ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/291 ESAS SAYILI ARA KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali ( TBK 19 ve İİK 277 v.d.) KARAR : İzmir 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/08/2022 tarihli 2022/291 Esas sayılı ara kararına karşı, davacı vekili tarafından İstinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ve davalı Ahmet Bağcı'nın boşanma aşamasında olduklarını, taraflar arasında İzmir 19....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
borçlunun maliki bulunduğu taşınmazları 29.01.2015 tarihinde kardeşi olan diğer davalıya devrettiğini, bu devirler açıkça muvazaalı olup TBK 19.madde hükmü gereğince geçersiz olduğunu, Yargıtay'ın konuya ilişkin içtihatları uyarınca İİK 283. maddesi kıyasen uygulanarak kendilerine icra ve satış hakkı verilmesini talep ettiklerini, TBK madde 19 uyarınca genel hükümler uyarınca açılan muvazaa davasının tasarrufun iptali davasından ayrıştığı birkaç önemli husus bulunduğunu, muvazaaya dayalı davalarda herhangi bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi mevcut olmadığını, muvazaa davalarında aciz vesikası dava şartı olmadığını, muvazaa davalarında tasarrufun borcun doğum tarihi ile bağlantısı bulunmadığını, muvazaa davalarında icra dosyasının varlığı ve kesinleşmesi dava şartı olmayıp, borçludan alacaklı olunduğunun ispatlanılmasının yeterli olduğunu, dava konusu tasarrufların İİK 278/ııı-1 uyarınca batıl olduğunu, dava konusu tasarrufların iik 280 uyarınca iptali gerektiğini, davalı/borçlu...
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasına ilişkindir. 1-Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK.'nın 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK'nın 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının bu seçimlik haklarından BK'nın 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde sabittir. Davacının bu davayı açmaktaki asıl amacı, muvazaalı olduğunu iddia ettiği işlemin iptali ile borçludan olan alacağını tahsil etme imkanını elde etmesi, diğer bir ifade ile İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının temliki üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi hakkını elde etmesidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Muvazaaya Dayalı Tasarrufun İptali (TBK. 19. madde) istemine ilişkindir....
Öte yandan gerek, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları, gerekse TBK'nın 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Borcun doğumundan kasıt ise borçlu hakkında başlatılan takibin tarihi değil, takibe esas olan borcun doğduğu tarihtir. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. 9. Somut olayda, davacı banka ile davalı T5 arasında düzenlenen bireysel kredi sözleşmesi 05/10/2017 tarihli olup, dava konusu Malatya İli Battalgazi İlçesi Cevherizade Mah. 9 ada 10 parselde kayıtlı 9 nolu bağımsız bölümün ise 10/11/2015 tarihinde devredildiği anlaşılmaktadır....
Mahkemece, İİK anlamında tasarrufun iptali anlamında tasarrufun iptali davası açabilmek için borçlu hakkında aciz vesikası alınması dava şartı olduğunu ve davacı tarafından dosyaya böyle bir belge sunmadığı ve icra dosyasında da rastlanmadığından davanın bu sebepten reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın muvazaa iddiasını ispatlayamadığını aksine davalı tarafın bankadan yaptığı ödemelere ilişkin dekontlar ile satış bedelini yatırdığını ispatladığını,davalı tanıkları da davalının kardeşi ...'ın zor durumda olduğundan, borçları bulunduğundan satış yaptığını ve kardeşi olan davalının da bunu kabul ederek taşınmazı satın aldığını doğruladığından açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TBK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır....
Mahkemece, davacının talebinin taraflar arasındaki muvazaanın tesbitine ilişkin olduğu, muvazaa olgusunun HMK'nun106/2-3 maddesine göre maddi vakaların tek başına tesbit davasının konusunu oluşturmayacağını, iş akdine dayalı alacağın tahsilini sağlamak amacına yönelik olarak muvazaanın iddiası için tek başına tesbit davacı açılamaycağından bahisle davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerek...'nun 277 maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında gerekçe BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan danışıkli işlemin iptaline ilişkin davada asıl amaç alacağın tahsilini sağlamaktır. Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK 283/1 maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır....
Maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dava İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, iptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nın 6. maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Kanun’un 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nın 12. maddesinin uygulanma imkanı yoktur....
TBK'nın 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde davacının tasarruf üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20390 E, 2017/7012 K016/11791 E, 2017/7010 K ve benzer yöndeki içtihatları gibi) TBK 19'a dayalı davalarda muvazaa her türlü delil ile ispat edilebilir. Gerek TBK'nun 19. maddesine gerek İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için davacının borçludan bir alacağının olması ve bu alacağın iptali istenilen işlemden önce doğmuş olması gerekir....