Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/240 Esas KARAR NO : 2023/271 DAVA : Tazminat (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 14/10/2022 KARAR TARİHİ : 27/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; Müvekkilim ---- tüzel kişiliği-----Ticaret Merkezi içerisinde kiracı olarak düzenli aidatlarını ödeyen bir işletme olduğunu, işletmelerin büyük çoğunluğunun kiracı olması fakat yönetim işletmesinin kat malikleri kuruluna bağlı olması sebebiyle sürekli zarar etmekte ve ödediği fahiş aidatlar ile dükkan malikleri kooperatif üyelerinin malvarlığı değerini arttırmakta olduğunu, icra ettiği iş gereği bulunduğu işyeri kooperatifinden ayrılması veya başka bir yerde işini icra etmesi kendisinin işine olumsuz etki edeceğinden bunu tercih etmemekte olup, yönetimin denetlenmesi...

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/240 Esas KARAR NO : 2023/271 DAVA : Tazminat (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 14/10/2022 KARAR TARİHİ : 27/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; Müvekkilim ---- tüzel kişiliği-----Ticaret Merkezi içerisinde kiracı olarak düzenli aidatlarını ödeyen bir işletme olduğunu, işletmelerin büyük çoğunluğunun kiracı olması fakat yönetim işletmesinin kat malikleri kuruluna bağlı olması sebebiyle sürekli zarar etmekte ve ödediği fahiş aidatlar ile dükkan malikleri kooperatif üyelerinin malvarlığı değerini arttırmakta olduğunu, icra ettiği iş gereği bulunduğu işyeri kooperatifinden ayrılması veya başka bir yerde işini icra etmesi kendisinin işine olumsuz etki edeceğinden bunu tercih etmemekte olup, yönetimin denetlenmesi...

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/841 Esas KARAR NO: 2023/68 DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 07/12/2021 KARAR TARİHİ: 24/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların işlem ve eylemleri ile müvekkilin ortağı bulunduğu dava dışı ------- menkul ve gayrimenkulleri gerçek rayiç değerleri üzerinden sattıkları halde gerçek satış bedellerini gizlediklerini, bu şekilde aradaki farkı uhdelerinde bıraktıklarını, hatta bu bedellerden bazılarını şirkete aktarmış olmalarına rağmen alacaklı gibi icra takibi yaptıklarını, bu şekilde şirkete ait mal varlığını uhdesine geçirdiklerini, bu nedenle bu bedellerin davalılardan işlem tarihleri esas alınarak miktarının belli olmaması nedeniyle dava dışı ---- doğrudan zararlarının tespit edilerek şimdilik ---...

        maliki sıfatıyla davalıya karşı açtığı davanın bu sebeple reddine ,yine davacı tarafça davanın davalının sahibi olduğu binada sigortalının kiracı olarak bulunması sonucunda yapı malikinin kusursuz sorumluluğuna dayalı rücuen tazminat istemine ilişkin olarak açıldığının kabulü halinde ise her ne kadar, davalı yapı maliki, maliki olduğu deponun bakım eksikliğinden kaynaklanan zararlardan da sorumlu ise de, bu sorumluluğu üçüncü kişilere karşı olup, TBK’nın 69/2. maddesi de gözetildiğinde, davacıya ait yapı eserini onunla yaptığı sözleşmeye istinaden kullanan ve deponun bakımını da sözleşme ile üstlenmiş olan davadışı sigortalının, kanunda belirtilen anlamda üçüncü kişi sıfatı bulunmamaktadır....

          BK 58.) maddesinde düzenlenen bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. 6098 sayılı TBK'nun 69/1. maddesinde "Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur" denilmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmaktadır. Sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir....

            TMK’nun 723. maddesindeki düzenlemede ise; a) Malzeme sahibinin iyiniyetli olması halinde; aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerektiği, b) Malzeme sahibi iyiniyetli değilse; tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda, 4.3.l953 tarihli ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa veya ağaçlar sökülemiyorsa, iyi veya kötüniyete göre, muhik tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği arsa malikinden sorulmalı, kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli, aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....

            Aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme malikine (muhik) bir tazminat vermesi gerektiği, malzeme maliki iyi niyetli değilse tazminat miktarının,levazımın en az kıymetini geçemiyeceği, aynı yasanın 723.maddesinde belirtilmiştir.Bu durumda, 4.3.l953 tarih l0/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa,iyi veya kötü niyete göre, haklı (muhik) tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği, arsa malikinden sorulmalı,kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli,aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....

              Aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme malikine (muhik) bir tazminat vermesi gerektiği, malzeme maliki iyi niyetli değilse tazminat miktarının,levazımın en az kıymetini geçemiyeceği, aynı yasanın 723.maddesinde belirtilmiştir.Bu durumda, 4.3.l953 tarih l0/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa,iyi veya kötü niyete göre, haklı (muhik) tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği, arsa malikinden sorulmalı,kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli,aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....

                Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; TTK'nun 1472. maddesi gereği ve BK'nun 58. maddesindeki yapı malikinin sorumluluğuna dayanan davada, BK'nun 60. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, yapı maliki olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz....

                  Borçlar Hukuku bakımından, inşaatın yapı eseri kavramına girip girmediği tartışılmalıdır. Bir görüşe göre (Fikret Eren Borçlar Hukuku Gen. Huk. 15. Baskı Ankara 2013, S. 652; M. Kemal Ogünman/ Turgut Öz Borçlar hukuku, C. 11, 10. Baskı İst. 2013, sf. 173) inşaat tamamlanmadan yapı eseri değil, yapı eseri inşaatı söz konusudur. Bu yüzden inşaatı yapı eseri olarak görmek mümkün değildir. Dolayısıyla inşaat kazası sonucu zarar gören üçüncü kişi, inşaat sahibine Türk Borçlar Kanunun 69. ve 70. madde hükümlerine göre başvurmayacaktır. Diğer bir görüşe göre ise (Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 18. Baskı, İstanbul 2006, sf 173; Kenan Tunçomağ, Türk Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, C.1, İstanbul 1976, sf 583) bir şeyin yapı eseri sayılması için inşaatın tamamlanmasına gerek yoktur. İnşaat halinde bulunan ve yapı eseri tanımındaki unsurları bünyesinde bulunduran inşaatlar da yapı eseri sayılabilecektir....

                  UYAP Entegrasyonu