Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili, iptali talep edilen tasarrufun takip konusu borcun doğumundan sonra yapılması gerektiğini, dava konusu alacağın doğduğu tarihin tasarruf tarihlerinden sonra 10/07/2009 tarihi olduğunu, dava konusu taşınmazlara ilişkin tasarruf tarihlerinin ise daha önce olduğunu,davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle reddini talep ettiklerini, davanın süresi içerisinde ikame edilmediğini, 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde açılmayan iş bu davanın reddini talep ettiklerini, İİK' nda tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için dava şartlarının emredici hükümlerle belirlendiğini, davacı tarafından ikame edilen davanın tasarrufun iptali davası olduğunu, müvekkili şirket ile birleşen Pupa Gayrimenkul Kiralama ve Yönetim Hizm....
Bu karara karşı davacı vekili, dava konusu taşınmaza ihtiyati haciz konulmaması halinde işbu taşınmazın davalılarca elden çıkarılabileceğini ve müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlar ile karşı karşıya kalabileceğini, davanın TBK'nın 19. maddesine dayalı muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davası olması nedeniyle icra takibinin kesinleşmiş olmasının dava şartı olarak aranmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava; TBK'nın 19. maddesi kapsamında tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve gerek İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davası olsun gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olsun dava ön koşulu iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerektiği, somut olayda bu koşulun gerçekleşmediği gibi tasarrufun iptali davası için İİK'nun 280.madddesindeki 5 yıllık sürenin de geçmiş olduğu, BK'nun 19.maddesi için ise ön koşul olmadığı gibi davanın esasına girildiği ve davalıların muvazaalı işlem yaptıklarının ispatlanmamış bulunmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 3,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 09/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın tasarrufun iptali davası olduğu, bu davanın görülebilmesi için aciz belgesinin sunulması gerektiği, davacının bu belgeyi sunmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nun 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- İİK.nun 277. ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında tasarrufta bulunan kişi hakkında yapılmış bir icra takibinin bulunması gerektiği halde davada davalı borçlu olarak gösterilen ... aleyhine yapılmış bir icra takibinin bulunmamasına ve iş bu dava dosyası ile birleştirilen davanın alacak isteğine ilişkin bulunmasına göre dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp BK.nun 18. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa nedeniyle iptali davası olmakla hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 17.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın muvazaa nedeni ile tapu iptali ve tescil davası olduğu, yetkili mahkemenin taşınmazın bulunduğu yer olan Urla Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, Urla ilçesi, 837 ada 37 parselin davalı ... tarafından diğer davalı ...'e muvazaalı olarak satıldığı iddiası ile tapunun iptali ve davalı ... adına tescili, olmadığı takdirde tasarrufun iptali istemine ilişkin davada öncelikli talep, tapu iptali ve tescili olup taşınmazın aynına ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 12/1 maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi kesindir. Bu durumda uyuşmazlığın, taşınmazın bulunduğu Urla Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Mahkemece asıl ve birleşen davanın hukuki nitelendirmesi İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali olarak nitelendirilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise hem TBK m.19 hukuksal nedeni hem de İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali hukuksal nedeni değerlendirilerek karar verilmiştir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....
Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, davacı talebinin İİK'nun 277 ve 278/2.maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu davaların TTK 4. ve 5.maddelerinde sayılan ticari davalardan olmadığı, eski BK'nun 18.maddesinde düzenlenen muvazaa temeline dayalı borçlunun 3.kişilerle danışıklı yaptığı işlemlerin İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince iptali işlemine ilişkin olup muvazaa temeline dayalı davaların ticaret mahkemesinin görev alanına girdiğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığından genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin iş bu uyuşmazlığın çözümünde HMK'nun 1.ve 2.maddelerince görevli olduğu gerekçesiyle TTK 5/3 maddesi ile HMK'nin 1, 2, 20, 114/3, 115.maddeler gereğince dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., Yatak ve Mobilya San. AŞ. ve ... San....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 21/01/2021 NUMARASI: 2020/208 2021/34 DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tasarrufun iptali talebine ilişkindir. İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesince, "......