Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 06.07.2011 günlü dava dilekçesiyle murislerinden kalan ve zilyetliğinde bulunan taşınmazlarının kadastro sırasında .... Köyü 104 ada 2 ve 105 ada 1 nolu orman parselleri içerisinde bırakıldığını iddia ederek bu bölümlerin iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece; 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin 1. fıkrasına göre kesinleşen orman kadastrosunun iptalini, ancak tapulu taşınmazlar yönünden tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde isteyebileceği, zilyetliğe dayanılarak iptal istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/311 E - 2012/268 karar sayılı 17.04.2012 tarihli iptal-tescil kararının, davacı ... tarafından ... aleyhine açılan ve kabul ile sonuçlanan muris muvaazası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasının sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla hile ile alındığı iddiasıyla açılan HMK'nın 376. maddesine dayalı yargılamanın iadesi talebine ilişkindir. HMK'nın 375. maddesinde 12 bent halinde yargılamanın iadesi sebepleri sayılmış, ayrıca 376. madde de taraflar dışında 3. kişilerin yargılamanın iadesini istemesi durumu düzenlenmiştir. HMK'nın 376. maddesine göre yargılamanın iadesi, HMK'nın 375. maddesindeki sebeplerden farklı olarak davanın taraflarınca değil, onların alacaklıları veya halefleri tarafından istenilebilmektedir. Bununla davanın tarafı dışındaki kişiler, tarafların davada muvaazalı hareket ettiklerini ileri sürerek kesin hükmün iptalini istemektedirler....

      Dosyanın maddi hata ile Dairemize gönderildiği anlaşılmakla Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 günü yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca,, “Kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında açılan tescil ile bu nitelikteki taşınmazların daha sonra her ne suretle olursa olsun tapuya kaydedilmesi nedeniyle (imar mevzuatına göre oluşturulan tapu kayıtlarına karşı açılan tapu iptali ve tescil davaları hariç) bu taşınmazlar hakkında açılan tapu iptali ve tescil davaları sonucu verilen..." hüküm ve kararlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.)...

        İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, TMK’nun 713/2. fıkrasında yazılı üç hukuki sebepten biri olan "...ölüm..." hukuki sebebine dayalı olarak ve tapu kütüğünün bu nedenle hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir taşınmazın tamamının veya belli bir payının koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de, TMK'nın 713/2. maddesidir....

          Davacılar zilyetliğe dayanarak dava açmışlar; davalılar ise dava konusu taşınmazın tespitinde esas alınan tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece, davacıların imar-ihyaya dayanarak tapu iptali ve tescil davası açtıkları, yargılama sırasında davalıların dayandıkları tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği ve dava konusu taşınmazlarda zilyet olduklarını beyan ederek dava sebebini değiştirdikleri, buna davalıların muvafakat vermedikleri ve tapulu taşınmazlarda imar ve ihyanın mümkün olmadığı belirtilerek, dava konusu taşınmazlar için açılan davanın reddine ve davayı takip etmeyen bir kısım davacılar hakkında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacılar dilekçelerinde, dava konusu taşınmazların murisleri...'den geldiğini belirterek dava açmışlardır. Murisleri...’nin terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir....

            İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, tapulu 2/B alanlarına ilişkin olarak 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; " Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır....

              Hemen belirtmek gerekir ki; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla, sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği -dolu pafta sistemi- genel ilke ile bağdaşmaz....

                Mahkemece, tapulu bir taşınmazın veya üzerindeki bağımsız bölümün haricen satış ve devrinin geçerli olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık konusu bağımsız bölümün üzerinde yer aldığı 836 ada 87 parsel davalı Mehmet ile davada taraf durumunu almayan 3. kişiler adına paylı olarak tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Davacı vekili, bu parsel üzerinde yapılan binada yer alan bağımsız bölümü satın aldığını ileri sürerek İptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Tapulu taşınmaz üzerindeki bir bina ve bağımsız bölümler TMK.nun 684. maddesi hükmü uyarınca bütünleyici parça niteliğindedir. Aynı Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddesi hükümlerine göre; tapulu bir taşınmazın devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır. Resmi memur önünde yapılmayan sözleşme hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz....

                  DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, çekişmeli taşınmazların orman vasfında oldukları iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. HMK’nın 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca; HMK'nın 357. maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz" kuralı nazara alınmıştır....

                  İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre; tapulu 2/B alanlarına ilişkin olarak 6292 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin; "İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya re'sen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde; a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır....

                    UYAP Entegrasyonu