"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİL VE TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu 6 nolu bağımsız bölümün vekil ... tarafından vekâlet görevini kötüye kullanmak suretiyle diğer davalı ...'e danışıklı olarak temlik edildiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil ya da tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, son kayıt malikinin iyiniyetli olduğu, vekilin ise vekâlet görevini kötüye kullandığı gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Mahkemece, davacının 2 numaralı bağımsız bölüme ilişkin tapu iptal ve tescil talebinin tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkin adi yazılı sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesi ile reddi doğru değildir. Davalı tarafta yüklenici olarak ... ve ...'un bulunduğu, arsa sahiplerinin ise davacı oldukları dava konusu 2 numaralı bağımsız bölüm Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin denetiminden de geçen ... 2.Asliye Hukuk mahkemesinin 03.12.2002 tarihli 2002/1679 E 2002/1897 K sayılı kararı ile arsa sahipleri adına tescil edildiğinden ve davacı artık yüklenicinin halefi olarak bu taşınmaz ile ilgili tapu iptali ve tescil talebinde bulunamayacağından tapu iptali ve tescil isteminin bu gerekçe ile reddi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yerinde değil ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğrudur....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/704 Esas dosyası ile bedelsiz olarak tapu kaydını iptal ederek hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, bu kararın kesinleştiğini, taşınmazın hiçbir bedel ödenmeksizin karşılıksız olarak Hazine adına tescil edilmiş olmasının hukuka aykırı olmakla birlikte müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulü ile şimdilik 5.000 TL 'sinin davalıdan tahsiline, tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihiden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesi kararının özeti İlk derece mahkemesince davanın m2 birim değerinin 62,38 TL üzerinden kabulü ile 40.328,22 TL.nin tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi olan 11.09.2017 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin karar verilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle icra takibine konu ilamın iki bölüm olduğunu, tapu iptal tescile ilişkin bölümün takibe konu edilmediğini, vekalet akdinden kaynaklanan tazminat alacağı olduğunu, sadece tazminat alacağının icra konusu yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından "... takip konusu ilamın incelenmesinde, davacı tarafından tapu iptal ve tescil davası açıldığı, dava dilekçesinde tapu iptal ve tescil talep edildiği, kabul edilmemesi halinde tazminata karar verilmesi talep edilerek terditli talepte bulunulduğu, anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece takibe konu edilen tazminata hükmedilmiş ise de temelde dava, gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden ilam kesinleşmeden, ilamlı icra takibine konulamaz (Yargıtay 12. HD 2018/9919 E- 2019/1275 K) . Şu durumda şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar vermek gerekmiş " şeklinde karar verilmiştir....
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemiyle değerlendirme yapılarak gerçek değer belirlenmelidir....
Bankasına satıldığını belirterek dairenin tapu kaydının iptali ile kendi adına tesciline, eksik imalatların ve taşınmaza yaptığı masrafları talep etmiş, 04.07.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile tapu iptal talebinin reddi halinde daire satış bedelinin ıslah tarihindeki TL karşılığının davalılar ..., ..., ... ve ...'den müştereken ve müteselsilen tazminini talep ve dava etmiştir. Davalılardan ....ı, ... vekili davanın reddini istemişlerdir. Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak cevap dilekçesi vermemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Davalı ... ... için açılan davadan feragat edildiği için karar verilmesine yer olmadığına, ..., Emlak için açılan dava takip edilmediği için açılmamış sayılmasına, ... Bankası, ..., ... ve ... alayhine açılan tazminat davasının husumetten reddine, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesi ile 435 parsel yönünden tapu iptal ve tescil isteminin; diğer taşınmazlar, yargılama sırasında Hazine adına orman vasfı ile tescil edildiğinden bu taşınmazlar bakımından bedel isteminin kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını kaldırıp HMK'nın 353/1-b bendi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurarak, 435 parsel yönünden tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne, diğer taşınmazlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ......
Kadastro Hakimliğinin 1988/79 E.- 1988/111 K. sayılı dosyasında da davacıların murisinin aynı vergi kayıtlarına dayandığı ve bu davada taşınmazın orman tahdidi dışına çıkarılma talebinin reddine karar verildiği, dava konusu taşınmazın 03.03.1967 tarihinde kesinleşen tapulama çalışması ile tapuya tescil edildiği, tapu iptal ve tescil davası açmak için 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davacılar murisi adına da iptal edilen bir tapu olmadığından Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşıldığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 23/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi....
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, 14.10.2014 tarih ve ... esas, ... karar sayılı ilamı ile davacının tapu iptal ve tescil isteminin reddine, davalılar ... ve ... aleyhine açılan tazminat istemli davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan tazminat istemli davanın kabulüne, 130.000TL tazminatın bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine, hüküm altına alınan miktarın 90.000TL'sine 23.12.2011 tarihinden itibaren, 40.000TL'sine de 21/04/2014 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine dair verilen kararın davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 10.12.2018 tarih ve ... esas, ... karar sayılı ilamı ile; "Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca tapu iptal ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin olup mahkemece davalı arsa sahibi yönünden tazminat talebi kabul edilip, tapu maliki diğer davalılar yönünden tapu iptal tescil talebinin reddine karar verilmiştir....
Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....