Maddesinde bulunan ihtiyati haciz kararının kaldırılması taleplerinin reddine ilişkin ara kararın iptali ile ihtiyati haciz kararının devamına ilişkin ara kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararının iptalini talep etmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı - Terditli BK 19.) istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2022 tarihinden itibaren geçerli 1047 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 3. Hukuk Dairesi iş bölümünün 10. maddesinde; "İcra İflas Kanunu ve 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'ne aittir....
Davacı İİK 277. ve devamı maddelerine dayalı olarak davalılar arasında yapılan satış işleminin tasarrufun iptali olmadığı taktirde TBK 19 gereği iptal istemine istemiştir İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyi niyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davasıdır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından davalıların birbirini tanıdığı ileri sürülerek istinaf edilmiştir. Davanın, niteliği itibariyle malvarlığına ilişkin olduğu ve konusu oluşturun hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada 6100 sayılı HMK’nin 120. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 26., 27., 28., 30. ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirilmesi ve gerekli olan harcın alınması gerekir. Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarına göre tasarrufun iptali davalarında dava değerinin takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise kat'i aciz belgesindeki miktar) ile iptali istenen tasarrufun; tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer olduğu açıktır....
Müdürlüğü'nün 2009/14777 (yenileme ile 2012/828 esasını almıştır) sayılı ... dosyasında tespit edilmiş bir aciz vesikası bulunmadığı bu bakımdan tasarrufun iptali davası ön şartlarının oluşmadığı,bedel farkının da bulunmadığı ayrıca TBK 19 gereğince yapılan değerlendirmede de davalı ...’nın diğer davalı borçlunun annesi olması dolayısıyla muvazaalı olduğu ancak diğer davalılar yönünden muvazaanın ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; davacı tarafta yer almayan ...’nun gerekçeli karar başlığında gösterilmesi doğru değil ise de bu eksiklik mahallinde düzeltilebilir maddi hatadan kaynaklı olup bozma sebebi yapılmamıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava, İİK.'...
ye devri suretiyle yapılan tasarrufun iptalini, taşınmazın...tarafından davalı dışı dördüncü kişiye devredildiği 13.07.2012 tarihindeki değerinin tespiti ile tespit edilecek miktarın davalı ...'den alınarak müvekkili bankaya ödenmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, müvekkili aleyhine açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, taşınmazın muvazaalı olarak satıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, taşımazın satın alma bedelinin düşük olmasının sebebinin belediye rayiç bedelinin kullanıldığını, müvekkilinin dava ve diğer davalı ... ile bir ilgisinin bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, salt bilirkişi raporu ile belirlenen bedel ile işlem esnasında gösterilen değer arasındaki orantısızlığın ve aşırı farkın tek başına TBK nun 19....
Noterliğinin 22/07/2019 tarih ve 9485 yevmiye numaralı alacağının temlikine dair tasarruf üzerine 144.167,22 TL bedel üzerinden %15 teminat yatırılması halinde ihtiyati haciz KONULMASINA," karar verilmiş, 10/12/2021 günlü bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen 03/02/2022 gün 2022/42 Esas - 2022/89 Karar sayılı ilamla; "Dava, İİK'nun 277 ve devamı madde hükümleri ile TBK'nun 19.madde hükmüne dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir....
Tasarrufun iptali davalarında, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda ve HMK'da özel bir yetki kuralı öngörülmemiştir. Hal böyle olunca, yetkili mahkemenin tayininde 6100 sayılı HMK'nın yetkiye ilişkin hükümlerinin olaya uygulanması gerekecektir. İptal davasının konusunu taşınmaz oluştursa bile, bu dava nitelik itibariyle aynî bir dava olmayıp, şahsî bir davadır. Bu nedenle, iptal davasında HMK 12. madde hükmü uygulanamaz. Bu durumda, genel kural olan HMK 6. madde hükmü olaya uygulanmalıdır. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesine göre, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Öyleyse, tasarrufun iptali davalarında yetkili mahkeme, davalı veya davalıların yerleşim yeri mahkemesidir. Borçlu ile üçüncü kişinin yerleşim yerleri farklı ise, iptal davası, davalılardan birinin yerleşim yerinde de açılabilir. (Benzer yönde Yargıtay 17....
Dava, İİK 277 madde ve devamına göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nın 281/2. maddesi "Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez." amir hükmünü içermekte olup, taraflar arasındaki dava, davalılar arasındaki tasarrufun, İİK'nın 277 ve devam maddeleri uyarınca iptali talebine ilişkin olup, tasarrufun iptal şartlarının oluşup oluşmadığı yargılama ile belli olacaktır. Bu itibarla; ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar yerinde bulunduğundan, davalı İber Alışveriş Merk... Tic. Ltd.Şti. vekilinin ihtiyati hacize itirazın reddi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur....
Mahkemece, davacı vekilinin hem tasarrufun iptalini hem de B.K.nun 19 md.ye dayalı muvazaa nedeniyle işlemin iptalini istediğini bildirdiğinden, işlemin yapıldığı tarih itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğunu dosyadaki belgelerle kanıtlayamadığı için B.K.nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle işlemin iptalini isteme hakkının bulunmadığı, yine İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptalinin de davalılar arasındaki tasarrufun borçtan önce yapılmış olması nedeniyle istenemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Davacı vekili tarafından her ne kadar mahkememize dava açılmış ise de; davanın İİK 277. md. gereğince açılan Tasarrufun İptali Davası olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/17-2389 Esas 2016/129 Karar sayılı ilamında özetle, "tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK'nın 19.maddesi gereğince ve İİK'nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK'nın 19.madde gereğince İİK'nun 283.maddesininkıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK'nın 4.maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 Sayılı HMK'nın 2.maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında kalmaktadır", denmiştir....