Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ödeme emirlerinin iptal edildiği ve davalı ... adına bir vergi borcunun kalmadığının anlaşılmış olmasına, davanın 6183 sayılı Kanun’un 24 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu nitelemesinin yapılmış olmasına göre Kanun’un 26. maddesinde 27, 28, 29 ve 30 uncu maddelerde sözü geçen tasarrufların vukuu tarihinden beş yıl geçtikten sonra mezkur maddelere istinaden dava açılamayacağı hükmüne de yer verildiğinin dikkate alınmasında ve bu maddede belirtilen sürenin hak düşürücü süre olduğu ve resen nazara alınması gerektiği, somut olayda tasarrufun 27/11/1998 tarihinde yapıldığı ve davanın açıldığı 30/11/2005 tarihine kadar da anılan maddedeki sürenin geçmiş olduğunun açık bulunmasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA...

    Mahkemece, davanın 6183 sayılı Yasanın 24.maddesinden kaynaklanan tasarrufun iptali davası olduğu, davanın genel mahkemelerde umumi hükümlere göre bakılması gerektiğinden olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 19.12.2005 gün ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 140.maddesi gereğince davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına 01.12.2015 günü oybirliğiyle karar verilmiştir....

      Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve aşağıdaki bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Bu tür davaların dinlenebilmesi için diğer dava koşullarının yanında, iptali istenilen tasarrufun bir tarafının hakkında kesinleşmiş bir takip bulunan borçlu olması gerekmektedir. 6183 Sayılı Kanunun 35.maddesine göre limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlenmiştir. Somut olayda, dosya içerisindeki belge ve davacı idarenin verdiği cevaplardan, vergi borcunun ... Elektronik Bilgisayar Gıda İnşaat Tek. Tic. Ltd.'ne ait olduğu, diğer davalı ...'...

        Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, kamu alacağı veya kurum alacağı nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için kamu alacağı borçlusuna tebliğ edilmiş olmasına karşın yasal süre içerisinde itiraz edilmemesi veya yaptığı itirazın vergi mahkemesince reddedilmesi üzerine kesinleşmiş ve ödenmemiş bir kurum veya kamu alacağının bulunmasının gerekmesine, somut olayda kamu alacağı borçlusu ...'...

          iptali istemine ilişkindir. 136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın 370/2 md....

            Dava 6183 Sayılı Kanun’un 24 vd maddelerine davayı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Borçlu ile 3. kişi durumundaki boşandığı eşi davalı ... arasında, borcun doğumundan sonra açıldığı anlaşılan boşanma davasında sunulan protokolün mahkeme tarafından uygun bulunması sonucu dava konusu devirler gerçekleştirilmiştir. Ne var ki yapılan protokol içeriğine göre vergi borçlusu davalı ... tüm mal varlığını boşandığı eşe devretmiştir. Yıllarca devam eden bir evlilikte, boşanmanın nedeni tanık beyanında belirtilen sebep bile olsa edinilmiş malların paylaşımında borçlunun, kendine hiç mal bırakmayan ve boşandığı eşine 8 taşınmaz ile 3 aracı veren sözleşmeyi imzalaması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir....

              Mahkemece, borçlunun vergi borcunun doğumundan sonra, kardeşine yaptığı hisse devrinin bağış niteliğinde olduğundan iptali gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm Mehmet tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 23-24 maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ...'in temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 658,80 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'ndan alınmasına 11/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Aciz belgesinin varlığı sadece İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davaları için önkoşul olup 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davaları için ibraz edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Gerek 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı, gerekse İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasının görülebilirlik koşullarından biri, mahkemece de belirlendiği gibi alacaklı tarafından borçlu aleyhine yapılan icra takibinin kesinleşmiş olmasıdır. Somut olayda davalı borçlu hakkında 6183 Sayılı Yasa gereği çıkarılan ödeme emri idare mahkemesinin kesinleşen kararı gereğince “ davacı ... ile aralarında vekalet ilişkisi bulunan idarenin, sözkonusu zararı alacak davası olarak tahsil etmesi gerekirken 6183 Sayılı Yasa uyarınca ödeme emri düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğu” gerekçesiyle iptal edilmiştir....

                  Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Yasa’ya dayalı olarak açılan tasarurfun iptali davaları da İİK’nun genel hükümlerine göre açılan tasarrufun ipali davaları gibi, tasarurfun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması ve amme borçlusu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gerekir. Ancak borcun doğumu takibin kesinleşme tarihi değil takibe konulan vergi borcunun yasal olarak ödenmesi gereken zamandır. Somut olayda, davalı borçlu şirket hakkındaki 2008 yılında doğan vergi borçları ile ilgili olarak 20.09.2008 tarihinde takibe geçilmiş, ödeme emri 29.06.2009 tarihinde tebliğ edilerek takip kesinleşmiştir. İptali istenilen tasarruf ise borcun doğmundan sonra 11.02.2009 tarihinde gerçekleşmiştir....

                    Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanununun 88/19. maddesinde “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir.” denilmiştir. Somut olayda daha önce iş mahkemesi sıfatıyla verilen karar Yargıtay .....Hukuk Dairesinin 07.02.2013 tarih 2011/13883- 2012/1388 sayılı ilamı ile görev yönünden bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve dava dosyası Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Ancak, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, kamu düzeni ile ilgili hususlarda usule ilişkin kazanılmış hak oluşmaz (HGK.nun 29.3.1995 tarih 14/855-242 sayılı kararı)....

                      UYAP Entegrasyonu