ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/03/2019 NUMARASI : 2018/146 2019/322 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalıların Malatya İli Yeşilyurt İlçesi Kaynarca Mah....
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “Dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Kişisel borç doğuran bir sözleşme olması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 2.11.2004 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 2.3.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, 10.07.1978 tarih 4246 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile satışı vaad edilen 1073 parsel sayılı taşınmazdaki davalılar paylarının iptali ile adına tescilini talep etmiş, Davalı ... davayı kabul etmiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiş, yerel mahkemece satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.04.2013 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalılar ile dava dışı ... arasında noterde yapılan 06.06.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıların 386 parsel sayılı taşınmazdaki tüm hak ve paylarını ...'a satmayı vaadettiğini, ...'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davacının davası, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kesin hüküm olduğu gerekçe gösterilen Akçakale Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/125 Esas, 1990/153 sayılı Kararında davanın kısmen kabulü davacı lehine tapu iptali ve tescile dair hüküm kurulmuş ise de hangi taşınmazlar için tapu iptali ve tescil hükmü kurulduğu belirtilmemiştir. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 18.11.2016 günlü 2547747 sayılı yazısından da anlaşılacağı üzere Akçakale Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/125 Esas, 1990/153 Karar sayılı kararı infaz edilememektedir. Davacı, Akçakale Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/125 Esas, 1990/153 Karar sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil isteminde bulunurken parsel numaralarını belirtmemiştir. Eldeki dosyada ise parsel numaralarını belirterek taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil kararı verilmesini talep etmiştir....
Davacı, davalı ile 11.10.2002 tarihinde yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile davalıya murisinden intikal eden 5873 ada 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini satın aldığını belirterek tapu kaydının iptali ile adına tescilini mümkün olmadığı takdirde taşınmazın değerine tekabül eden 16.948,44 TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı yargılamaya katılmamış, savunmada bulnmamıştır. Mahkemece tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş,ikinci kademedeki tazminat talebine ilişkin olarak bir hüküm kurulmamıştır. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....
Mahkemece, gerek davalı ...’a, gerekse de bu davalı tarafından davalı ...’e satış vaadi sözleşmesine konu hissenin devri sırasında tapuda satış vaadi şerhinin bulunduğu bu nedenle devirlerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminin kabulü doğru olmamıştır. Ayrıca, davalı ... ve ... satış vaadi sözleşmesi şerhinin tapudan terkininden sonra tapu kaydını devralan üçüncü kişiler olup, TMK’nun 1023 ve 1024. maddeleri gereğince de dava konusu hisseyi iktisap ettikleri tarihlerde tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet hakkını edindikleri tarihlerde hakkın doğumuna engel olacak bir husus da bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.05.2005 ve birleşen dosyada 02.09.2005 gününde verilen dilekçeler ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil, menfi tespit, mülkiyetin iadesi, davalı-davacı tarafından birleşen dosyada verilen 19.09.2005 günlü dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptali ve 30.05.2005 tarihli karşı davada ise tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davacı ... tarafından açılan davanın kısmen kabulüne, satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil isteğinin reddine, menfi tespit ve mülkiyetin iadesi isteminin kabulüne, karşı davanın reddine, satış vaadi sözleşmesinin iptaline dair verilen 01.10.2007 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ..., duruşmasız olarak davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 21.10.2008 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Av.... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.11.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.10.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı ... Sigorta Fonu vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı kısmi tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece dava reddedilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir. Dayanılan 11.7.1990 tarihli satış vaadi sözleşmesinin tarafları davacı ile dava dışı ... A.Ş.dir. Satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh konularak kuvvetlendirilmemiştir. Bu hali ile satış vaadi alan alacaklısı sözleşmeden kaynaklanan haklarını taşınmaza sonradan kayden malik olan iyiniyetli kişilere karşı ileri süremez....