ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/321 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK. 19. madde) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi ara kararına karşı, davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; dava dışı Adnan hakkında icra takibi yaptıklarını, dava dışı Adnan'ın annesi Kamile Cezairli'nin Adnan'ın borcu nedeniyle kendi üzerine olan mal varlığını davalılara muvazaalı olarak geçirdiğini ileri sürerek tasarrufun iptali ve ihtiyati hacze yönelik karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/113 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : İzmir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/03/2022 tarih ve 2022/113 Esas sayılı ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla davalıların kendi aralarında muvazaalı olarak yapmış oldukları düzenlenmesi mümkün olan senetler ve bu senetlere istinaden açılmış olan Diyarbakır İcra Müdürlüğü 2021/63135 Esas sayılı takibin ve bu takipten davalı/borçlu T3 maaşı üzerine konulan 1. sıra haciz işlemine ilişkin tasarrufların TBK 19. madde ile İİK 227 ve devamı maddeleri gereğince iptali ile müvekkil banka alacağı nedeniyle dava konusu takip ve maaş haczi üzerinde cebri icra yapabilme yetkisi verilmesi ve takibe konu alacakları yönünden tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesini...
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayandığı ve hak düşürücü sürenin eldeki davaya uygulanmayacağı gözönüne alınarak, davacının talebine göre davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Yerel mahkemece davanın İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilip karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde davanın İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası olduğu yazılmış ise de doğru hukuki nitelendirme hakime aittir. Dava dilekçesi içeriğinden ve olayların anlatımından TBK 19. maddeye istinaden tasarrufun iptalinin istendiği anlaşılmaktadır. Tasarrufun iptalinin her iki kanuni düzenleme uyarınca (birlikte terditli olarak veya müstakilen) istenmesi de mümkündür. Dolayısıyla davanın İİK 277 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilip karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç olarak; davanın esasına girilerek deliller toplanmalı, bekletici sorun yapılan dava dosyalarından çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Diğer yandan, usul ekonomisi de düşünüldüğünde varılacak sonuç aynı olacağını, Açıklanan nedenler karşısında mahkemece Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması ve işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın açıldığı tarihte taşınmazın elden çıkarıldığından bahisle davanın reddi yönünde karar verilerek önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır........ gerekçesiyle açıklanan nedenlerle Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli 2018/659 E. ve 2020/81 K. sayılı kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, TBK 19.maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları 6098 sayılı TBK 19'a ve İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılabilir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/309 ESAS (DERDEST DOSYA) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi ara kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Dava TBK m.19 ve İİK 277 vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davasıdır. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, Kadirtepe Mevki., Hadımköy Mah., 260 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz tapu kayıtları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmesi üzerine mahkemece 06/09/2022 tarihli tensibin 19 numaralı ara kararı ile talebin teminat mukabilinde kabulüne karar verilmiştir....
Maddesine göre de "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz." HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme yapmak Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesine ve davanın ileri sürülüş şekline bakıldığında eldeki dava TBK 19. Maddesine dayalı tasarrufun iptali davasıdır....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; davanın hem İİK 277 göre tasarrufun iptali hem de TBK madde 19 a göre muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali talebiyle açıldığını, davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali olarak nitelendirmesi durumunda mahkemece İİK 277 ve devamı maddelerine uygun olarak tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı TBK 19'a dayalı olarak nitelendirmesi halinde ise TBK 19'a dayalı davalarda olması gereken şartların olup olmadığı değerlendirilmesi gerektiğini, ancak yerel Mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi gerekli araştırma da yapılmadığını, Yerel Mahkeme tarafından dosya TBK 19'a dayalı iptal davası olarak nitelendirildiği ve dosyanın esasına girilmesinin hukuka uygun olduğu kabul edildiği takdirde eksik inceleme neticesinde hüküm tesis esildiğinin kabulü gerektiğini, Davalı tarafından taşınmazın cebri icra yolu alındığı belirtilmişse de devir alan tarafından bu husus ile ilgili...
Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava kavramı içinde değerlendirilemeyeceğinden, 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalacağından bahisle karşı görevsizlik kararı verdiği, bunun üzerine dosyanın merci tayini için dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Dava, İİK'nın 277. ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da " iyi niyet kurallarına aykırılık " nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını, dolayısıyla, o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
Mahkemece davanın muvazaa ile borçlunun alacaklılarını zarara uğratma kastıyla hareket ettiği iddiasıyla tasarrufun iptali davası ve taşınmazın uyuşmazlık konusu olmadığı, tasarrufun iptali davasının amacının tasarrufun paraya çevrilmesi suretiyle alacağın tazmin edilmesi olduğu değerlendirilerek tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu hali ile davacının istinaf talebinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, incelemeye konu tedbire ilişkin davanın hem aile konutu hukuksal nedenine dayalı (TMK,194) hem de muvazaa hukuksal nedenine dayalı (TBK,19) tapu iptal ve tescil davası olduğu hususu da gözetilerek davacının ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi ve verilecek karar gerekçesinin karışıklığa mahal vermemek için hangi hukuksal sebebe dayandığının denetime açık olacak şekilde gerekçelendirilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....