WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ... sonucunda İnal Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 296 parsel sayılı 172,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarafların ortak murisi ... adına tespit ve 27.04.1974 tarihinde tescil edilmiştir. Davacı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 29.09.2010 tarihinde tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır....

    in 1964 tarihinde vefat etmiş olup dava konusu taşınmazda iştirak halinde mülkiyet söz konusu olduğunda davacıların taşınmazı devralmalarının mümkün olmadığını, ancak taşınmazın zilyetliğinin fiilen davacılara devredildiğini, bu nedenle zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemesinin düşünülemeyeceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasının istemiştir. 3. Gerekçe ve Sonuç Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 20/03/2020 tarihli ve 2020/268 E. - 2020/525 K. sayılı kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, elde ki davanın kadastrodan önce ki hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olmasına, yine ... mirasçıları arasında elbirliği mülkiyet hükümleri geçerli olmakla bir kısım ... mirasçısı olan ... ve ...'...

      Hukuk Dairesinin 06/10/2021 tarihli ve 2021/979 Esas, 2021/792 Karar sayılı kararı ile davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açılamayacağı, dava tarihi olan 25/11/2020 ile kadastro tespitinin kesinleştiği 14/02/2008 tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ 1. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2....

        Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin 3. fıkrasında "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." düzenlemeleri mevcuttur. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava; Kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı ... Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Mahkemece davacı tarafın davalılar aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil davası yönünden 1993 yılında kadastro tespitinin kesinleşmesi karşısında Kadastro Kanununun 12/3. maddesi gereğince kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak kadastro tespit tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açılamaz hükmü gereği reddedilirken, davacının kök muris Mustafa'nın ölümü sonrasında mirasçıları arasında yapılan taksim iddiasına dayalı olarak açtığı davada paylaşımın ancak yazılı olarak yapılacağı, yazılı taksim sözleşmesi sunulmadığı, kök murisin 1972 yılında ölmesi davacının taksimin 1983 yılından önce gerçekleştiğini iddia etmesi, kadastronun 1993 yılında kesinleşmesi karşısında kadastrodan onceki hukuki sebebe dayanıldığının açık olduğunu belirterek 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm bir kısım davalı ve davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.04.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.03.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle istem reddedilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. Dayanılan 18.07.1978 günlü sözleşme biçimine uygun düzenlenmiştir. Taşınmazın kadastro tespiti 24.05.1970 yılında yapılmış olmakla birlikte itiraz nedeniyle 14.05.1984 tarihindeki kesinleşmiştir....

                Hukuk Dairesinin 10/09/2021 tarihli ve 2021/686 Esas, 2021/1448 Karar sayılı kararı ile davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açılamayacağı, dava tarihi olan 19/08/2020 ile kadastro tespitinin kesinleştiği 24.04.1984 tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ 1. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2....

                  İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların yaklaşık 60 yıldan bu yana babası ve daha sonra babasının vefatı ile kendisinin zilyetliğinde olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında okuryazarlığı olmayan müvekkile bu taşınmazların kendisi adına tescil edildiği kadastro memurları ve aralarında husumet olan o gün ki muhtar tarafından beyan edildiğini, bu beyana güvenen müvekkilin de kadastro tutanaklarına karşı itirazda bulunmadığını ve dava açmadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanun'unun 12/3 maddesi'nin; "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." şeklindeki düzenleme olsa da, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı hükmünü amir olup işbu davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanmayıp müvekkilin kadastro çalışmaları...

                  den veraset ve intikal yoluyla geldiğini, davalının kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazların hepsini kendi adına kaydettirdiği belirterek taşınmazların tapusunun iptali ile adına tescil talebinde bulunmuştur. Bu nedenle uyuşmazlığın kadastrodan önceki sebebe dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, TMK'nın aile ve mal rejimine ilişkin hükümlerin tatbikini gerektiren bir husus bulunmadığı anlaşıldığından davada görevli mahkeme aile mahkemesi değil genel mahkemelerdir. Bu durumda uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince.... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07/11/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu