Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ye ait olan ancak kendi fotoğrafını yapıştırdığı nüfus cüzdanını çıkarıp ibraz etmek isterken, kolluk görevlilerinin sanığın çantasında başka bir nüfus cüzdanı daha olduğunu fark ettiği ve yapılan arama sonucu çantasından kendisine ait nüfus cüzdanının bulunduğu ve belgelerin de gerçek kimlik bilgilerine göre düzenlendiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesinde düzenlenen "Kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunma" kabahatini oluşturduğu gözetilmeyerek TCK'nın 206/1. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan hüküm kurulması, 2-Kabul ve uygulamaya göre de; Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Gereği görüşülüp düşünüldü: İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma eyleminin TCK.nın 268. maddesinde düzenlenen "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunu, suç soruşturma veya kovuşturması için düzenlenenler dışındaki diğer resmi belgelerin düzenlenmesi sırasında görevlilere kimliği ile ilgili yalan beyanda bulunma eyleminin ise, TCK.nın 206/1. maddesinde öngörülen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturacağı; somut olayda sanığın trafik kuralı ihlali yapıp, mağdura ait kimliği kullanarak, onun adına idari para cezası düzenlenmesine sebebiyet vermesi ve mağdur hakkındaki yakalama kararının gereği olarak İstanbul 17....

      Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazının reddine, ancak; İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma eyleminin TCK.nın 268. maddesinde düzenlenen "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunu, suç soruşturma veya kovuşturması için düzenlenenler dışındaki diğer resmi belgelerin düzenlenmesi sırasında görevlilere kimliği ile ilgili yalan beyanda bulunma eyleminin ise, TCK.nın 206/1. maddesinde öngörülen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturacağı; somut olayda cezaevi firarisi olan ve üzerinde 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak nitelikte silah taşıyan sanığın, kolluk görevlilerince yakalanması üzerine hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla abisi olan mağdur ...’e ait kimlik bilgilerini kullanması şeklindeki eyleminin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunu oluşturacağı hukuki durumunun...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kişi hüviyet veya sıfatına ilişkin yalan beyanda bulunma HÜKÜM : TCK 343/2 maddeleri gereğince; 1 yıl 6 ay hpc Sanığın 20.08.2002 tarihinde işlediği suç nedeniyle gözaltına alındığında kimliği hakkında yalan beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında, gerekçeli karar başlığına yanlış yazılan suç tarihinin 20.08.2002 tarihi olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Yasanın 9. maddeleri hükmü karşısında; yüklenen suçun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 20.08.2002 suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme, kimliği hakkında yalan beyanda bulunma HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: A-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık ...’ın temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, sanık hakkındaki usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, B-Sanık hakkında adli mercilere kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK'nın 343/2 maddesindeki adli mercilere kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak suçu için öngörülen cezanın türü ve süresine göre; aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının suç tarihi olan...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: 1-Kimliği hakkında yalan beyanda bulunma suçuna dair hükmün incelenmesinde, Sanığa yüklenen kimliği hakkında yalan beyanda suçunun gerektirdiği cezanın, türü ve süresine göre 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının suç tarihi olan 03.01.2004 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ...’in temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE 2-Hırsızlık suçuna dair hükmün incelenmesinde, Dosya ve duruşma tutanakları...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığa atılı “Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun oluşabilmesi için, failin işlemiş olduğu bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla hareket etmesi gerektiği, suç soruşturma veya kovuşturması için düzenlenenler dışındaki diğer resmi belgelerin düzenlenmesi aşamasında görevlilere kimliği ile ilgili yalan beyanda bulunma eyleminin TCK.nın 206/1. maddesinde öngörülen suçu oluşturacağı, somut olayda, sanığın katılanın kimlik bilgilerini kullandığı olayda müşteki olarak bilgi sahibi sıfatıyla beyanda bulunması şeklindeki eylemin TCK.nın 206. maddesinde tanımlanan “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre; Gerekçeli karar başlığında...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kişi hüviyet veya sıfatına ilişkin yalan beyanda bulunma HÜKÜM : 765 s.TCK'nın 343/2,59 mad.ge. 1 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "resmi belgenin düzenlenmesinde memura yalan beyanda bulunmak" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 07.07.2003 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan HÜKÜM : Beraat Avrupa Yakası Posta İşleme Merkez Müdürlüğü’nde şoför dağıtıcı olarak görev yapan sanığın, çalıştığı kurumuna kızı Ceyda (Sakarya) Yılmaz'ın evli olmasına rağmen 25.01.2006 tarihinde vermiş olduğu "tedavi yardım beyannamesi"nde bu yardımdan faydalanacaklar arasında göstermesi şeklinde gerçekleşen eyleminde; dosya içerisinde mevcut nüfus kayıt örneğinden ve diğer belgelerden gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu iddia olunan kızının 21.02.2006 tarihinde yani sanığın çalıştığı kuruma beyannameyi verdiği tarihten sonraki tarihte evlendiği, ayrıca evlendikten sonra sağlık karnesini kullanmadığı, karnenin en son 31.08.2005 tarihinde kullanılmış olması nedeniyle sanığın hileli bir hareket veya zarar doğuracak bir eylemi bulunmadığı gibi beyanname tarihi itibariyle kızının evli olmadığı gözetildiğinde yalan beyanda bulunma suçunun da gerçekleşmediğine dair mahkemenin kabul...

                    Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, yerinde görülmeyen sanık müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA, Sanık hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesine gelince; Sanığa isnat olunan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunun 765 sayılı TCK.nın 343/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirlenen 7 yıl 6 aylık asli ve ilave zamanaşımına tâbi olduğu, suç tarihi olan 28.04.2002 ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK.nın 7/2 ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükmün CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden...

                      UYAP Entegrasyonu