"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tasarrufun iptali istemine ilişkin olarak açılan davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davalının davacıya olan borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından başlatılan takipte haczi kabil mal bulunmaması ve borçlunun davaya konu taşınmazlarını diğer davalılara devrettiği iddiasına dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Asliye Ticaret Mahkemesince, davanın İcra İflas Kanununa göre açılan tasarrufun iptali davası olduğu ve asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari ilişkiden kaynaklandığını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Maddesi gereği iptal davası açabilmesi için elinde kesin veya geçici bir aciz belgesi bulunması gerekir. Bu bir dava koşuludur. ve hakim re'sen araştırmak zorundadır. Öte yandan haczi kabil ve borca yeter derecede başkaca mal bulunmadığı takdirde bu konuda düzenlenecek haciz tutanağının da aciz belgesi yerine geçeceği aynı kanunun 105. maddesi hükmü gereğidir. (Yargıtay 17. H.D. 18/10/2010 tarih 2010/3843 Esas 2010/8423 Karar) 1- Somut olaya gelindiğinde davacı varlık yönetimi dava dilekçesinde İİK 277 ve TBK 19 maddelerine dayanmakla, TBK 19. Madde gereği aciz vesikasına gerek bulunmasa da, İİK 277 gereği İİK 105. Madde gereği aciz vesikası varlığı davada bulunmalıdır. Ayrıca davacı alacağının doğumu tasarruftan önce olmalıdır....
TBK'nın 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde davacının tasarruf üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20390 E, 2017/7012 K016/11791 E, 2017/7010 K ve benzer yöndeki içtihatları gibi) TBK 19'a dayalı davalarda muvazaa her türlü delil ile ispat edilebilir. Gerek TBK'nun 19. maddesine gerek İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için davacının borçludan bir alacağının olması ve bu alacağın iptali istenilen işlemden önce doğmuş olması gerekir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde hem İİK'nin 277 vd maddelerine hem de TBK'nın 19. maddesine dayanılmış olduğunu, açıkça muvazaa iddiasında bulunulduğunu belirterek, davanın TBK'nın 19. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Davacı vekilinin istinaf itirazları ve HMK'nın 355. maddesi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda; Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davaya konu tasarrufların 08.04.2015 ve 03.04.2015 tarihlerinde yapıldığı, bu nedenle dava tarihine kadar beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır....
TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen genel muvazaa iddiasına dayanılmakla yerleşik Yargıtay uygulamaları uyarınca İİK'nun 277 vd maddeleri kıyasen uygulanacaktır ve muvazaaya dayalı olarak tasarrufun iptali talep edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla davalı eski eşin diğer davalıya devrettiği malvarlığı yani ihtiyati tedbir konulması istenen taşınmaz uyuşmazlığın konusu değildir. Tasarrufun iptali davalarında verilecek geçici hukuki koruma kararı ihtiyati hacizdir ve şartları bulunduğu takdirde davacı, her zaman mahkemesinden İİK'nun 281/2 maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. HMK'nın 389 ve izleyen maddelerine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığına göre mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması ve bu karara karşı yapılan itirazın reddedilmesi hatalı olmuştur. Davalılar vekillerinin istinaf başvuruları yerindedir ve kabulü gerekir....
nın 277. ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasıdır. Tasarrufun iptali davasında TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığından (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/17-2389 esas 2016/129 karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20437 esas 2019/8861 karar sayılı ilamları) mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM....
HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca, olmadığı takdirde TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalar İİK'nın 282. maddesi uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişiler aleyhine açılır. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinde, davalı borçlu T6'ın dava konusu Edirne ili, Merkez ilçesi, Kirişhane mahallesi, 5758 parselde kayıtlı dükkan nitelikli taşınmaz üzerindeki 1/4 hissesini 30/05/2016 tarihinde davalı kardeşi T6'a sattığından bahisle tasarrufun iptalini talep etmiş ise de dosyada bulunan dava konusu taşınmaza ilişkin 30/05/2016 tarihli 7849 yevmiye nolu resmi senedin incelenmesinde, davalı T6'ın 1/4 hissesini dava dışı Ümit Yaşar Yörük'e sattığı anlaşılmıştır....
davalılara devredildiğini, davalı Muharrem'in yine 16/04/2014 tarihinde dava konusu yapılmayan 10 adet iş yeri vasıflı taşınmazı elden çıkarttığını, dava konusu taşınmazların devirlerinin mal kaçırma kastı ile yapıldığının açık olduğunu, ayrıca devir işlemlerinin bedelde muvazaa olması nedeniyle TBK m. 19 gereğince iptali gerektiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların devrine ilişkin tasarrufların İİK'nın 277 ve devamı maddeleri ile TBK m. 19 gereğince iptaline karar verilerek Bakırköy 7....
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; bağışların 11/12/2014 tarihinde gerçekleştiğini, borcun iptali istenen tasarruftan sonra doğmuş olduğunu, İİK'nun 284 maddesi uyarınca iptal davası hakkının batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşeceğini, bağış tarihinden davanın açılış tarihine (21/08/2020) kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın usulden reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; taşınmazların T4 tarafından 11/12/2014 tarihinde diğer davalı T3 bağışlandığı, eldeki davanın 21/08/2020 tarihinde açıldığı, iptali istenen tasarrufların bağış tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir....
Davacı vekili tarafından mesleki mazeret bildiren dilekçenin inceleme duruşmasının yapıldığı 19/9/2022 günü saat 10:10'dan önce saat 09:18:33'te Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden hazırlanarak gönderilen ve duruşma tutanağı içeriğinde yer verilmeyen mesleki mazeret dilekçesinin, UYAP kayıtlarına göre 10:17:58'de biten duruşmadan sonra mahkemenin zabıt kâtibi tarafından 10:30:28'de okunduğu anlaşılmış olmakla birlikte, HMK'nin 150 nci maddesi uyarınca işlem yapılmadığının anlaşılması karşısında, davacı vekilinin bu konuya yönelen istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Gerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK) 277 vd. maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında gerekse muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali davalarında, davacının borçludan gerçek bir alacağının var olması dava şartlarındandır....