"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, malik olduğu 236 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 237 sayılı parselin yer aldığı alanda dava dışı belediye tarafından yapılan imar uygulaması sonucu kendisine 212 ada 12, davalıya ise aynı ada 11 sayılı parsellerin verildiğini, ancak açtığı dava sonucu şuyulandırma işleminin idari yargı yerinde iptal edildiğini ve böylece imar tescilinin dayanağının kalmadığını ileri sürüp,tapu iptali ve tecsil isteğinde bulunmuştur. Davalı İdare mahkemesi kararının sadece 236 sayılı parsele ilişkin olması nedeniyle davacının dava dışı belediyeye karşı tazminat talep edebileceğini, tapu iptal ve tescil davası açma hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, ALACAK Taraflar arasında görülen davada; Davacı, dava konusu 786 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın bağış yolu ile 07.12.1962 tarihinde adlarına tescil edildiğini, davalı idare tarafından aleyhlerine açılan dava ile taşınmazın 1936 tarihli beyannamelerinde gösterilmediğinden bahisle tapu kaydı iptal edilip önceki kayıt ihya edilerek tapu maliki ... adına tescil edildiğini, akabinde mutasarrıfın mirasçı bırakmada ölümü üzerine taşınmazın mahlulen '' ... '' adına tescil edildiğini, oysa 5737 sayılı Yasanın geçici 7. maddesi uyarınca taşınmazı edinmelerine yasal bir engel bulunmadığını ileri sürerek öncelikle tapu iptal ve tescile, bunun mümkün olmaması halinde taşınmaz değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı vakfın vakfiyesinde dava konusu taşınmazın gösterilmediğini, bu nedenle taşınmazı edinemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalılar aleyhine 10.07.2007 gününde verilen dilekçe ile tazminat ve tapu iptali, tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dava konusu 109 ada 89 parsel sayılı taşınmazı 10.04.1995 tarihinde ihale ile Hazineden satın aldığını ancak ... isimli şahsın açmış olduğu tapu iptali ve tescil davası sonucunda taşınmazın 15.000 m2 kısmının tapu kaydını iptal ettirerek adına tescil ettirdiğini, satın aldığı taşınmazda meydana gelen bu noksanlığın giderilmesi için iptal edilen yere karşılık başka yerden emsal nitelikte bir taşınmazın adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde tazminat verilmesini istemiştir....
ileri sürülerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunulduğuna göre bu davaya bakmak görevinin adli yargıya ait olduğundan işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalı tapu kayıt maliki ...'ın dosya kapsamından TMK'nın 1023. maddesi gereğince iyi niyetli olduğunun anlaşılmasına göre tapu iptali ve tescil talebine yönelik sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; davacı ... dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazların müşterek muris Hacı Mehmet Aykanat'tan intikal ettiği, mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği ve muvazaa iddialarına dayanarak tespit malikleri ve tapu kayıt maliki aleyhine terditli olarak tapu iptal ve tescil, bu istemin kabul edilmemesi halinde ise bedele yönelik dava açmış olup; mahkemece davacının tapu iptali ve tescil talebi yönünden karar verilmesine rağmen bedele yönelik talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir....
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....
Mahkemece, kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle iptal ve tescil davasının reddine, tazminata ilişkin davanın ise kısmen kabulü ile ağaçlar için 1715 TL, ahır için 975 TL olmak üzere toplam 2690 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 227 ada 28 parsel, 21.11.2007 gün 13 sayılı tapu kaydının kapsamında kaldığı açıklanarak kadastro yoluyla Veli Karaca mirasçıları olan davalılar ve dahili davalı adına 3.10.2008 tarihinde tescil edilmiştir. 24.2.1960 gün 287 sayılı tapu Veli Karaca adına kayıtlı iken 21.11.2007 gün 13 sayı ile mirasçıları ve görülmekte olan davanın davalıları ile dahili davalı adına intikal görmüştür. Mirasçılık belgesine göre, tapu maliki 9.11.2002 tarihinde ölmüştür. Mahkemece, iptal ve tescile ilişkin istek bölümünün reddine karar verilmişse de dosya içeriğine uygun düşmemiştir....
Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/269 - 1999/844 sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliğiyle Hazine adına tescil edildiğini, oysa ki, orman kadastrosunun, yapılması mümkün olmayan çok kısa bir süre içinde yapılması nedeniyle mutlak butlanla batıl olduğu gibi kadastro sonuçlarının tapu maliklerine tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediğini ileri sürerek orman tahdidinin iptali ile taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek davacı adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece, orman tahdidinin iptali davasının hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine, mülkiyetin tespiti talebinin ise kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman tahdidinin iptali, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Somut olayda; davacının 1206 ada 83,90,102,109 ve 146 parsel sayılı taşınmazların paylı maliki bulunduğu, Yüreğir Belediyesinin 23.12.1999 gün 4147 sayılı kararı ile ıslah imar uygulaması yapıldığı, ancak Adana 1. İdare Mahkemesinin 2002/737 Esas - 2003/ 921 Karar sayılı ilamı ile sözkonusu imar uygulamasının iptaline karar verildiği ve kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. İmar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanağı olan imar uygulaması iptal edilmekle yolsuz tescilin söz konusu olacağı ve tapu kayıtlarının iptal edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur....