"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki Kamulaştırma Kanununun 38. maddesine dayanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, Kamulaştırma Kanununun 38. maddesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. Davacı idarenin tapu iptal ve tescil davasına dayanak yaptığı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi Anayasa Mahkemesinin 04.11.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararı ile iptal edilmiştir....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 293 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından temlik edilmediği, davada bedelinin miras bırakan tarafından ödendiğinin ileri sürüldüğü, böylesine bir iddia yönünden 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı anlaşıldığına göre, tapu iptal ve tescil isteğinin reddi doğrudur. Öte yandan bedelin muris tarafından ödendiği iddiası, kanıtlanması halinde tenkis talebine konu olabilir ise de, miras bırakanın 18.12.2002 tarihinde öldüğü, davanın ise 28.09.2009 tarihinde açıldığı gözetildiğinde, TMK’nun 571. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşıldığına göre, tenkis isteği yönünden bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3,15 TL....
Davalı, dava konusu taşınmazın adına kayıtlı olup, açılan tapu iptal ve tescil davasının derdest olduğunu, davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur Mahkemece, açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulle sonuçlandığı davacının taşınmazda kullandığı bir bölümün olmadığı, dava konusu 3 numaralı dairenin davacı tarafından yapıldığı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi ve anılan dairenin davacı tarafından yapılmış olduğu yönündeki talebin kabulüne, binanın kaçak ve imara aykırı olması nedeniyle ecrimisil ve tescil yönündeki talebin reddine karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. .. ..’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, 636 sayılı parselin kök muris ... ...’a ait olması gerekirken kadastro tespiti ile Hazine adına tescil edildiğini, davalı ...’ın babası ... ...’in kadastro tespit işlemine karşı açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasında diğer mirasçıların hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın ... ... adına tescil edildiğini ve ölümü ile de mirası ½ şer pay olarak ... ... ve davalı ... adına intikal ettiğini, ... ... aleyhine açılan davanın kabul edildiğini, ... ... ile birlikte miras bırakan ... ...’un da ... ...’ın mirasçısı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı ... ... mirasçıları aleyhine açılan davanın sübut bulduğu gerekçesi ile kabulüne karar verilmiştir....
Tapu tescil bilgilerine göre taşınmazı satın alan kişinin kötü niyetli olduğu, (tapu kaydındaki tescilin yolsuz olduğunu bildiği) iddia ve ispat edilmediği sürece aleni olan tapu kayıt bilgilerine göre taşınmazı satın alan kişinin kötü niyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığı gibi, taşınmazın değeri ile orantılı olarak tespit edilmiş makul değerden ayrıca indirim yapılması hakkaniyete, davanın mahiyetine ve TMK’nın 1007. maddesine uygun değildir. Sonuç olarak; hatalı ve yanlış olarak verildiği düşünülse dahi yasalar gereğince devlet kurumları tarafından vatandaşlar lehine tesis ve tescil edilen taşınmazlar ile kesinleşmiş mahkeme kararları gereğince vatandaşlar lehine tescil edilen taşınmazlara ait tapu kayıtları, özel mülk halini alma suretiyle kazanılmış hak oluşturacaklarından hiç bir gerekçe ile “yok hükmünde” veya “geçersiz” sayılmaz. Tapu kayıtları bedelsiz olarak iptal edilmez....
Mahkemece taşınmazların vekaletnameye istinaden devredildiği, davalılar arasındaki devir işlemlerine yönelik muvazaa yada kötü niyete yönelik iddiaların ispat edilemediği gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davalı vekil ...’nın satış bedelini davacıya ödediğini kanıtlayamadığı gerekçesi ile bu davalı yönünden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL tazminatın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece ‘...İlhan tarafından temlik nedeniyle bedel ödenmediği gibi davacıya yem verildiği hususununda ispat edilemediği, bu kez taşınmazların davalı ...'ın borcuna karşılık davalı ...'a devredildiği davalı ...'in davacının iradesine aykırı olarak diğer davalı ...'la el ve işbirliği içinde hareket ederek vekaleten davacı taşınmazlarının devri sonucu davacının zararlandırıldığı, davalı ...'ında durumu bilebilecek durumda olduğu saptanmasına rağmen tapu iptal tescil talebinin reddine karar verilerek vekil aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetli değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı,, 415 ada 16 parsel sayılı taşınmazın davalıya muvazaalı biçimde devredildiğini ileri sürerek, yarı payı yönünden tenkis, yarı payı yönünden ise tapu iptal ve tescil isteginde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; tapu iptal ve tescil davasının reddine, tenkis davasının kısmen kabulü ile 996.40 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.75....
Somut olayda, Mahkemece, az yukarıda bahsi geçen bozma ilamı uyarınca, davacı tarafa tapu iptal ve tescil davası açması için süre verilmiş, davacı tarafça Başkale Asliye Hukuk Mahkemesine 2009/172 Esas numarası ile 02/12/2009 tarihinde çifte tapunun iptali için tapu iptal ve tescil davası açılmış, Mahkemece 18/06/2019 tarihli celseye kadar bahsi geçen davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş, 18/06/2019 tarihli celse de, meni müdahale davasında zilyetlik esas alınacağından tapu iptal ve tescil davasının beklenilmesinden vazgeçilerek, dava konusu yerin neresi olduğunun açık bilgilerinin sunulması için taraflara kesin süre verilmiş, verilen kesin süreye rağmen davacı tarafından dava konusu yerin neresi olduğu açıklanmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki, bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğacağı kuşkusuzdur....
Mahkemece, davacılar tarafından imar uygulamasının iptali için dava açılmadığı, İdare Mahkemesince verilen iptal kararının davacılar yararına uygulanmasının mümkün olmadığı, idari yargı kararlarının sadece ilgilileri bağlayacağı gerekçesiyle, "davanın aktif dava ehliyeti olmaması sebebiyle reddine" karar verilmiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....
İdarelerin tapu iptal ve tescil davalarına dayanak yaptığı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin 04.....2003 günlü Resmi Gazete'de yayınlanan kararı ile iptal edildiği, 5998 sayılı Yasa ile de Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi uyarınca taşınmazların idare lehine tescil edilmesinin dayanağı olan yasa hükmü ortadan kalktığından, davanın bu gerçekçe ile reddi yerine yazılı şekilde reddedilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, idare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına, ........2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....