un olması hususununda muvazaa iddiasını doğruladığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına iptal istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır....
Noterliğinin 17/10/2019 tarihli, 19160 ve 19161 yevmiye nolu ihtarnamenin kat edilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, davalılardan T4nin maliki bulunduğu Manisa ili, Turgutlu ilçesi, Urganlı Mahallesi, 164 Ada, 4 Parselde kayıtlı taşınmazı 10/04/2020 T3 Şirketine devrettiğini, yapılan devir işleminin muvazaalı ve mal kaçırma maksadı ile yapıldığını, bu nedenle borçlu ile muvazaalı hukuki muamele sebebi ile müvekkilinin zararına yapılan T3 yöneltildiğini beyan ederek, yapılan devir işlemi muvazaa ve mal kaçırma hukuksal nedenine dayalı olarak yapıldığından, İİK. 281/2. maddesi uyarınca öncelikle devredilen taşınmaz kaydına ihtiyati haciz konulmasına, akabinde ise TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeni dayalı tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. B)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Dava dilekçesi tebliğ edilmediğinden davalılar davaya karşı cevap vermemiştir. C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Turgutlu 2....
nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, Borçlar Kanunu'nun 18.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin olup, hüküm Asliye Hukuk Mahkemesince verilmekle; temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi ile Başkanlar Kurulu'nun 23.2.2004 gün 3 sayılı kararı uyarınca Yüksek 4.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 20.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinde icra takibine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali davası icra takibinin kesinleşen mahkeme kararı ile iptal edilmesi bu nedenle dava şartının bulunmaması sesebiyle red edilip derecattan geçerek kesinleşmesi üzerine eldeki dava BK.nun 18. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmıştır. 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi uyarınca temyiz inceleme görevi Yüksek Yargıtay 4.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 17.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Diğer yandan muvazaa hukuksal nedenine dayalı davalar münhasıran Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini tayin eden HUMK.’nun 8. madde kapsamında da değildir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın birleştirilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığı, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.05.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
ın borçlunun kızı olmasına, TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davalarında aciz belgesi sunma zorunluğu olmamasına, davanın hakdüşürücü süreye tabi bulunmamasına göre, davalılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibarıyla usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 08/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (TBK m. 614 (BK) m. 514)). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m. 19 (BK m. 18))....
Bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle, davanın TBK.19. maddesi uyarınca genel muvazaa nedenine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olup işbu davalarda davacı alacaklının aciz vesikası sunma zorunluluğu bulunmadığını, kaldı ki aciz haline ilişkin dava şartı her zaman tamamlanabilir dava şartı olduğundan bu nedenle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasının davanın niteliği ve amacı ile bağdaşmadığını, yine TBK 19. maddesi kapsamında açılan tasarrufun iptali davalarında davanın niteliği gereği icra dosyasının varlığı ve kesinleşmesi dava şartı olmayıp borçludan alacaklı olunduğunun ispatlanılmasının yeterli olduğunu, icra takibinin dava derdest iken henüz kesinleşmemiş, takipsizlikle kapatılmış olması da dava şartı yokluğu sayılmayacağını, kaldı ki davaya dayanak İstanbul 26. İcra Müdürlüğünün 2013/18160 E. (Yeni 2023/13136 E.) ve 2013/18168 E....
Davalılar, muvazaa iddialarının doğru olmadığını, yapılan satış işlemlerinin gerçek olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, olayın gelişim biçimi, taraflar arasındaki yakınlık, tanık anlatımları ve satış tarihi dikkate alınarak muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, BK 18. (TBK 19.) maddesi kapsamında açılmış muvazaa nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Davacıların amacı, açtıkları dava sonucunda alacaklarının tahsili olanağına kavuşmaktır....