DAVA KONUSU : Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat KARAR : DAVA DİLEKÇESİNİN ÖZETİ : Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacıların hissedarı oldukları Samsun İli Atakum İlçesi Atakum Mh 1679 sayılı parsele, davalı idarenin uygulama imar planıyla ve fiilen el attığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak sureti ile taşınmazın el atılan kısmının ölçümlenerek bu aşamada 70.000,00 TL el atma tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Samsun 4....
Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için kişiye ait gayrimenkulün idarece (kamu hizmetinde kullanılmak amacıyla) işgal edilmiş olması (fiili el atılmış olması) ve bu işgalin kanunda öngörülen usul ve esaslara uyularak tesis edilmiş bir kamulaştırma işlemine dayanmadan gerçekleştirmiş olması gerekmektedir. İdarenin taşınmaza müdahalesi hangi sebeple olursa olsun Hukuk dışı haksız bir eylemdir. İlk derece Mahkemesince, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi heyet raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kamulaştırmasız el atma davalarında 09/10/1956- 04/11/1983 tarihi arasındaki el atmalarla 04/11/1983 tarihinden sonraki el atmalara farklı hükümler uygulanır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden el atma tarihinin 1965 olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda taşınmazın el atma tarihindeki vasfına göre değer takdir edilmesi gerekmektedir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf sebepleri: 1- Davacı tarafından müvekkil kuruma karşı daha önce kamulaştırmasız el atma davası açmış olup, tapu kaydına 31/b şerhinin anılan davaya istinaden konulduğunu, kamulaştırmasız el atma davasının amaç ve sonuç itibariyle kamulaştırma davasıyla aynı nitelikte olduğunu, yasanın bu maddesinin kamulaştırmasız el atma davalarında da uygulanabileceğini, 2- Kamulaştırmasız el atma davalarında kurum lehine hükmedilen irtifak hakkının tescilinin davacıların taşınmaz mülkiyetini devri sebebiyle yapılamadığını, 4- Kamulaştırmasız el atma davalarında sundukları cevap dilekçelerinde "davalıdır" beyanı konulmasını talep etmelerine rağmen mahkemelerce bu taleplerinin dikkate alınmadığını, bunun yanında mahkeme kararlarının tapu müdürlüğüne ivedi bir şekilde gönderilmemesi veya gönderilse dahi tapu müdürlüğünün işlem yapmaması sebebiyle satış yapılması sonucunda tescil işlemlerinin yapılamadığını, 5- Yeni malikler aynı taşınmaz ve ENH hattı için...
Ancak, Anayasa'nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış olan mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız el atma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmaya başlamıştır....
Anayasa'nın 46. maddesinde öngörülen kamulaştırma, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına getirilmiş anayasal bir sınırlama olmakla, Dairemizce içtihat değişikliğine gidilerek, özü ve vardığı hukuki sonuç itibariyle aynı nitelikler taşıyan kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da Anayasanın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu açıklamadan sonra somut olayın incelenmesinde; ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin derecattan geçmek suretiyle 17.11.2003 tarihinde kesinleşen, 25.04.2003 tarih ve 2001/1274 Esas, 2003/304 Karar sayılı kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat ilamına dayalı olarak, 15.11.2011 tarihinde borçlu ... hakkında ilamlı takip yapıldığı, ilamın hüküm fıkrasında; “2.315.381.579....
Ancak, Anayasa'nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış olan mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız el atma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmaya başlamıştır....
Ancak, Anayasa'nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış olan mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız el atma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmaya başlamıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/233 Esas 2019/358 karar sayılı (bozma öncesi 2014/554 Esas 2016/419 Karar) dosyası ile görüldüğünü, zikredilen dosyada yapılan ilk yargılamada 11/05/2016 tarihli bilirkişi raporu ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin 265.708,00 TL olarak tespit edildiğini, davanın 30/06/2016 tarihinde ıslah edilerek mahkemece tespit edilen 265.708,00 TL'den ödenen 100.858,60 TL'nin mahsubu ile 164.849,40 TL üzerinden hüküm kurulduğunu, Yargıtayca yapılan temyiz incelemesi neticesinde hükmün bozulduğunu ve mahkemece yeniden yapılan yargılamada alınan 21/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırmasız el atma tazminat bedelinin 282.131,00 TL olarak tespit edildiğini, dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin yargıtay incelemesi neticesinde 16.423,00 TL arttığını, dosyanın karara çıktığında Yargıtay incelemesinden sonra ıslahın hukuken mümkün olmadığından iş bu davayı ikame ettiklerini...
Ancak bu davalarda, tazminat olarak hükmedilecek olan taşınmazın değeri, dava tarihi itibarıyla belirlendiğinden bedelin tamamına da dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekir. Bu itibarla ıslah edilen kısım yönünden de dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi de usul ve yasaya uygun olmuştur. e-Yine kamulaştırmasız el atma nedeni ile açılan tazminat ve tescil davalarında; el atma tarihinin 09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasında olması halinde maktu, el atma tarihinin 04.11.1983 tarihinden sonra olması halinde ise nispi vekalet ücretine hükmedilecektir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince hükmedilen vekalet ücreti de yerindedir....
Ancak; Mahkemece, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açıldıktan sonraki tarihte davalı idarece dava konusu taşınmazın bedel tespit ve tescili davası açıldığı anlaşıldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekir iken 2015/485 E. sayılı bedel tespit tescil dosyası kesin hüküm oluşturduğundan bahisle bu hususla ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkeme karar verilmesine yer olmadığına karar verilip Dairemizce gerekçesi düzeltilen konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası yönünden, anlaşmazlık tutanağı tarihinden itibaren Yargıtay 5....