İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu; Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu'nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277. md) bulunması gerekir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazın akdin yapıldığı 27.05.2009 tarihinde rayiç değerinin 162.000,00 TL olduğu, satışın 36.000,00 bedel üzerinden yapıldığı, İİK'nun 278/2. maddesi uyarınca borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul etmesi karşısında tasarrufun bağışlama hükmünde olduğu, ancak taşınmazın daha sonra 50.000,00 TL. bedelle 4.kişi konumundaki ....'e devredildiği, bu davalının, borçlunun mali durumunu ve zarar verme kastını bildiği veya bilmesi gerektiği hususunun kanıtlanmadığından İ.İ.K'nun 283/2. maddesi uyarınca davanın bedele dönüştüğünden bahisle, üçüncü şahsın satış tarihi 23.02.2010 itibariyle taşınmazın gerçek rayiç değeri 174.000,00 üzerinden üçüncü şahıs konumundaki davalı ...'den (davacının alacağından fazla olmamak üzere) nakden tazmine, davalı ......
Somut olayda, mahkemece davanın tapu iptali ve tescil davası olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de kurulan hüküm gerekçe içermediği gibi, hukuki değerlendirmenin de hatalı yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğu kabul edilerek öncelikle dava koşulları yönünden inceleme yapılması, dava koşullarının varlığı halinde de dava konusu 13.3.2008 tarihli tasarrufun İİK'nun 278,279,280 maddeler gereğince, 13.5.2008 tarihli tasarrufun da İİK'nun 280.madde gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..., ... ile ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 7.6.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkememizin ---- Karar sayılı kararı ile bu dosyanın davalısı/asıl dosyanın davacısı müflis ----tarihinde davalı ---- yaptığı --- tutarlı--- ile ilgili işlemin ve tasarrufun iptaline, bu tutarın avans faizi ile birlikte davacı iflas masasına iadesine karar verilmiş, aynı kararda birleşen----davalı müflis---- Tutarında borçlu olmadığının tespiti isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karar asıl davada davalı-birleşen dosyada davacı --- tarafından -------- edilmiştir. -----Karar sayılı ilamı ile; "Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı T3 vekili tarafından istinaf edilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir....
Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön koşullarının bulunması halinde ise İİK'nin 278, 279 ve 280'inci maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK'nin 278'inci maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır....
Davacı vekili mahkemeye hitaben sunduğu 04/10/2022 günlü dilekçeyle her ne kadar talep gereğince iptal isteğine konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmuş ise de dava konusu taşınmazın davalılar adına kayıtlı olmaması nedeniyle ihtiyati haciz işleminin uygulanamadığını belirterek eldeki davada nakden tazminatta talep edildiğinden, davalıların menkul ve gayrimenkulleri ile bankalar ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Mahkemece davacı vekilince sunulan 04/10/2022 günlü bu dilekçedeki yeni talep değerlendirilerek verilen, 07/10/2022 günlü ara kararla, davanın tasarrufun iptali davası olduğu, tasarrufun iptali davalarında ihtiyati haczin sadece tasarrufa konu menkul- gayrimenkullere ilişkin olarak verilebileceği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. 07/10/2022 günlü bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur....
Dava İcra İflas Kanununun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının davasını 24.11.2009 tarihli dilekçesi ile bedele dönüştürmüş olmasına, davalı borçlu ile davalı ... arasındaki tasarrufun İİK 279/2 ve 280/1 maddelere göre iptale tabi bulunmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-İİK'nin 283/2 maddesi gereğince dava bedele dönüştüğü takdirde davalı üçüncü kişi dava konusu taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri nispetinde takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak nakden tazminata mahkum edilir. Borçlu hakkındaki takip devam ettiğinden davalı 3.kişinin ödemek zorunda kaldığı tazminata ayrıca faiz yürütülemez. Somut olayda davalı 3.kişi ...'...
Dava; İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali davası olup, yargılama sırasında 3.kişi davalı tarafından tasarruf konusu taşınmazın elden çıkartılması nedeniyle, İİK'nun 283/2 maddesi uyarınca davalı 3.kişinin bedelden sorumlu tutulmasının istenildiği görülmüştür. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir....
İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinden; Karar gerekçesinde, dava ön şartları incelenmeden, davanın esası hakkında karar verildiği, dava şartlarının ayrı ayrı irdelenmediği görülmektedir. Üstelik, dava konusu taşınmazın davalı-3.kişi elinden çıktığı yargılama sırasında belirlendiği halde ve dava dilekçesinde taşınmazın devri nedeniyle tazminat taleplerinin olduğu belirtildiği halde, infaz kabiliyeti olmayacak şekilde, dava dışı başka bir kişi üzerinde bulunan taşınmaz için tasarrufun iptaline karar verildiği ve davacıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanındığı görülmüştür....