ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/194 ESAS (DERDEST DOSYA) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi ara kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava dışı T6 olan alacağının tahsili amacı ile Bakırköy 14. İcra Müdürlüğü'nün 2019/148 Esas sayılı dosyası ile borçlular aleyhine icra takibi başlattıklarını, borçlu T6 oğlu T4 yetkilisi olduğu davalı namı müstear APR Grup Otomotiv Ticaret Ltd. Şti....
İcra Müdürlüğü'nün 2016/11941 Esas Sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip neticesinde açık artırma ile satıldığı, borçlunun yapmış olduğu bir tasarruf olmadığı, yapılan bu işlemin tasarrufun iptali davasına konu olamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın icra yoluyla satışına ilişkin muvazaa (namı müstear) iddialarının ilk derece mahkemesi tarafından araştırılmadan karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı TMSF vekili, davalı ...’ın yakınları olan ...,... ’nın nam-ı müstear yoluyla edindikleri dava dışı Kanal 6 Radyo ve Televizyon Yayıncılığı Ticaret AŞ deki hisselerinden doğan rüçhan haklarını sermaye artırımı yoluyla ivazsız olarak davalılar ...,... ’e devrine ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalı vekilleri davanın reddini savunmuştur. İlk mahkeme tarafından davanın, 5411 sayılı Kanun’un 142. maddesi kapsamında kaldığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş sonraki Mahkemece de davanın tasarrufun iptaline ilişkin olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dava, nam-ı müstear talepli açılmış tasarrufun iptali davasıdır Borçlunun kendi yaptığı tasarruflar için dava açılması mümkün olduğu gibi parasını kendi verdiği ancak muvazaalı olarak başkası adına tescil edilen mallar için de dava açılması mümkündür. Bu gibi tasarruflar nam-ı müstear olarak adlandırılmaktadır. Nam-ı müstear somut olaya göre bir çeşit muvazaa olabileceğinden her türlü delil ile ispat edilebilir. Somut olayda davalı borçlu aleyhine yürütülen bir ceza dosyasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı borçlunun eşi olan... nin ev hanımı olması, dava konusu gayrımenkulü satın alabilecek gelirinin bulunup bulunmadığının da mahkemece araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece ceza dosyasının bekletici mesele yapılarak ve davalı ... nin dava konusu gayrımenkulü tasarruf tarihinde satın alacak gelirinin bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 1-İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde ve 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile Türk Borçlar Kanunun 19.maddesinde düzenlenen muvaza nedenine dayalı iptal davaları birbirinden farklı davalar olup, farklı hükümlere tabidir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklı lehine bir takım karineler kabul edilmiş ancak bunun yanında bu dava türü 1-2-5 yıllık hak düşürücü sürelere tabi tutulmuş ayrıca alacaklıya aciz belgesi sunma gibi bir takım yükümlükler yüklenmiştir. TBK.nun 19.maddesine dayanan muvaza davalarında ve nam-müstear olarak nitelenen davalarda ise alacaklı bu tür yükümlülüklere bağlı olmadan ve hak düşürücü süreye tabi olmadan davasının açabilme hakkına sahiptir. 2-Yargıtay uygulamalarında TBK 19 maddesinde dayanılarak açılan muvaza davasının kabulü halinde kıyas yoluyla İİK 283 maddesinin ( alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi) uygulanacağı kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi -K A R A R- Dava ...nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca borçlu davalı ...’a ait şirket hisselerinin devrine ilişkin tasarrufun iptali isteğiyle açılmış ise de yargılama sırasında davacı vekili tarafından 19.06.2006 tarihli dilekçe ile davasını ıslah ederek nam-ı müstear davasına çevirdiği, mahkemece davanın nam-ı müstear davası olarak görülüp hükme bağlandığı, iptali istenilen işlemin şirket hisse devri olduğundan hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 11. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 10.5.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğünün 2016/4082 takip sayılı dosyasından yazılan talimat üzerine Acıpayam İcra Müdürlüğünün 2016/312 talimat sayılı dosyası üzerinden 15/08/2017 tarihinde yapılan ikinci ihalede 33.200,00 TL ihale bedeli ile cebri icra yoluyla davalı üçüncü kişi T5'a ihale edilmiş, ihalenin kesinleşmesi üzerine taşınmaz 06/10/2017 tarihinde davalı T5 adına tapuya tescil edilmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının cebri icra yoluyla yapılan satışın muvazaalı olduğuna yönelik bir iddiasının olmadığı, cebri icra yolu ile yapılan taşınmaz devrinin tasarrufun iptali davasına konu edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Kural olarak cebri icra yolu ile yapılan satışlar hakkında tasarrufun iptali veya muvazaa sebebiyle iptal davası açılamaz ise de, alacaklısından mal kaçırmak amacıyla alacak-borç ilişkisi yaratılan durumlar ile ihale alıcısı ile ilgili nam-ı müstear iddialarının bulunduğu durumlarda anılan davaların açılması mümkündür (Yargıtay 4....
Yine kural olarak cebri icra yoluyla yapılan satışlar tasarrufun iptaline konu olmazlar ise de, yukarıda belirtildiği gibi esasen burada cebri satışın değil, namı-ı müstear olarak alıma yönelik tasarrufun iptali talep edilmekte olup, bu şekilde yapılan tasarrufun iptali de talep edilebilir. (Bu konuda 4. Hukuk Dairesinin 2021/1209 E - 2021/4388 K; 2021/1209 E - 2021/4388 K; 17. Hukuk Dairesinin 2018/4980 E - 2020/5955 k sayılı kararları) Somut olayda ise; taşınmazın önce borçlunun arkadaşına, ardından kızına devrinin yapıldığı, ancak sürekli olarak borçlunun kullanmaya devam ettiği anlaşılmakla, Mahkemece yapılan tespitler; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/26629 E - 2022/8672 K sayılı içtihadı ile yukarıda gösterilen içtihatlara, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygundur. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. HMK'nın 355....
O halde, davanın, TBK'nın 19. maddesi kapsamında, nam-ı müstear adı altında gerçekleştirilen tasarrufun iptali davası olarak açıldığının kabul edilerek tarafların delillerinin toplanması, öncelikle nam-ı müstear iddiasının ispatı ve sonrasında tasarrufun iptali davasının koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılması ve değerlendirilmesi sonucunda esas yönünden nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir....
Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptalini ilişkindir. 1-Davalılar vekili tarafından temyize cevap dilekçeleri ile vekalet ücreti yönünden düzelterek onama istemişler ise de, sunulan dilekçenin temyiz esas defterine kaydı olmadığı gibi temyiz harcıda yatırılmadığından reddi gerekmiştir. 2-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 3-Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için diğer dava koşullarının yanında, iptali istenilen tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekir.Somut olayda, tasarruf borcun doğumundan önce gerçekleştiğinden davanın ön koşul yokluğundan reddi durumunda davalı taraf yararına hükmedilecek vekalet ücretinin AAÜT’sinin 7/2 fıkrasındaki göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü...