Şöyle ki; Dairemizin 08.09.2014 gün ve 2014/6212- 20125 sayılı bozma ilamında 4721 sayılı Yasanın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olduğu, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olmasının yeterli olduğu belirtilip tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmesine rağmen mahkemece tapu sicil memurluğu görevlilerine atfedilecek kusurun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 18/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı Maliye Hazinesi vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; müvekkili idarenin yapmış bulunduğu işlemlerin yasal prosedüre uygun olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye yönelik olarak açılan davanın reddi gerektiğini, davacının tapu kaydının yolsuz tescile dayanmış olduğundan iptal edildiğini, davacı yanın tazminat isteme hakkının bulunmadığını, Devlet'in sorumluluğundan söz edilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasında tapu sicil müdürü veya memurunun hukuka aykırı bir işlemin ve zararla sonuç arasında bedensellik bağının varlığı gerektiğini, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporların yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli olmadığını, mahkemece davacı lehine tazminat için gerçekleşmesi ve ispatlanması gereken tüm yasal koşulları gerçekleşmeden kabul kararı verilmiş olmasının eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesi...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı Maliye Hazinesi vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; müvekkili idarenin yapmış bulunduğu işlemlerin yasal prosedüre uygun olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye yönelik olarak açılan davanın reddi gerektiğini, davacının tapu kaydının yolsuz tescile dayanmış olduğundan iptal edildiğini, davacı yanın tazminat isteme hakkının bulunmadığını, Devlet'in sorumluluğundan söz edilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasında tapu sicil müdürü veya memurunun hukuka aykırı bir işlemin ve zararla sonuç arasında bedensellik bağının varlığı gerektiğini, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporların yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli olmadığını, mahkemece davacı lehine tazminat için gerçekleşmesi ve ispatlanması gereken tüm yasal koşulları gerçekleşmeden kabul kararı verilmiş olmasının eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesi...
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK'nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....
Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davanın husumet yokluğunda reddi gerektiğini, dava konusu tazminata ilişkin iddialar tapu sicillerinin yanlış tutulmasından kaynaklı olup husumetin tapu kadastro müdürlüğü yerine hazineye yönetilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, tapu ve tapu sicillerinden kaynaklı davalarının tamamında husumet, tapu ve kadastro müdürlüklerine yönetilmesi gerektiğini, dava konusu taleplerinin idare mahkemelerine başvurulması gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile, davacının dava konusu taşınmazları tapuda satın aldığı bedel ve tarih dikkate alındığında (3.300,78.-TL bedelden) fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100....
Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007.maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle, TMK.nın 1007.maddesi gereğince açılan tazminata ilişkindir. Söz konusu madde gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, davalılardan Hazine hakkındaki davanın kabulüne, davalı Tapu ve Kadastro yönünden ise pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının tapu iptali ve tescil talebinin de mevcut olduğunu, husumetin Maliye Hazinesine yöneltilemeyeceğini, lehine hisse düzeltimi kişilere davanın yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, davanın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı Devletin sorumluluğu esasına dayandırılmış ise de öncelikle meydana gelen zararın ispatının gerektiğini, müvekkili idare ile yazışmalarının devam ettiğinden ve tapu müdürlüğünden celp edilecek belgeler sonrasında beyanda bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili idarenin herhangi bir hak kaybı olmaması için şimdilik zaman aşımı defini ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası yönünden husumet, TMK 1007 gereğince açılan tazminat davası yönünden davanın reddini talep etmiştir....
Hukuk Dairesince de onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007.maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK'nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....
Bu madde ile düzenlenen Devletin kusursuz sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğu niteliğinde (HGK 05.10.1955 gün ve 1955/4-58 E. - 1955/64 K. sayılı; 29.06.1977 gün ve 1977/4-845 E. - 1977/655 K. sayılı; 24.09.2003 gün ve 2003/4-491 E. - 2003/487 K. sayılı; 19.04.2006 gün ve 2006/4-113 E. - 2006/205 K. sayılı; 09.05.2007 gün ve 2007/4-212 E. - 2007/261 K. sayılı kararları) olduğundan, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun her iki halde de ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır. (Dr....