Mahkemece, davanın haksız fiil hukuki sebebine dayalı açılmamış olduğu, ayıp hukuki sebebine dayalı olarak ise araç maliki olmayan davacının dava ehliyeti olmadığı elirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 33. maddesinde “Hakim, Türk hukukunu resen uygular” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı, trafik kazası geçirdiğini ve kullandığı aracın hava yastıklarının açılmadığını bu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemektedir. Hal böyle olunca hukuki nitelendirme mahkemece yapılarak, araçta kusur olup olmadığı, bu durumun haksız fiil teşkil edip etmediği tespit edilerek işin esasına girilip sonucuna göre hüküm tesisi gerekirkken yanılgılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir....
Davacılar 05/11/2018 tarihli dilekçelerinde ise; davalarını ıslah ettiklerini 50,000,00 TL maddi ve 50,000,00 TL manevi olmak üzere her bir davacı için tazminat istediklerini, toplamda 200,000,00 TL maddi ve manevi olmak üzere tazminat talep ettiklerini belirtmişlerdir....
Öte yandan boşanmanın fer’i nitelikli manevi tazminat talebi yönünden aile hukuku çerçevesinde yapılan değerlendirme ile Borçlar Kanunu çerçevesinde ve haksız fiil hükümlerine göre yapılacak değerlendirme birbirinden farklı olacağı gibi varılan sonuçlarda farklı olabilecektir. Kaldı ki davacı tarafın maddi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin bulunması durumunda ise, bu taleplerin haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilme imkanı bulunmayacağından sırf boşanma kararı kesinleşti diye süresinde yapılacak bu tür taleplerin tümden değerlendirme dışı ve semeresiz kalması sonucu doğacaktır ki mevcut yasal mevzuat çerçevesinde bu sonucun kabulüne de yasal olanak bulunmamaktadır....
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu: Davanın, haksız fiil hukuki sebebine dayalı olduğu ve kararın Asliye Hukuk Mahkemesince verilen maddi ve manevi tazminat alacağa ilişkin karar olduğu temyize konu kararın İş Mahkemesinin kararı olmadığı, 23 Temmuz 2016 tarih ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesi uyarınca temyiz incelenmesi işinin Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve en son iş bölümü kararı gereğince niteliği bakımından Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girdiği anlaşılmakla dairemizin görevsiz olduğu anlaşılmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 16/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sayın çoğunluğun kararında belirtildiği gibi esasen böyle bir talebi olmadığı halde davacının talebinin Medeni Kanununun 2. kitabında yer alan aile hukukuna ilişkin düzenleme kapsamından çıktığının ve Borçlar Kanununun haksız fiil sorumluluğuna ilişkin genel hükümlere tabii hale geldiğinin kabulü yasa koyucunun davacıya verdiği hakları elinden alma ve davacının boşanmaya bağlı olarak ve harçsız şekilde yaptığı fer’i taleplerinin sonuçsuz kalması ve öte yandan genel hükümlere tabii hale geldiği belirtilen manevi tazminat talebi için yasal dayanağı bulunmayan harç yükümlülüğü altına sokulması sonucunu doğuracaktır. Öte yandan boşanmanın fer’i nitelikli manevi tazminat talebi yönünden aile hukuku çerçevesinde yapılan değerlendirme ile Borçlar Kanunu çerçevesinde ve haksız fiil hükümlerine göre yapılacak değerlendirme birbirinden farklı olacağı gibi varılan sonuçlarda farklı olabilecektir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/246 KARAR NO : 2021/300 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : OF ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/10/2020 NUMARASI : 2019/429 ESAS - 2020/262 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Haksız Fiil Sebebine Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat) KARAR : Taraflar arasında görülen dava sonucu verilen yerel mahkemenin yukarıda tarih ve numarası yazılı kararına karşı davacı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalılar ile eşi olan Ziya Çakmak'ın akrabaları olmaları dolayısıyla tanıştıklarını, kendilerinin devamlı olarak kendisine ve ailesine saldırgan bir tutum içerisinde olduklarını, son olarak yine kendisine ve ailesine saldırdırdığını, şikayetçi olmaları üzerine haklarında Of Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/108 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını ve halen devam ettiğini, davalıların...
Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalının davacıyı “seninde canın yanar, benimde” diyerek tehdit ettiği sabittir. Ancak bu eylem nedeniyle ameliyatlara girememe ve hasta randevularını iptal etme gibi maddi kayba yol açacak şekilde davaya konu eylemle doğrudan bağlantısı ispatlanamadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maddi tazminat isteminin de kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, açılan dava, haksız fiil hukuksal sebebine dayalı, ölüm ve cismani zarar nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat davası olduğu anlaşılmakla, davanın KISMEN KABULÜ ile, davacı ... ve davacı ... yönünden maddi tazminat talebinin kabulü ile 3.000,00 TL'nin kaza tarihi olan 18/02/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ... ve ...'den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacı ... ve davacı ... yönünden davacıların ölüm nedeniyle defin ve cenaze masrafı taleplerinin kısmen kabulü ile takdiren 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılar ..., ... ve ...'...
Yine her ne kadar istinaf dilekçesinde davanın manevi tazminat davasından vazgeçtiği yönünde bir ifade bulunmakta ise de, bu ifadenin manevi tazminat davasından feragat niteliği taşımadığı, beyanının niteliğinin davanın geri alınması olabileceği, ancak davalının bu konuda açık muvafakati olmadığı,-------- tarihli celsede davacıya sorulmasına rağmen davacının feragat ifadesini kullanmadığı, "ayrıca benim manevi tazminatla ilgili olarak hiçbir talebim yoktur, manevi tazminat başka bir davada görülmektedir, bu davam sadece maddi tazminat ile ilgilidir" ifadesini kullandığı, ancak dava dilekçesinde açıkça davalı---- yönelik manevi tazminat talebinin bulunduğu hususu dikkate alınarak aşağıda gerekçesi açıklanacağı üzere manevi tazminat talebi hakkında da bir değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda; Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır: a)Manevi tazminat talebi yönünden; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30....
Mahkemece, davacılar ... ve ... bakımından manevi tazminat istemlerinin reddine, davacı ... ’nun maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkili ...’nun reşit olmadan davalı ... ile resmi nikah olmaksızın evlendirilmesi neticesinde kızlığının bozulduğunu ve müvekkilinin bu sebeple iyi bir evlilik yapma şansını kaybettiğini belirterek müvekkili ... için maddi ve manevi tazminat ile müvekkilleri ... ve ...’nun davacı ...’nın anne ve babası olarak manevi olarak yıprandıklarını belirterek manevi tazminat talep etmiştir. Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur....