kat no:9 sayılı taşınmazın satışının davacının alacaklı olduğu Mersin 5 İcra müd. 2019/14715 sayılı takip dosyası yönünden iptali ile davacıya bu icra dosyası yönünden alacak ve ferilerini karşılayacak miktarda cebri icra yetkisi verilmesine, yönelik karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tasarrufun İptali (İİK 277 ve Devamı), Olmazsa terditli olarak açılan TBK. 19. maddeye Dayalı Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararı, ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara kararıdır. Dava 6098 sayılı Yasanın 19.maddesine dayalı 2004 sayılı Yasanın 283.maddesi kıyasen uygulanmak sureti ile taşınmaz üzerinde vekil edene alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi verilmesi istemini konu almaktadır. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....

Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Davacı tarafından yargılama sırasında davanın İİK 277 vd maddelerine ilişkin olduğu yolunda bir beyanda da bulunulmamış aksine danışıklılık nedeni ile işlemin iptali istenmiştir. Öte yandan, danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali istemine ilişkin davada İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi ve İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Uyuşmazlık, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İstanbul 40. Asliye Ticaret mahkemesince; davanın 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde düzenlenen ticari işlerden olmayıp, İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 19....

      -KARŞI OY- Davalının taşınmaz devrine ilişkin tasarrufunun İİK’nın 277 vd. maddeleri ile BK’nın muvazaya ilişkin 18. maddesine maddesine dayanılarak iptali istemiyle açılan davanın, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olması gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle vâki temyiz başvurusu üzerine Dairemizde yapılan incelemede kararın onanmasına karar verilmiş ise de aşağıdaki gerekçeyle Sayın Çoğunluğun düşüncesine iştirak edemiyorum. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacının alacağını alamadığı davalının, adına kayıtlı taşınmazı rayiç değerinin çok altında bir bedelle sattığı, bu yüzden alacağını alamadığı ileri sürülerek İİK 277 vd maddeleri ve BK’nın 18. maddesi gereğince tasarrufun iptali talep edilmiştir. Mahkemece sadece İİK’nın 277 vd. maddelerine göre talep değerlendirilerek, dava konusu tasarrufun davacının alacağının doğumundan önce gerçekleştiği, bu durumun dava ön koşulunun gerçekleşmesini engellediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

        İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmemelidir. Bu nedenlerle mahkemenin davayı BK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelemesi gerekirken, yazılı şekilde nitelemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. 2-Kabule göre ise;İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre davanın en geç tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde açılması gerekir....

          İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile Türk Borçlar Kanunun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa nedenine dayalı iptal davaları birbirinden farklı davalar olup, farklı hükümlere tabidir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklı lehine bir takım karineler kabul edilmiş ancak bunun yanında bu dava türü 1- 2- 5 yıllık hak düşürücü sürelere tabi tutulmuş ayrıca alacaklıya aciz belgesi sunma gibi bir takım yükümlükler yüklenmiştir. TBK.nun 19. maddesine dayanan muvaza davalarında ve nam-müstear olarak nitelenen davalarda ise alacaklı bu tür yükümlülüklere bağlı olmadan ve hak düşürücü süreye tabi olmadan davasının açabilme hakkına sahiptir. Yargıtay uygulamalarında TBK 19. maddesine dayanılarak açılan muvaza davasının kabulü halinde kıyas yoluyla İİK 283 maddesinin (alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi) uygulanacağı kabul edilmiştir....

          iik 277 vd kapsamında iptali ile davacı müvekkile cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine, birleşen dava yönünden; Didim İcra Müdürlüğü'nün 2014/697 e. sayılı dosyasından doğan alacağımız ve ferileri ile sınırlı olmak üzere davalı borçluların diğer davalı T13 İnş....

          Tasarrufun iptali davalarında, davacı dilerse TBK. 19. maddesine, dilerse İİK. 277 ve devamı maddelerine göre muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davası açabilir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamasında da belirtildiği gibi; iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....

          Davacının dava dilekçesinde Bk.18.maddesi yanısıra aynı zamanda İİK 277 vd.maddesini zikret etmesi davaya, İİK 277 vd. maddesinde öngörülen tasarrufun iptali davası niteliğini kazandırmamaktadır. Bu halde Bk 18.maddesine dayalı davada, yerel mahkeme hakiminin hukuki nitelendirmede yanılgıya düşerek davayı İİK 277 maddesinde öngörülen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirmesi ve ön şart yokluğundan davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın bu yönde bozulması gerekirken yerel mahkeme gibi davayı nitelendirerek kararı onayan sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum. ... (M)...

            UYAP Entegrasyonu