"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 21.01.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 09.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesine dayalı, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan bir dava olmayıp, TMK 1007 maddesine dayalı, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat davası olduğunu belirterek ve husumeti TMK’nın 1007 maddesi gereğince T11ne yönelterek açtığı, ilk derece mahkemesince de davanın TMK’nın 1007 maddesinden kaynaklanan tazminat davası olarak nitelendirildiği, bahse konu her iki davanın dayandığı koşullar, hukuki sebepler ve sorumlu idarenin farklı olduğu, esasen kamulaştırmasız el atma iddiası bulunmadığı gibi, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan eldeki davanın, dava dilekçesindeki açıklamalar ve husumetin yönlendirildiği idare bir kenara bırakılmak suretiyle başka bir dava şeklinde nitelendirilmesinin de mümkün olmadığı ortadadır....
DAVA: Tapu kaydındaki hatalı payın düzeltilmesi ve TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat talebine ilişkindir....
Ancak TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin sorumluluğu için salt tapu sicilinin hatalı tutulması yeterli olmayıp, öncelikle bir zararın ve bu zararın tapu sicilinin tutulmasından doğması veya kaynaklanması gereklidir. Oysa somut olayda tazminat isteğine dayanak dava konusu 477 parsel sayılı taşınmaz, davacının elinden, adına tescil edilen 12850 metrekare yüzölçümüyle çıkmış olup, davacının TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan zararının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 07/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın yapılan imar uygulaması işleminden davacıların zarar gördükleri iddiası ile açılmış tazminat istemine ilişkin olduğu, imar uygulaması işleminin bir idari işlem olması nedeniyle 2577 sayılı İYUK'nin 2/1-b maddesi uyarınca bu işlemden zarar görenlerin ilgili idare aleyhine tam yargı davası açabilecekleri, bu nedenle davanın niteliği itibariyle idari yargının görev alanında kaldığı, ayrıca husumetin işlemi yapan belediyeye yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın HMK'nın 114/1-b ve d, 115. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile güven duymalarını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir....
Davacı sahibi olduğu taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiğini, iyi niyetle satın aldığı taşınmazın elinden çıkması sonucu oluşan zarardan Hazine'nin sorumlu olduğunu iddia ederek, uğradığı zararın davalıdan alınmasını istemiştir. Yerel mahkemece, Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince Hazine'nin sorumlu tutulabilmesi için zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmış olması gerektiği, oysa zarara neden olan hatalı işlemin kadastro tespiti sırasında oluştuğu, idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir....
Bu halde taşınmazı tapu sicilinde yazılı yüzölçümü miktarına güvenerek satın alan 3. kişilerin zararı ancak söz konusu olabilir. TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin sorumluluğu için salt tapu sicilinin hatalı tutulması yeterli olmayıp, zararın da tapu sicilinin tutulmasından doğması veya kaynaklanması gereklidir. Oysa somut olayda davacıların zararı, taşınmazın zemindeki gerçek yüzölçümü belirlenmeden önce taşınmazın kamulaştırma suretiyle davacıların mülkiyetinden çıkmasından kaynaklanmaktadır. Bir başka anlatımla, TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarar söz konusu değildir....
HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2020 tarihinden itibaren geçerli Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 564 ve 568 sayılı İş Bölümü Kararları gereği, 3. Hukuk Dairesi iş bölümünün 19. maddesinde; "Tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat davaları (TMK m. 1007) sonucu verilen hüküm ve kararlar" şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'ne aittir. HMK 352/1 maddesinde ''Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir.'' hükmü öngörülmüştür....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve TMK'nun 1007. maddesi uyarınca açılan davalarda, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle zarar oluşması gerektiği, davacının satın aldığı tarih itibariyle ilgili şerhin tapu sicilinin beyanlar hanesinde bulunduğu ve davacının zararının bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK'nun 388/4....
Ak vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 31/08/2008 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 13/03/2008 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, tapu sicilinin tutulmasından dolayı uğranılan zararın, Devletin sorumluluğuna ilişkin Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince, ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, hatalı kadastro işleminden kaynaklanan uyuşmazlığa Medeni Yasa'nın 1007. maddesinin uygulanamayacağı gerekçesiyle istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Medeni Yasa'nın “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi gereğince “Tapu Sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur....